Geçen gün olağanüstü zamanlarından birini yaşadı memleketim. Dile kolay; yılların padişahı zahmet edip ayak sürmekteydi toprağımıza. İlk gelişinde pek de hoşnut ayrılmamıştı buralardan. Duymak istemediklerini duymuş, görmek istemediklerini görmüştü. Bu sefer ona duyurtmamak, ona göstermemek için ellerinden geleni yaptılar dalkavukları. Pankart açan aktivistleri alıkoydular. Muhalif internet sitelerini çökertmeye çalıştılar. Lefkoşa sokaklarını resmi ve sivil polislerle, çatıları keskin nişancılarla doldurdular. Haşmetmeapın geçeceği güzergahları trafiğe kapattılar. Yanına yalnızca el pençe divan taraftarlarını yaklaştırdılar. Bu yüzden belki duydu belki duymadı aykırı sesleri… Belki gördü belki görmedi duvarlara şerefine! yazılanları çizilenleri… Pek de önemli değildi. Çünkü halk söyleyeceğini söylemişti: İstenmiyorsun.
Halk söyledi söyleyeceğini de, halkın seçtiklerine ne demeli? Meclis genel kurulu iptal edildi o geldi diye. Bakanlar kurulu tastamam karşısına dizildi yine el pençe divan. Hele meclisin başkanı sıfatını taşıyan zat-ı muhteremin bir bakışı vardı padişaha… Hayranlık mı desek, aşk mı bilemedik. Belki de adaylığının konuşulduğu yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine yatırım yapıyordu o an kim bilir? Ne olursa olsun yakaladık o işbirlikçi bakışı.
O işbirlikçi bakış ki yabancı değildir bize. 1950’lerde İngiliz işgalinin devamını talep ederken de vardı o bakış, 1960’larda TMT’nin Türkiye’den atanan komutanlarına kayıtsız şartsız itaat ederken de. 70’lerde de vardı ganimetler paylaşılırken, 80’lerde de Sanayi Holding Özal’ın getirdiği neo-liberal paketle kapatılırken. 90’larda da vardı derin devlet kuzey Kıbrıs’ta kol gezerken, 2000’lerde Göç Yasası meclisten geçirilirken de vardı o bakış. O bakıştır ki 60 yıldır tek amacı icazet almaktır küçük/büyük çıkar hesaplarıyla. O bakıştır ki, o 60 yılın sonunda tek derdi daha daha iyi bir ev, daha daha iyi bir araba, daha daha pahalı bir tatil, daha daha çok para olan hazcı bir çoğunluk yaratmıştır.
Derdimiz o bakışladır. Mücadelemiz o bakışı yaratan zorba ve işbirlikçisine karşıdır. Çünkü daha daha iyi bir ev, daha daha iyi bir araba, daha daha pahalı bir tatil, daha daha çok para değil, onurumuzla yaşamaktır amacımız. Çünkü biliyoruz onursuz bir yaşamın getirdiklerini. Her gün görüyoruz. Gençlerimiz uyuşturucunun pençesine düşerken, daha hızlı daha güçlü arabalar ve motorlarla hem kendilerini hem başkalarını öldürürken görüyoruz. Bencilliğin, yalakalığın, hırsızlığın, kumarın, fuhuşun, makine ve beton seviciliğinin normalleştirildiği bir düzende yaşamanın insanı ne hale getirdiğini görüyoruz.
Görenler olarak azız şimdilik ama yalnız değiliz biliyoruz. Türlü türlü nedenlerle sesini çıkaramayan emekçi bir halk var arkamızda hissediyoruz. Her yaratılan kültür kendi karşıtını doğurur ya… Başka bir kültürle, o hazcılığın karşısına dikiliyoruz. O işbirlikçi bakış var ya… Onu yoketmek için yürüyoruz.
Fatih Bayraktar
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.