Bir zamanların başta narenciyesi ve önemli yeraltı su kaynakları olmak üzere tarımsal üretimiyle ünlü Omorfo’su, şimdi artık gençlerinin göç ettiği, iş bulma imkanlarının çok kısıtlı olduğu ve belirsiz bir gelecek dışında başka hiçbir şey sunmayan bir şehir konumuna gelmiş halde ne yazık ki. Bu röportaj dizimizde, 1974’ten sonra göz boyama amaçlı yapılan birkaç yatırım haricinde hiçbir gelişmişlik belirtisi göstermeyen, aksine günden güne boşalan ve siyasetçilerin aklına sadece seçim zamanları ya da Kıbrıs sorunu çerçevesinde gelen Omorfo’da, pek konuşulmayan, kamuoyunda çok nadir bir şekilde tartışılan bir şeyi gündemimize taşıyacağız : Omorfolu emekçilerin çalışma hayatlarını.
DPÖ’nün en son verilerine göre işsizliğin en yüksek oranda olduğu ilçe olan Omorfo’da yaşayan emekçilerin çalışma hayatlarının, geçim dertlerinin ve işlerindeki sıkıntılarının sesi olmaya çalışacağımız bu röportaj dizisindeki ilk röportajımız, bir su fabrikasında çalışan genç bir Omorfolu emekçi olacak. 20’li yaşlarında olan K.L.’nin röportajını, aşağıda okuyabilirsiniz.
Su fabrikası ilk işiniz mi, yoksa daha önce başka yerlerde de çalıştınız mı ?
Daha önce iki yerde çalıştım, inşaat sektöründe.
Su fabrikasındaki göreviniz tam olarak nedir ?
Dolum işlerine bakıyorum ancak görev tanımım dışında kalan her işi de yapıyorum. Normalde sadece doluma bakmam gerekir, ama diğer hatlara da bakıyorum o yüzden normalde 3-4 kişinin yapması gereken bir işi yapıyorum tek başıma.
Bir sözleşmeniz var mı yoksa keyfi biçimde mi çalıştırılıyorsunuz ?
Bize sadece adı sözleşme olan bir şey önerdiler, bu sözde sözleşmede maaş artışına dair veya herhangi bir güvenceye dair hiçbir şey yazmıyordu. Sadece kktc’nin İş Yasası’nı örnek alarak yapılan bir şeydi, ben de imzalamadım. Bir anlamı yoktu çünkü.
Çalışma saatleriniz düzenli midir ?
Başlama saati bellidir. Bitiş saati belli olmaz, ne zaman çık derlerse o zaman çıkarız ya da arıza varsa arıza bitenene kadar kalırız. Haftada minimum ortalama 68 saat çalışırık özellikle yaz döneminde.
Ek mesai ödeniyor musunuz peki ? Ödeniyorsanız, çalıştığınız saate göre mi ?
Ek mesai verirler ama bazen tutmaz, bazen tutar, nasıl yazarlarsa. Biz de çözemedik o işi, 20 senedir çalışanlar da çözemedi, tam net bir cevap veremeycem buna.
Peki haftasonları veya resmi tatil günlerinde de çalışıyor musunuz ?
Cumartesi pazar da işlediğimiz olur. Resmi tatillerde (1 Mayıs, 23 Nisan, 19 Mayıs vs.) çalışırık. Bir tek bayramlarda iş yoksa da denk gelirik, çalışmayık; ama bayramın ilk iki günü tatildir sadece.
Maaşlarınız düzenli yatıyor mu ? Ayrıca maaşın yeterli mi geçimin için, emeğinin karşılığını aldığını düşünüyor musun ?
Maaşın yeter mi diye sordun, güldürün beni bu sorunla. Emeğinin garşılığıymış… Adı üstünde be özel sektör, parantez içinde emek hırsızları. Aldığımız maaş azdır. Ek mesaiyle beraber çoğalır biraz ama bu maaşı geç alın. Belli bir ödeme düzeni yok. Ayın ortasıdır bugün mesela nerdeysa ama kimse ödenmedi. 50-60 gün maaşımızı almadığımız olur. Maaşlar hiç düzenli ödenmez, hem da hiç düzenli ödenmez. Durumu sadece aldığı maaşa bağlı olan insanlar var kan ağlarlar. Şirket sıkıdadır derler, oyalarlar. Ayrıca hiç artış yapılmaz maaşlara. Nasıl girersan öyle gider. Çok uzun zamandır çalışanlarda bile durum öyle. Adam seni nerdeysa karın tokluğuna tutar orda. Adam sana mesaiyi verir, maaşı da 15-20 gün sonra verir, borca harca giren, yetişmez sana. Zaten yemek parası yol parası derken hiçbir şey kalmaz sana. Yemekhanemiz yok. Doğru dürüst yemek yeyemeyiyoruk. Evden yemek getirsen kokacak edecek. Buzluğa goyarık deycen ama soğur sonra, ısıdacak yer yok, oturup yemek yeycek yer yok, ayakta yen yemeğini. yemek fişi hiçbir şey yok, hep cepten. İşle ilgili telefon görüşmesi yaparık, ve bunun faturasını bile maaştan keserler.
