Nükleere Hayır Platformu, Lefkoşa’daki TC Elçiliği önünde bugün yaptığı basın açıklaması ile Akkuyu’da nükleer santral yapılmaya yönelik çalışmaları protesto etti ve mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Nükleere Hayır Platformu adına basın açıklamasını okuyan aktivist Fatih Bayraktar, 2025 yılında ilk ünitesi devreye girecek olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin diğer tüm nükleer santraller gibi potansiyel nükleer bomba olduğuna dikkat çekti ve nükleer enerjinin çevre dostu olmadığını vurguladı. Nükleer santralin inşasına karşı bugün Türkiye’de hukuksal mücadelenin devam ettiğini belirten Bayraktar, ayni zamanda böledeki halklar, örgütler ve platformların da mücadeleye devam ettiğini söyledi. Bayraktar santralın inşasının önünü açmak için yasal değişikler yapan AKP hükümetine Nükleere Hayır Platformu ile Kıbrıslı Elenlerin birlikte imzaladığı deklerasyonu hatırlattı ve nükleer santralin istenip istenmediğinin çevre ülkelerdeki halklara da sorulmasının etik bir sorumluluk olduğunu belirtti.
Öte yandan basın açıklamasının yapılmak istendiği yer polis tarafından engellendi. Polisin engellenmesine tepki gösteren aktivist Hasan Sarpten, basın açıklamasının barışçıl bir eylem ve demokratik bir hak olduğuna vurgu yaptı.
Fatih Bayraktar tarafından okunan Nükleere Hayır Platformu’nun Basın Açıklamasının tam metni şöyle:
Değerli basın emekçileri, değerli halkımız;
Çok değil iki yıl önce bir dizi eylemle dibimizde yapılmakta olan Akkuyu Nükleer Santrali’ni protesto etmiştik. Araya Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik krizin girmesiyle yavaşlayan süreç geçen ay Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayınlanarak yürürlüğe giren santrale üretim lisansının verilmesiyle yeniden ve hızlı bir biçimde başladı. Bu karara göre Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk ünitesi en geç 2025 yılında devreye girecek. Geçmişte belirttiğimiz iki noktaya tekrar vurgu yapmak istiyoruz. Birincisi Nükleer Enerji çevre dostu değildir. Nükleer atıklar Mersin’e gömülecek ve binlerce yıl çevresindeki yaşamı (biz de dahil olmak üzere) tehdit edecektir. İkincisi Nükleer Santrallerin her biri potansiyel bir nükleer bombadır. Patlaması ya da sızıntı yapması halinde oluşacak nükleer bulut bizden başlamak üzere tüm dünyayı dolaşıp zehirleyecek ve öldürecektir.
Nükleere Hayır Platformu olarak belirtmek isteriz ki OHAL koşullarında pek çok insan hakkı gibi çevre hakkının da tehlike altında olduğu Türkiye’de, her şeye rağmen Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Raporu konusundaki usulsüzlüklere karşı dava süreci ve hukuksal kazanımlar sürmektedir. Bir yandan hukuk mücadelesi sürerken diğer yandan bölgemizi de içine alan etki alanındaki halklar, örgütler ve platformlar aracılığıyla demokratik tepkilerini ortaya koymaya devam etmektedirler. Şu anda Nükleer Santralin inşasının önündeki en büyük engellerden biri olan zeytinlik yasası (yani zeytinlik alanların imara açılmasının yasak olması) AKP hükümeti tarafından değiştirilmek istenmekte, böylece inşaatın ilerlemesinin önünün açılması hedeflenmektedir. Bu bağlamda mahkeme salonlarında ve sokakta mücadele devam edecektir.
Nükleere Hayır Platformu olarak Kıbrıslı Elenlerle birlikte imzaladığımız ortak deklarasyonu yanlışta ısrar eden AKP hükümetine tekrar hatırlatıyoruz. Yaşamı riske eden böylesi bir konuda yalnızca Türkiye halklarına değil, çevre ülkelerdeki halklara da nükleer santrali isteyip istemediklerinin sorulmasının etik bir sorumluluk olduğunu tekrar vurguluyoruz. Ve diyoruz ki Sinop ve Mersin’de OHAL koşullarında baskı altına alınmış tüm mücadele arkadaşlarımıza selam olsun. Mücadeleniz mücadelemizdir… Nükleere Hayır…