Geçtiğimiz hafta Yakın Doğru Üniversitesinde yaşanan kavga, pek çok şeyi bir kez daha algılamamızı sağladı…
Öyle ki, okul içerisinde birleşen ülkücü ve cemaatçi guruplar, Kürt kökenli öğrencileri darp ederek okulu savaş alanına çevirdi.
Bununla da kalmayıp, gerek okul içerisinde ve çevresinde gerekse de Kürtlerin yaşadığı sokaklarda terör estirdi.
Türkiye’de gerçekleşen seçim süresince ittifak içerisinde yer alan cemaatçi ve ülkücü gruplar bu kez YDÜ’de bir araya geldi ve buna okul yönetimi dahil kimse ses çıkaramadı, yahut çıkarmak istemedi…
Sonraki günler ise ilginçti, okulda adeta ‘’darbe’’ gerçeklemiş gibiydi, her yerde polisler ve çevik kuvvet ekipleri vardı.
Okul içerisinde, giriş ve çıkışlarda, hatta otobüs duraklarında bekleyen sivil polisler vardı ve doğum yeri Türkiye’nin doğusu olan tüm öğrencileri tek tek topluyordu.
Ancak diğer taraftan faşistler kol geziyor ve dernek binası basacaklarına ilişkin açıklamalar dahi yapabiliyordu…
Ard arda gelişen hadiseler elbette ki ülkemiz adına üzücü olaylardır.
Fakat tesadüf değildir…
Adım başı güvenliğin bulunduğu, hemen her hareketin kayıt altına alınarak yaptırım uygulandığı bir okulda faşist grupların bu denli sert ve bir o kadar rahat hareket edebilmesi doğal karşılanmaz herhalde…
Üstelik daha çok kısa bir süre önce Kıbrıs’ın güneyinde faşist ELAM örgütü Mehmet Ali Talat’a saldırmıştı.
Bu saldırının ardından haybeden sallamayı çok iyi bilen CTP, faşist yapılanmaları kınayarak derhal bu ve benzeri yapılanmaların kapatılması gerekliliğine vurgu yapmıştı.
Bununla da kalmayıp daha da ileriye giderek, Kıbrıs’ın kuzeyinde, güneyinde olduğu gibi faşist, ırkçı yapılanmalar olmadığını iddia etmişti…
Hiç olmayan faşistler mi okulu savaş alanına çevirdi? Yoksa sizin polisiniz değimliydi teker teker öğrencileri toplayan?
Diye gidip suratlarına sorası geliyor insanın…
Gerçek söylenilenlerden çok farklıydı ve bir tokat gibi vuruyordu yüzlerine…
Girdiği yol itibariyle, halkın yaşadığı sorunlardan, soluduğu havanın kirliliğinden habersiz kalmayı tercih eden CTP, dokunamadığı Kıbrıslı Elenler’e bu kadar rahat telkinde bulunabiliyor.
Fakat aynı açıklamayı Kıbrıs’ın kuzeyi için yapamıyor…
Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan faşist yapılar kapansın diyemiyor, bu gruplaşmara prim tanıyor.
Hatta ortada işlenen insanlık suçuna seyirci kalan aynı insanlar kalkıp demokrasi, hukuk gibi kavramları ağızlarına alarak içlerini boşaltıyor…
Gün geçtikçe öğreniyor, öğrendikçe büyüyoruz, sizin gerçekleriniz ve söylediklerine rağmen ayakta kalıp arka çıktığınız faşistlere karşı duruyoruz…
Çünkü biliyoruz, aldığınız çiçekler halen vazosunda ofisinizi süslemeye devam ediyor…
Çünkü biliyoruz ‘’büyük’’ hesaplarınız var, Ankara’ya şirin görünmek gibi…
Geçtiğimiz hafta yaşananlar, daha öncekiler ve bundan sonra olacak olanlar gibi tarihte yerini alacak.
Ve yine biliyoruz olaylar ve gerçekler çok farklı…
Mustafa Batak
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.