Nüfus ve Mücadele – Mustafa Batak

En genel tanımla nüfus, belirli bir zamanda sınırları tanımlı bir bölgede yaşayan insan sayısıdır… 

Bu kadar kısa ve net bir tanımı olan nüfus meselesi nasıl oluyor da bu küçücük ada yarısında sorun haline dönüşebiliyor ki? 

Hükümet edenler nüfus miktarını mı bilmiyor? 

Yoksa biliyor da gerçek rakamı halktan mı gizliyor? 

Bunların herhangi bir tanesi veya ikisi de olabilir… 

Zaten doğru olanın hangisi olduğu önemli değil… 

Önemli olan İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın, son dönemde birbirinden farklı ve çelişkili açıklamalar yaparak bu konuyu bir türlü netleştirememesi ve “komplo teorilerine” zemin hazırlamasıdır…

İçişleri Bakanı’nın Meclis kürsüsünden yaptığı son açıklamaya bakacak olursak, nüfus sayımız 252 bin 497 kişi, geçerli izne tabi kişilerin miktarı 121 bin 802 ve toplam 374 bin 299’muş…

​​​​​​***

Nüfus konusunun kendisi yıllardır birçok tartışmaya neden olurken; bu denli hassas bir mevzunun muğlak, çelişkili ve bilimsel verilerden uzak biçimde birkaç kez açıklanması halk nazarında karşılık bulmadı ve aksinemevcut tartışmaları daha alevlendirdi

O nedenle ne geçmiş hükümetlerin yetersizliği öne çıkartılarak, ne 2011 yılında yapılan sayımı baz alıp değişen miktarı ve yapıyı görmezden gelerek, ne son dönemde dağıtılan vatandaşlıkları öne sürerek, ne de “hükümetin bu konuya dair politikası gayet açıktır” gibi soyut sözleri dile getirerek halkı inandırabilirsiniz…

Evet, kırk yılı aşkın süredir herhangi bir nüfus politikası yok.

Ama gerçekleri gizlemenin de anlamı yok…
Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma, çalışma yaşamı, gıda, iletişim, trafik ve daha birçok yaşamsal ihtiyaca yönelik adım on yıllardır nüfus miktarına göre değil, sermayenin ihtiyacına göre atılıyor…

Adaya girişlerin kimlikle olması kontrol mekanizmasının oluşmasına engel oluyor. 

Şehir plancılığı, alt yapı ve hızla devam eden inşaat ve üniversite sayısıyla birlikte aynı hızda çoğalan öğrenci sayısı günlük yaşamı doğrudan etkiliyor. 

Okumaya gelen öğrencilerin çoğu otel, gazino ve inşaatlarda güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor ve mevcut sistem bunun önüne geçemiyor…

Bir tarafta hak sahibi insanlar yerine yandaşlara “istisnai vatandaşlık” kisvesiyle vatandaşlık dağıtılırken, diğer tarafta egemen siyaset vasıtasıyla yerli-göçmen ayrımı körükleniyor. Buna “sözde solcuların” ırkçılığa varan sözleri de eklenince ortaya kaostan başka bir şey çıkmıyor. 

Tüm bunların ve çok daha fazlasının önüne geçilebilmesi için nüfus miktarının net bir şekilde bilinmesi gerekmektedir.

Aksi takdirde söz konusu sorunların hiçbiri çözülemez…

O nedenle günümüz şartlarına uygun, çağdaş ve bilimsel veriler ışığında yapılacak yeni bir sayıma ve o sayımla birlikte bütünlüklü planlamalara; 

Kimlik kartı ile giriş-çıkışların yasaklanmasına;

Sermayenin değil, şehrin ve tüm canlıların ihtiyaçlarına yönelik yatırımlara ve ihtiyacı tespit edilen alanlar haricinde hiçbir çalışma iznine ve belki de en önemlisi haksız ve hukuksuz verilen vatandaşlıkların iptal edilerek yıllardır bu topraklarda yaşayıp burada ekmeğini kazananlara teslim edilmesine ihtiyaç vardır. 

Bu sürecin adil ve şeffaf bir şekilde ilerleyemeyeceği aşikar. Bu yüzden insanların etnik kimliği veya niteliğine bakmaksızın hareket edip asimilasyona karşı ses yükselterek, sınıfsal temelden halkı bir arada tutacak sözü, gücü ve örgütlü iradeyi ortaya koymalı, gereken tehdidi egemenlere karşı oluşturmalıyız…

Mustafa Batak

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti