Halkevleri’nin çağrısıyla “Demokrasi, laiklik ve adalet” için 5’inci Mamak Eski Kömür Deposu Buluşması’nda bir araya gelen onbinler, “Tek Adam rejimine son” dedi.
Adalet talebiyle yollara düşen, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı direnen, hakkına ve geleceğine sahip çıkan binlerce Ankaralı, bugün (6 Ağustos) Halkevleri’nin çağrısıyla 5’inci kez Mamak Eski Kömür Deposu’nda “Demokrasi, laiklik ve adalet” için bir araya geldi.
Alana girişte Ankaralıları Metin Lokumcu’nun “Tek yol sokak, tek yol devrim” yazılı pankartı karşıladı. Ayrıca alanda Halkevci Gençlik “Turuncu Kuvvetler” imzasıyla “Deniz olduk, Mahir’ce geliyoruz”, “Karanlığa meydan okuyoruz”, “Üreten biziz yöneten de biz olacağız”, “Mezhepçiliğin ve gericiliğin karşısında biz varız”, Halkevci Kadınlar’ın “Yaşasın kadın isyanı” ile “Eşitsizliğin ve kadın düşmanlığının üstüne yürüyoruz” ve “Eşitliğin, özgürlüğün ve laikliğin ülkesini kuracağız” pankartları asıldı. Alanda Uçurtma Çocuk Dergisi’nin ve Çağdaş Kız Öğrenci Evi’nin stantları da bulundu.
Geçen sene olduğu gibi konser alanı iki gün öncesinden bariyerlerle çevrilirken konser gününe kadar alanda nöbet tutuldu. Buluşmaya gelenleri alanın dışından itibaren Halkevciler karşılarken, içeride ve dışarı da güvenlik önlemleri Halkevciler tarafından sağlandı.
İlki Haziran İsyanı’nın ardından 2013’te “Onur Buluşması” adıyla Halkevleri Ethem Sarısülük Kütüphanesi’ni kurmak için gerçekleştirilen buluşmaların ikincisi, 2014’te Soma’da katledilen 301 maden işçisi için, Halkevleri Soma Madenci Evi’ni kurmak için gerçekleştirilmişti. Üçüncü buluşma 2015’te AKP’yi sokakta da sandıkta da geriletenleri, saltanatı sonlandırmak için harekete geçmeye çağıran “Saltanata son! Adalet hemen şimdi” sloganıyla gerçekleştirilen buluşma, 2016’da ise “Laik ve demokratik bir ülke istiyoruz” sloganıyla gerçekleşmişti.
Konser “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla başladı.
Konserin sunuculuğunu yapan Selin Kahraman gelenleri selamladıktan sonra herkesi demokrasi mücadelesinde kaybettiklerimiz için saygı duruşuna çağırdı. Konser alkışlarla başladı. “Ankara’dan İstanbul’a adalet için yürüyenler burada mı” diye soran Kahraman, Adalet Mitingi’ndeki milyonların sloganını haykırdı: “Hak, hukuk, adalet!”
“Bunlar bizim şort giymemize, etek giymemize karışıyorlar. Kadınlar izin verecek miyiz” sorusuna ise alandaki kadınlar “Hayır” diye yanıt verdi. Kahraman, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesine karşı kadınları mücadeleye çağırdı.
Kömür Deposu Buluşması, Ankaralıları geçtiğimiz iki konserde de yalnız bırakmayan Ezgi Saykan’ın sahne almasıyla birlikte büyük bir coşkuyla başladı.
Önceki senenin mücadele sözü tutuldu: Halk hastanesi yapılacak.
“Onların cihatçı, Ensarcı karanlığına karşı bizler yaz ve kış okullarımızda düşünen ve sorgulayan nesiller yetiştireceğiz” diyen Kahraman “Çocuklarımızı Ensarcılara değil, devrimcilere emanet edelim” dedi. Ardından sanatçı Deniz Arslanbaş’ı alkışlarla sahneye çağırdı.
Geçtiğimiz sene 4’üncü Mamak Kömür Deposu Buluşması’nda, Tuzluçayır’da halkın mücadelesi ile durdurulan asimilasyon projesi cami-cemevinin yerine halk hastanesi yaptırılması için mücadele sözü aldıklarını hatırlatan Kahraman, Eylül ayında kurulan Mamak Mahalle Meclisleri’nin kapı kapı imza toplaması ve halkın mücadelesiyle projenin halk hastanesine dönüştürüldüğünü duyurdu. Kitle, kazanımı alkışlarla karşıladı.