Sigorta ödemeleriniz yapılıyor mu ? Yapılıyorsa maaş üstünden mi ?
Evet benim sigortam yatır ve maaş üstünden yatır.
İş güvenliği ile ilgili sorunlar oluyor mu ? Oluyorsa, önlem alınıyor mu ?
(Sırtındaki izleri ve yaraları gösteriyor) Konveyörler çok dardır ve demirdir diye belini vurun sürekli, sakatlanın. Mesela yüksekte çalışın bazen ama güvenliği yok, halat ile bağlanman merdivenin üstünde. Üç dört defa kafamı yardım, dikiş attılar. Bir çalışanın ayağı kırıldı mesela. Bir çocuk elini sıkıştırdı makinenin içine mesela. Benim kafam yarıldı çalışmaya devam ettim, sonra çıkınca gittim hastaneye. Bizde iş güvenliği uzmanı var ama kendisi o alanda uzman değil.
Haklarınızla ilgili güvenceniz nedir peki ? İşyerindeki patron-çalışan veya müdür-çalışan ilişkisi nasıldır ?
İki dudağının arasındasın patronun. Herhangi bi sıkıntısı olmayan insanları bile işten durdurabilirler. her şeyi gonuşuruk ama yapılmaz. Mesela bir arkadaş işten çıkarıldı. Daha önce hiçbir sorun yaşamadıydı ama sırf bir duruma itiraz etti diye anında işten çıkarıldı.
Özel sektörde çalışmak ne demektir senin için ?
Özel sektörde işleyen bir insanın durumu şudur : Ne sevincini yaşayabilin ne acını yaşayabilin doğru dürüst, ne yasını tutabilin doğru dürüst. Sadece iş var. Huzur ortamı yok, sadece iş. Baskıyla iş. Bir panik ortamı. Bir zaman bir yakınım hasta oldu, hastanedeydi, işten ayrılıp gidecektim, müdür dedi ki gidemez, iş var çünkü. Özel sektörde artık öyle bir oldum ki, kalifiye bir elemanken, kalifiyesiz, beyni çalışmayan birine döndürdüler beni; çünkü iş yapmak istemem artık. Çok yoruldum. Ben 20 kilo verdim bu işin içinde. artık işlemek istemem, iş bitti, 5 dakika bile istemem bişey yapayım sonra iş ile ilgili.
Peki bu durum iş dışındaki hayatını nasıl etkiler ?
İş dışında yapacak hiçbir şeyim olmaz, O kadar bir tempoda işlen ki, yapacak hiçbir şeyin yok. Tek tatilin pazardır, onda da şaşırın ne yapacağını, aileni mi görecen, arkadaşını mı görecen, alışveriş mi yapacan. Zaten pazar günleri kapalıdır her yer. Ben işe girdim gireli hiçbir kıyafet almadım, kışlığım da yoktur. Annemi babamı nasıl görürüm bilirmin ? Eve gelirim geç vakit, yarı-uyur vaziyette televizyon izlerler, o halde görürüm gendilerini, birkaç kelam ederik, zaten sonra yorgunluktan gider uyurum.
Sence çalışma koşullarının düzelmesinin yolu nedir ? Ne gerekir ?
Bu işin çözümü nasıl olur ? Bizim bir sendikamız yok, hiçbir şeyimiz yok, sırtımızı dayayacağımız kimse yok. Biz da sendikalı olsak, tak diye çıkarabilecek mi bizi işten ? Kimse hakkımızı savunmaz, tatil günleri da işlerik, biri da gelip sormaz ne yaparsınız bunun içinde. Mesela biz maaşlarımızı geç alırık; ama ev kirası ödeyen adamın evsahibi gelip demez ya sana “maaş almadın madem sonra öde” diye, “benim sorunum değil” der sana. Benzinciye kimlik bırakırım bazen cebimde para kalmaz diye, benzin koymak için. İşe gitmek lazım sonuçta. Kimlik kartını bırakırım benzinciye. Kimlik kartsız gezerim. Maaşı alınca da giderim geri alırım kimlik kartımı.