Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi ve Lefkoşa Örgütlenme Sorumlusu Cansu N. Nazşı Ercan’da yaşanan polis şiddetine ilişkin Kıbrıs Gazetesi’ne röportaj verdi.
Cansu, Polisin sivil otoriteye bağlanmasının şart olduğunun altını çizdi.
Bağımsızlık Yolu Meclis Üyesi Cansu Nazlı, Ercan’da yaşanan son şiddet olayının, toplum içerisinde bir infial yarattığını ve haklı bir tepkinin uyandığını ifade etti.
Bu konuyu tartışırken unutmamamız gereken iki önemli nokta olduğunu söyleyen Nazlı şu şekilde konuştu: “Bunlardan ilki, polisin göçmen, yabancılara karşı daha hoyrat ve acımasız bir tutuma sahip olduğudur. ‘Huzur Operasyonu’ adı altında, polisin sokaklarda tabiri caizse yabancı avına çıkması gibi bir süredir devam eden ve sivil hayatımıza darbe niteliği taşıyan müdahalelerdir.
Burada kayıtsız çalıştırarak yasal yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlerin başı derde girmezken en ağır koşullarda kayıtsız çalıştırılan yabancı işçilerin patron terörizminden sonra bir de polis şiddetine uğraması kabul edilemezdir. Polisin tüm bunları yaparken göçmen nüfusa yönelik ırkçı yaklaşımlardan ve güvenlik krizi imajı yaratılarak servis edilen suç haberlerinden meşruluk kazanmaya çalıştığı unutulmamalıdır.
“Polis Sivil Otoriteye Bağlanmalı”
Nazlı, bu konuda göz ardı edilmemesi gereken diğer noktanın ise polisin sivil otoriteye bağlı bulunmaması sebebiyle polis teşkilatı tarafından yapılan gayri-insani ve gayrı hukuki uygulamaların ekseriyetle cezalandırılamıyor olması olduğunu belirtti. Cansu Nazlı şu şekilde konuştu:
“Barışçıl bir eylem yapmakta olan 19 Temmuz eylemcilerinin polis tarafından darp edildiği çeşitli mahkeme kararlarıyla da tespit olunmasına rağmen bu konuda açıldığı iddia edilen soruşturmanın yıllardır sonuçlandıramıyor olması bunun bir kanıtıdır. Barışçıl eylem yapan CAS çalışanlarının yerlerde sürüklenmesi, hayvancılara biber gazı kullanılması gibi çokça örnek mevcuttur ki, polis başı ağrımadan, hesap vermeden, yapmış olduğu gayr-ı hukuki eylemlerden tabiri caizse paçayı kurtarmıştır. Keza, çeşitli zamanlarda medyaya yansıyan, polis nezaretindeki sanıkların şüpheli ölüm vakaları da bugün halen şaibesini korumaktadır.
Tüm bunlar düşünüldüğünde polis sivile bağlanmalıdır” demeden yapılan kuru bir insan hakları savunuculuğunun yalnızca yapanların vicdanını rahatlatmaya yararı olacaktır. Göçmenlere yönelik ırkçı yönelimlerin de polislerin yapmış olduğu zulümde payı olduğu akılda tutulmalıdır. Ercan’da yaşanılan olayların tekrar edilmemesini istiyorsak ülkemizde tırmandırılmaya çalışılan yabancı düşmanlığıyla mücadele etmeli ve polisin sivile bağlanması talebini her fırsatta gündem etmeliyiz.”