Münür Rahvancıoğlu’nun kaleme aldığı “Akıntıya Karşı Yazılar – Postmodern Açmazlara Devrimci Yanıtlar” kitabı Khora Yayınları’ndan çıktı. Kitap aynı zamanda Kalkedon Yayınları tarafından basılarak “Kıbrıs’a Soldan Bakmak” ismiyle Türkye’de de raflardaki yerini aldı.
Eser, Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri ve Baraka aktivisti olan Rahvancıoğlu’nun ikinci kitabı. Üç bölümden oluşan kitapta “Solda Postmodern Tahribat”, “Kıbrıs Sorununa Emek Ekseninden Bakmak” ve “Asimilasyon ve Gericilik Karşısında Ne Yapmalı?” ana başlıkları yer alıyor. Yazarın Argasdi isimli kültür-sanat-politika dergisinde ve çeşitli gazetelerde yayımlanan yazılarından derleyip güncelleyerek oluşturduğu makaleler; siyaset, feminizm, şiddet, sivil toplum örgütleri, popülizm, milliyetçilik, tarih, asimilasyon, laiklik, barış, emeğin hakları gibi konuları ele alıyor. Yakın geçmişimizdeki “Reddediyoruz” gibi sokak mücadelelerini de inceleyen kitap, ortaya koyduğu siyasi tahlilleri ile ülkemiz soluna farklı bir bakış sunuyor.
Editörlüğünü Ali Şahin’in üstlendiği kitabın düzeltileri Nazen Şansal’a, kapak tasarımı Ömer Tatlısu’ya sayfa tasarımı ise Hakan Tanıttıran’a ait. Fiyatı 30TL olan “Akıntıya Karşı Yazılar”, Khora Kitaplardan ve tüm kitabevlerinden temin edilebilir.
Tanıtım Bülteni:
Bugün, bir tarafta dinsel bir milliyetçilikle yoğrulmuş neo-liberalizmin, diğer tarafta ise bu gidişatı şekilsel bir radikallikle “eleştiren” postmodernizmin yükseldiği bir ortamda yaşıyoruz.
Siyaseten solda tanımlanmanın Kıbrıs sorununda takınılan tavra indirgenmesi; Kıbrıslı Türk solunu bu sorun dışında söz söylemeyen bir konuma, bu konum da Kıbrıs sorununu liberal aklın ötesinde düşünemeyen bir pozisyona itti. Oysa her gün yüzümüze çarpan bir gerçeklik var ki, günlük yaşamın sorunlarla dolu gidişatına yön verme çabası olmadan devrimci politika, devrimci politika olmadan da Kıbrıs’ta bir anlaşma olsa bile gerçek bir barış olamaz.
Münür Rahvancıoğlu kitabında bizi, yaşamın gerçekliği üzerinden gündemimizi belirlemeye ve güncel sorunlarımız olan yoksullaşma, gericilik, asimilasyon, milliyetçilik, ataerki, örgütsüzlük, yılgınlık, mücadele anlayışı ve bu sorunlardan temellenen sahici bir Kıbrıs sorunu tartışmasına davet ediyor. Bir diğer değişle, liberal aklın açmazlarıyla sıkışan solu devrimci Marksizm’e çağırıyor.