Kitleden slogan: “Nuriye-Semih yalnız değildir”.
CHP Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara selamını gönderdiği buluşmada Kahraman, “Referandumda Başkanlığa karşı mahalle mahalle Hayır çalışması yürüttük. Buradan onlara “Hayır biz kazandık” diyoruz” dedi.
Konuşmanın ardından “Dağlar Bizimdir” şarkısıyla Mustafa Özarslan ve Grup Çığ sahne aldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konserlere ve bu konserler için harcanan kaynağa dikkat çeken Özarslan, “Konserlerin nasıl yapıldığını, gelecek su faturalarınıza bakarsanız anlarsınız” diyerek, herkesi dayanışmaya davet etti.
Mücadeleyle geçen bir yılın anlatıldığı video gösterisinde Nuriye ve Semih ile Yüksel direnişçilerinin görüntüleri alkışlarla karşılandı. Ve son olarak Adalet Mitingi büyük alkış alırken, kitle “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Nuriye Semih yalnız değildir” sloganları attı. Selin Kahraman “Nuriye ve Semih’in ölmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Konuşma sonrasında Selçuk Balcı sahne aldı.
“KHK’ler tüm sonuçları ile iptal edilsin”
Buluşmanın konuşmasını yapmak üzere sahneye gelen Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, “Adalet için yollara düşenler, laiklik için mücadele edenler, hoş geldiniz” diyerek binleri selamladı. “Demokratik ve laik bir ülkede yaşamak istiyoruz” diyen Ersoy, şöyle devam etti:
Gezi’de eşitlik ve özgürlük için ülkenin dört bir yanında ayağa kalkanlarız! 7 Haziran seçimlerinde AKP’yi tek parti iktidarından edenleriz! 16 Nisan referandumunda hayır; haklarımızı, memleketimizi, geleceğimizi Tek Adam’a bırakmayacağız diyenleriz! Adalet için Maltepe Meydanı’nı dolduran milyonlarız! Şimdi de ‘hayır’ımıza, adalet talebimize sahip çıkıyoruz! Biz eşitlik istiyoruz! Özgürlük istiyoruz! Adalet istiyoruz! Demokratik ve laik bir ülkede yaşamak istiyoruz!
Bunun için acil yapılacaklar bellidir. Öncelikle; OHAL varsa, KHK varsa adalet yoktur! Ne diyor Erdoğan: Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz. Hani OHAL FETÖ içindi.. Devlet içindi..
Darbe girişimi ‘allahın bize lütfu’ dediler, ülkeyi tek adamın ağzından çıkanın kanun haline getirildiği KHK düzeni ile yönetmeye başladılar. Özgürlükleri kısıtladılar, hak aramayı, grev yapmayı yasakladılar.
Seçilmiş belediyelere kayyum atadılar, demokratik kurumları, gazeteleri, televizyonları kapattılar. KHK’larla binlerce insanı haksız yere işten attılar. KHK’ler Nuriye ve Semih’in sorunu değildir, hepimizin sorunudur.
OHAL demokrasi düşmanlığıdır. İşimize ve ekmeğimize saldırıdır. Derhal kaldırılsın, KHK’ler tüm sonuçları ile birlikte iptal edilsin!
Yani diyoruz ki; Demokratik hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılsın. Tutuklu vekiller ve belediye başkanları serbest bırakılsın. Basın üzerindeki sansür son bulsun, gazeteciler serbest bırakılsın! Haksız yere işinden edilen emekçiler işlerine geri dönsün.
“‘Evet’ gayrimeşrudur, Tek Adam sistemi son bulsun”
Laik ve demokratik bir ülke için 10 acil talebi sıralamaya devam eden Ersoy, “Tek Adam Anayasası bir daha ağıza alınmamak üzere son bulsun” dedi. Yargıyı Tek Adam’a bağlayan tüm düzenlemelerin iptal edilmesi gerektiğini belirten Ersoy, “Halka karşı işlenen suçlar son bulsun. Katliamlardan sorumlu kamu görevlileri yargılansın” dedi. “Kürt sorununun barışçıl, toplumsal, demokratik çözümü için adım atılsın” diyen Ersoy, şöyle devam etti:
İkinci olarak; OHAL koşullarında, devletin bütün imkanları seferber edilerek yapılan Anayasa değişikliği ve YSK’nın yasadışı kararı ile çıkarılan ‘evet’ sonucu gayrimeşrudur. Bu ülke gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez. 16 Nisan referandumu iptal edilsin. Tek adam Anayasası, başkanlık sistemi bir daha ağza alınmamak üzere son bulsun!
