Bir zamanların başta narenciyesi ve önemli yeraltı su kaynakları olmak üzere tarımsal üretimiyle ünlü Omorfo’su, şimdi artık gençlerinin göç ettiği, iş bulma imkanlarının çok kısıtlı olduğu ve belirsiz bir gelecek dışında başka hiçbir şey sunmayan bir şehir konumuna gelmiş halde ne yazık ki. Bu röportaj dizimizde, 1974’ten sonra göz boyama amaçlı yapılan birkaç yatırım haricinde hiçbir gelişmişlik belirtisi göstermeyen, aksine günden güne boşalan ve siyasetçilerin aklına sadece seçim zamanları ya da Kıbrıs sorunu çerçevesinde gelen Omorfo’da, pek konuşulmayan, kamuoyunda çok nadir bir şekilde tartışılan bir şeyi gündemimize taşıyacağız : Omorfolu emekçilerin çalışma hayatlarını.
DPÖ’nün en son verilerine göre işsizliğin en yüksek oranda olduğu ilçe olan Omorfo’da yaşayan emekçilerin çalışma hayatlarının, geçim dertlerinin ve işlerindeki sıkıntılarının sesi olmaya çalışacağımız bu röportaj dizisindeki ikinci röportajımız, bir doktorun yanında sekreter olarak çalışan bir emekçi kadın ile ilgili olacak.
-Sizin hakkınızda ve işiniz hakkında biraz bilgi alabilir miyiz ?
Ben Omorfo’da yaşayan evli bir kadınım. Lefkoşa’da olan bir klinikte doktor yanında sekreter olarak çalışıyordum. 2 hafta oldu işten ayrılalı.
-Daha önce başka yerlerde çalıştınız mı?
Evet. Kreşte, mobilyacıda ve birkaç işte daha çalıştım. Hepsi kısa süreli maalesef hiç biri kalıcı olmadı.
-Peki bir sözleşmeniz var mıydı doktor yanındaki işinize başlarken?
Yazılı olarak hiçbir sözleşme imzalanmadı ama sözlü olarak maaşım ne kadar olacak mesai saatlerim kaçtan kaça olacak ve ne iş yapacağımı konuşmuştuk.
-Kendi aracınızla mı yoksa toplu taşımayla mı gidiyordunuz işe ?
Kendi aracımla gidip gelirdim. Kıbrıs’ta toplu taşıma özellikle Omorfo –Lefkoşa arası yeterli değil. Bazen geç geçer bazen erken geçer gitmek istediğin yere gadar giden otobüs bulmak zor; bir da ordan oraya ulaşım bulmak lazım.
-Kendi aracımla gidip gelirim dediniz ; aldığınız maaş sizi kurtarıyor muydu benzin açısından?
Hayır tabii ki. Aldığım maaşın yarısından fazlası benzin parasına giderdi. Sırf yetiştirebilelim diye arabamızı sattık da dizel araba aldık belki daha az öderik diye.
-Mesai saatleriniz nasıldı ?
10:00’dan 18:00’a kadardı mesai saatleri ama çok sık olmamakla birlikte mesaiye kaldığımız olurdu.19:00’a kadar kalırdım. Zaten 18:00’da karanlıktır hava bir da mesaiye kalınca dibelik gece gelirmişim gibi olurdu.
-Mesaiye kaldığınızda ödenir miydi mesai saatleriniz ?
Kesinlikle hayır.
-Tatilleriniz nasıldı?
Bir tek pazarımız vardı. Cumartesi ve resmi tatillerde de çalışırdık. Kuzenlerimin 23 nisanlarını videolardan izlerdim. Bayramda da ilk gün tatil ikinci gün hasta için randevu alırsa ikinci günü da çalışırdık. Geçen bayram dedik tatildir 4 günlüğüne Karpaz’a gidelim ailece, son gün dedi bayramın ikinci günü çalışacan. Planım olduğunu ve en azından izin almak istediğimi söylediğimde beni ilgilendirmez dedi.
-Yatırımlarınız yapılır mıydı?
