Öğretmenlerin Demokratik Birliği, dün bir açıklama yaparak, KTOEÖS’de Olağanüstü Genel Kurul çağrısında bulundu. Sendika Mukayyitliği’nin 1 ay içerisinde Olağanüstü Genel Kurulun yapılmasının zorunlu olduğu belirttiğini ifade eden Öğretmenlerin Demokratik Birliği, KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel’in meşruluğunu yitirdiğini öne sürdü. Öğretmenlerin Demokratik Birliği’nin açıklaması özetle şöyle: “7 üyenin istifası sonucu boşalan yönetim kurulu üyelikleri doldurulamamış ve yedek üyelerden hiçbiri meşruluğunu yitirmiş bu yönetim kurulanda yer almayı kabul etmemiştir. Yönetim kurulunda çok sayıda eksik üye olmasına rağmen Tahir Gökçebel ve ekibi hiçbir eksiklik yokmuş gibi öğretmenin genelinin temsiliyeti olmadan ağır aksak yoluna devam etmeye çalışmaktadır. Mevcut yönetim kurulunun öğretmenin haklarını değil, kendi koltuklarını korumaktan başka hiçbirşeyi düşünmediği ortadadır. Karar alamaz ve eylem yapamaz konuma gelen mevcut sendika yönetiminin tek gayesi her ne pahasına olursa olsun Tahir Gökçebel’in başkanlığını sürdürmesidir. Üstelik, sendika başkanının katıldığı uluslararası toplantılarda protesto edilmesine ve salondan çıkarılmasına rağmen tüm bunlar görmezden gelinmektedir. Hal böyle iken, ‘Sendika tüzüğünün 12(2) maddesinde Olağanüstü toplantının nasıl yapılacağı açıkça belirtilmiştir. 1/5 üye tarafından imzalanan ve gündemin ne olduğunu, ayrıca bu gibi toplantının çağrılmasındaki sebepleri gösteren yazılı bir dilekçe yönetim kuruluna gönderildiği zaman yapılacaktır, hükü gereği Olağanüstü Genel Kurulun tüzüğün 10.ncu maddesindeki süre (1 ay) dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.”
“Gökçebel meşruluğunu yitirdi”
“744 adet imzanın halen gereğini yapmayan Tahir Gökçebel ve ekibi artık meşruluğunu yitirmiştir. Bu bağlamada, Sendika Mukayyitliği’nin 18/5/15 tarihli yazısı uyarınca tüzüğün 10. Maddesindeki süre dikkate alınarak en geç 1 ay içerisinde olağanüstü genel kurulun yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Sendika mukayyitliğinin verdiği görüş çok net ve tartışmasızdır. 1 ay içerisinde olağan üstü genel kurul yapılmalıdır. Şu andan itibaren ‘‘olağanüstü genel kurul’’dan kaçmak sadece öğretmenin iradesinden kaçmak değil, aynı zamanda ‘‘suç işlemek’’ anlamını taşımaktadır.
Geldiğimiz noktada yasa ve tüzük tanımaz olarak sendikanın yönetilemeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştır. Artık, bu yönetim kurulu öğretmeni temsil etmemekte ve alacağı kararların da bağlayıcılığı kalmamıştır. Sendika mukayitliğinin bu konudaki bağlayıcı yazısı gereği daha fazla zaman kaybetmeden yönetim kurulu tarafından olağanüstü genel kurul yapılması yönünde karar üretmelidir. Aksi halde, mevcut yönetimin öğretmeni yeni maceralara sürükleyerek yargı süreci sonunda bu kararı almak zorunda kalacağı da unutulmamalıdır. YENİDÜZEN