Viktorya Sokağı’nda Bohcalian Konağı’nın yanındaki dükkanlarda dedemin de çalıştığı Delifer Usta’nın marangoz atölyesi vardı. 1990’ların sonuna kadar tabelası yerli yerindeydi. 1963’te TMT’nin de baskısı ile Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Ermenilerin karma olarak kaldıkları en büyük yerleşim bölgelerinden Arabahmet Mahallesi ve Viktorya Sokağı tektipleştirildi. 1968’de kapılar açıldığı zaman dedem ustasını görmeye gitmişti. Delifer Usta boşaltmak zorunda kaldığı dükkanını yeniden açacağı günün hayalini dedemle birlikte kurarken şöyle bir tabela düşlermiş “Alex Delifer ve oğlu Besim”. Eskiler, “ömrü yetmedi” derler.
Viktorya Sokağı adı bugünlerde Şht. Salahi Şevket Sokak olarak biliniyor. Arabahmet Camisi’nden başlayıp Baf Kapısı’nda noktalanan Viktorya Sokağı, 1963’ten beri barikatlarla tıkanmıştır. Sarıtaş ve ahşaptan yapılmış cumbalı ve tarihi konakları, Viktorya Sokağı’na bakan ara sokakları ve meydanları ile kültürel dokusu yıllarca atıl durumda bırakılmıştır. En önemli binalarından biri bugünkü ismiyle Arabahmet Kültür Evi, ki Kıbrıslı Ermeni toplumunun tarihi kültür sanat mekanlarından biriydi, yıllarca askeri eğitim, içtima ve toplanma merkezi olarak kullanılmıştır. Artık kullanılmaz duruma gelince de boşaltılmıştır. Bu tarihi bina UNOPS ve USAID gibi iki fon kuruluşu tarafından restorasyonu yapılarak belki de proje şartları gereği kamusal bir kuruluşa değil içinde belediyenin de olduğu bir şirkete devredilmiştir. Yıllardır ilgili şirketin uhdesinde ancak Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kontrolünde olan Arabahmet Kültür Evi ülkemizde faaliyet gösteren derneklerin ve özellikle amatör tiyatro topluluklarının sahnesi olarak kullanılmaktadır. İlk başlarda ücretsiz bir şekilde kullanılan ancak ücreti şirkete belediye tarafından ödendiği şeklinde gösterilen sahne, daha sonra gittikçe artacak bir ücretlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu piyasalaştırma şeklinde gelişen süreçte Baraka Kültür Merkezi ve özellikle Baraka Tiyatro Ekibi olarak hem sahneyi sürekli kullandık ve yıpranan taraflarını tamir ettik, hem de defalarca ve çeşitli şekillerde protestomuzu ve eleştirilerimizi yönelttik. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kamusal bir yapı olarak tüm Lefkoşalılara ve tüm Kıbrıslı Türklere açık, bakımı ve onarımı sürekli yapılan sanata ve kültürel çabalara fırsat tanıyacak şekilde organize etmesi için eleştiri ve önerilerimizi zaman zaman protesto şeklinde zaman zaman da yüz yüze talep etmekten geri durmadık.
Ancak son yaşananlar tam bir özelleştirme olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamusal bir kullanım durumu ortadayken Lefkoşa Türk Belediyesi ihaleye çıkarak Arabahmet Kültür Evi’ni Girne Amerikan Üniversitesi olarak bilinen; öğrencileri dolar zanneden, çalışanların yasal yatırımlarını yapmayan, ahlaksızca işten durduran bir şirkete peşkeş çekmiştir. Bu özelleştirme süreci Kutlay Erk döneminde kurulan paravan şirket, Cemal Bulutoğulları dönemindeki fiyatlandırmalar ve sonunda Kadri Fellahoğlu döneminde ihaleye çıkılarak binanın tamamen elden çıkarılması şeklinde seyretmiştir.
Çeşitli sebeplerle gerçekleşemese de Arabahmet’teki tarihi Ermeni Manastırı’nın restorasyonu sonrası Yakın Doğu Üniversitesi ve Suat Günsel’e verilmeye çalışılması da unutulmamalıdır.
Geçen hafta Arabahmet Kültür Evi önünde bir eylem gerçekleştirerek bir kıvılcım attık. Kadri Fellahoğlu ile bugün saat 16’da gerçekleşecek görüşmenin ardından hafta içinde bir kitle toplantısı düzenleyip yol haritamızı belirleyeceğiz. Bu ülkenin halklarının yarattığı değerlerin birkaç kişinin malı olmasını kabul edemeyiz. Kültürümüz, sanatımız, meydanlarımız, yollarımız tek tek işgal edilirken mafyaya, kumarhane ve gece kulübü patronlarına, üniversite baronlarına peşkeş çekilirken elimizi kolumuzu bağlayıp oturamayız. Arabahmet’i ve Viktorya Sokağı’nı kurtaracak olan da, Baf Kapısı’nı açarak Lefkoşa’yı ve Kıbrıs’ı birleştirecek olan da halklarımızı yeniden kardeşleştirecek çabaların kıvılcımı da bu ve benzeri mücadelelerle gerçekleşecektir.
Besim Baysal
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.