Üç; yargıyı tek adama bağlayan, tüm yargı mekanizmalarını parti yargısı haline getiren düzenlemeler iptal edilsin. Yargı bağımsızlığı garanti altına alınsın ki; bir daha hiçbir yargı mensubu hiç kimsenin önünde cübbesini iliklemeye çalışmasın.
Dört; Sivas’tan Roboski’ye, Suruç’tan Ankara’ya Soma’dan Ermenek’e kadar halka karşı işlenen suçlardaki adaletsizlik son bulsun. Katliamlarda sorumlu olan kamu görevlileri ve siyasetçiler yargılansın.
Beş; Biz, ülkemizde ve bölgemizde barış istiyoruz! İçerde ve dışarıda savaş politikalarından vazgeçilsin. Kürt sorununun barışçıl, toplumsal, demokratik çözümü için adım atılsın.
“Biz kadınlar gerçek adalet istiyoruz”
“Laiklik olmadan adalet olmaz” diyen Ersoy, “Ensar ve tarikat-cemaatlerin karanlığına çocuklarımızı teslim etmeyeceğiz” dedi. Kadınların eşit ve özgür olarak yaşadığı bir ülke istediklerini belirten Ersoy, “Biz sadece yasalar önünde eşitlik değil toplumsal eşitlik istiyoruz” dedi. Doğanın talanına karşı mücadele edeceklerini belirten Ersoy, şöyle devam etti:
Altı; Laiklik olmadan adalet olmaz! Laiklik olmadan demokrasi, eşit yurttaşlık olmaz! Kamusal-toplumsal alanda, hukukta dinsel söylem ve kuralların referans alınmasını, eğitimin, toplumsal yaşamın dinselleştirilmesini istemiyoruz.
Biz, çocuklarımızın tarikat, cemaat, vakıf okullarına, yurtlarına mahkum edilmesini istemiyoruz. Ensar’da yaşandığı gibi çocuklarımız istismar edilmesin, istismarcılar korunmasın istiyoruz. Adana Aladağ’daki gibi denetimsiz kuralsız yurtlarda çıkan yangında çocuklarımız yaşamlarını yitirmesin diyoruz.
Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı her okula mescit yaptırmanın, çocuklarımıza şeriat hukuku, cihat öğretmenin derdinde…
İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı ve Ensar Vakfı ile imzaladığı protokoller sayesinde bu vakıflar çocuklarımıza sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar verecekmiş. Üstelik bu vakıflar müfredatlarını da kendileri belirleyeceklermiş. Bunların öğretmen giderlerini MEB karşılayacakmış. Yani bizim vergilerimizle ödenecekmiş.
Eylül’de okullar açılıyor. Ne yapacağız? Çocuklarımızı bunlara mı teslim edeceğiz?
Hayır! Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ülkenin dört bir yanında yarattığımız ‘Hayır’ seferberliğinde olduğu gibi şimdi de laik bilimsel eğitim için seferber olacağız.
Tüm cemaat-tarikat okulları ve yurtlarının kapatılması, bilimsel ve laik eğitim için mücadele edeceğiz. Kendi kendimize dert yanmayacağız, birbirimize propaganda yapmayacağız. Müdahale edeceğiz. Biz denetleyeceğiz! Biz engelleyeceğiz!
Yedi; Kadınların eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşadığı bir ülke istiyoruz. Biz kadınlar; gerçek adalet istiyoruz. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü karşısındaki tüm engellerin kaldırılmasını, iktidarın gerici-kadın düşmanı söylem ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz.
Çağrım tüm kadınlaradır; ‘Eşitlik olmadan adalet olmaz’ diyerek kadın kadına yan yana gelelim, örgütlenelim. Evde, parkta, otobüste erkek şiddetinin, başımıza ve ülkemize reis olmak isteyenlerin karşısına kadınların gücü ile çıkalım! Tek bir saldırıya, kadın düşmanı tek bir söze sessiz kalmayalım, müdahale edelim.
Sekiz; Adaletsizliğin kaynağı sömürüdür, eşitsizliktir! Biz sadece yasalar önünde eşitlik değil toplumsal eşitlik istiyoruz. Taşeron/kiralık işçilik gibi tüm güvencesiz çalıştırma biçimleri yasaklansın, sendikal hakların-hak aramanın önündeki engeller kaldırılsın!
Dokuz; Üniversiteler ve bilim üzerindeki tek adam tahakkümüne son verilsin, ihraç edilen akademisyenler görevlerine iade edilsin!
On; Termik santraller, taş ocakları ve maden arama şantiyeleri ile yaşam alanlarımızın yok edilmesini, zeytinliklerin, kıyıların, yaylaların betona gömülmesini, kentlerin ortak kamusal değerlerinin yağmalanmasını istemiyoruz! Ağaçtaki yaprak, daldaki zeytin, deredeki balık için de adalet istiyoruz!
“Eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız bir ülkeyi kuracağız”
Adalet, demokrasi ve laiklik için meclislerde yan yana gelmeye, sokakta mücadeleye çağıran Ersoy, sözlerini şöyle sonlandırdı:
Dostlar! Hepimiz biliyoruz ki; ancak bir araya gelirsek, yan yana olursak; haklarımızı, adaleti, demokrasiyi ve laikliği sokakta savunursak kazanabiliriz.
Biz milyonlarız. Haklarımızın gasp edildiği, adaletin yok edildiği her alanda ve anda harekete geçeceğiz, direneceğiz. Evlerimizde oturmayacağız, kurtarıcı beklemeyeceğiz. Kendi gücümüze güveneceğiz.
Adalet için, demokrasi için, laiklik için meclislerde, forumlarda, yan yana geleceğiz. Emek örgütlerinde, kadın örgütlerinde, gençlik örgütlerinde, halkevlerinde örgütleneceğiz. Çünkü biliyoruz ki örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez.
Dost da düşman da bilsin ki; eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız; laik ve demokratik bir ülkeyi biz kuracağız!
Yılmaz: “Çok korktular, korkuyu sizin üstünüze atmak istiyorlar”
Etkinliğin gerçekleştirilmesinde katkıları olan Çankaya Belediye Başkanveli Bülent Ateşoğlu, “Gezi’nin direnenleri, cami-cemevi direnişçileri, Adalet Yürüyüşü’nün Turuncu Kuvvetleri hepinizi saygı ve sevgilerle selamlıyorum. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen sizlere saygılarını ve sevgilerini iletiyor” diyerek Demokrasi, Laiklik ve Adalet Buluşması’na gelenleri selamladı.
Buluşmada bulunan CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz yaptığı konuşmada “Sevgili dostlar, sevgili canlar, hepiniz saygıyla selamlıyorum. Hepinizi hayranlıkla izliyorum, Deniz gibi görünüyorsunuz, Deniz’e benziyorsunuz” diyerek selamladı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını iletti. Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti.
Binlerdik, on binler olduk, yüz binler olduk Bolu dağını aştık, milyonlarla buluştuk. Bu, başkalarında da bir korkuyu depreştirdi. Öncelerinde Gezi’de korktular, çok korktular. Sonra da 7 Haziran’da korktular. En son sonuçlarını çaldıkları, hukuksuz bir şekilde referandumun sonuçlarını değiştirdikleri gün sizden çok korktular.
Korkuyu sizin üstünüze atmak istiyorlar. Yürekli yoldaşlarıma, bu büyük kuruma, Halkevleri’ne saygılarımı sunmak istiyorum. Onları sadece Mamak’ta, sadece Camii-Cemevi projesine karşı değil, uyuşturucuya karşı yürüttükleri mücadelelerinde değil, konut hakkı mücadelelerinde değil, hayatın her alanında ortaya koydukları yoldaşlığı selamlıyorum. İyi ki buradasınız, iyi ki varsınız!
Bu ülkede barış, özgürlük, eşitlik, kardeşlik, laiklik, adalet mücadelesi neredeyse Halkevleri de oradadır. Halkevciler Adalet Yürüyüşü’nde kol kolaydı. Siz de onlarla kol kola olun. Şimdi semt meclisleri kuruyorlar, mahalle meclisi kuruyorlar, siz de oralara katılın.
“Diktatör yenilecek”
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi de mücadele vurgusuyla yaptığı konuşmasında “Direne direne kazanacağız. Diktatör yenilecek” dedi.
Yapılan konuşmalar sonrasında son olarak büyük alkışlarla Kardeş Türküler sahneye çıktı. Buluşma, “Hak, hukuk, adalet” ve “İsyan, devrim, özgürlük” sloganları ile sonlandı.