İlk işe girerken özellikle sorduğum soruydu sigortam yatacak mı diye. Tabii tabii dedi ve ilk 4 ay sigortamı yatırmadığını öğrendim. Sorduğumda ise muhasebeciyle konuşalım da yatıracayık dediler. 1-2 ay da öyle geçişdirdiler beni. Ben üstelemeye başladım tekrar, bu sefer da “klinik belediyeye bağlı değil, önce bizim gendi kliniğin evraklarını toparlayıp Çalışma Dairesi’ne götürmemiz lazım” dedi. Bildiğin Lefkoşa’nın göbeğinde kaçak klinik var ve hiç kimsenin umurunda da değil. Her neyse, benim sigortamı yatırmaycaklarını anlayınca elden verin o zaman dedim çünkü maaşımdan yatırım paramı keserler ama ortada sigorta yok en azından elden versinler da ben kendim yatırayım dedim. “O zaman maaşından keseceyik” dediler. Zaten maaşımdan kesersiniz dediğimde, “hayır senin maaşın bu kadar, bu kadar da keseceyik” dediler ve ben son ay maaşımı almamış oldum .
-Hiç denetleyen olmadı mı ? Ya da şikayet etmediniz mi?
Denetleme mi? Güldürme beni Kıbrıs’ta kim kimi denetler da bunları da denetleycekler ? Ancak da küçük esnafı denetlerler. Çok para kazananın yanına yaklaşan mı var? Şikayet etmeyi düşündüm ama elimde yazılı bir sözleşme olmadığı için bir şey olmayacakdı, ben koşuşturduğumla kalacaktım.
-Klinikteyken görevin neydi ne iş yapardınız orada ?
Ben sekreter olarak girdim ama yapmadığım şey kalmadı. Benim doktorlukla hiç alakam olmamasına rağmen bana iğne yapmayı öğetmeye çalışırdı. Sigarasını almaya yollardı beni. Bir keresinde yolladı beni sigara almaya koştur koştur gittim sigarayı aldım geldim geldikten sonra bana çakmağım da yok git bana çakmak da al dedi ve bir daha gitmek zorunda kaldım. Bir keresinde de arabasında mikrodalga vardı al bunu dedi aldım, ben de zannetdim ki gendi da başka bir şey alacak arabanın kapısını kapattı ve 2. kata ben çıkarttım mikrodalgayı o da elini kolunu sallayarak geçdi çıktı yanımdan. İşe girerken kliniğin temizliğini yapacağımı konuşmuştuk yapardım da ama ben çıktıktan sonra ceviz yerdi ve kabuklarını yere atardı ertesi sabah gittiğimde de kızardı bana temizlemedim diye ve yere attığı kabukları toplattırırdı bana.
-Doktorla aranız çok da iyi değildi yani ?
Ne iyisi; kırdım ayak bileğimi 15 gün raporluydum. 15 günün sonunda aldım raporu da götürdüm gösterdim inanmaz belki bana diye. Raporu göstermeme rağmen bana yalancı muamelesi yaptı. Sürekli tartışırdık çünkü bana muayene ücreti 250 TL alacan derdi, alırdım. Sonra 200 TL yapalım da hastalara çok gelir derdi, ben 200 TL muayene ücreti alırdım ama o içerde her hastaya kullandığı aleti 50 TL ücretlendirerek o aleti kullanınca gene 250 alırdım. Hastalar ikinci sefer geldiklerinde kontrol için 50 TL al derdi kendi içerde 75 TL alırdı. Bir türlü tek bir fiyat çıkarmadıydı, kafasına göre, para alırdı, hangi hastadan daha çok para çıkacağını bilirdi artık. Bu da benim canımı çok sıkardı.
-İşten ayrılma sebebiniz neydi?
Artık az hasta gelir sen de bir gün gel bir gün gelme dedi. 1 ay öyle idare ettim, en sonunda çok düşük bir maaş verinca ancak da yol parama yetti o da, ben de bir daha gitmedim.
-Özel sektörde çalışma hakkında söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Tek kelime ile işkence. Bir sonraki günün ne olacağını bilmen. Her şey patrona bağlı ister çıkarır ister çıkarmaz her isdediğini yaptırabileceklerini düşünürler. İşe giderkan acaba yarın da çalışacak mıyım bu gün kovulacak mıyım diye düşünmekten mahvolduk hepimiz. Haksızlığa uğrarsan o sırada seni senden başka savunacak kimse yok yanında. Devlette çalışmak da artık o kadar iyi değil ama en azından yerin garantidir derik başka şansımız yok.
Önceki Röportajlar: