Başı uzun yıllardır beladan kurtulmayan ve adına Ortadoğu denen bölgemizde işler pek iyi gitmiyor.
Uzun zamandır gerici siyasetlerin yükselişte olduğu Ortadoğu, IŞİD’le birlikte bir ortaçağ karanlığına doğru sürükleniyor.
Bugünlerde özellikle Kobane’de vücut bulan savaş, PYD VE IŞİD arasında yaşanan bir savaşın çok ötesinde.
Savaşın dolaylı taraflarıyla beraber çok aktörlü bir savaş olması dışında Kobane’de yaşanan direniş aslında bir insanlık savaşı halini aldı.
Tüm imkansızlıklara ve yalnızlığa rağmen Kobane’de IŞİD barbarlığına karşı direnenler insanlığın binyıllar sonucunda yarattığı akli ilerlemenin savunusunu üslenmiş durumdalar.
Fakat durum maalesef ki, pek de iç açıcı değil.
Ortadoğu’da bir ada ülkesi olan ve yıllardır bölünmüş vaziyetteki ülkemiz Kıbrıs’ta işler iyi gitmiyor.
Fiili olarak pek bir işe yaramayan ve genelde egemenler arası mücadelelerin seyrine göre şekillenen Kıbrıs müzakereleri durmuş durumda.
Türkiye’nin adanın güneyinde doğalgaz aramalarının sürmesine karşılık Larnaka ve Limasol açıklarına savaş gemilerini yönlendirmesi şu an için ne kadar süreceği belli olmayan bir kriz yarattı.
Anastasiadis görüşmelerden çekildi, Yunanistan Türkiye’ye diplomatik bir nota verdi.
kktc ve TC yetkileleri de hiç şaşılmayacak bir biçimde Kıbrıslı Elenleri müzakerlerden kaçmaklı suçladı.
İşe yarayıp yaramazlığından bağımısız bir şekilde, müzakerelerin durması her halükarda iyi bir durum yaratmaz ve yaratmamıştır.
Çünkü egemen çevreler arasında geçici veya kalıcı farketmeksizin yaşanan gerilimler ister istemez halklar arası ilişkileri olmsuz yönde etkiliyor.
Kıbrıs öznelinde zaten sınırlı olan ilişkiler bu tarz gerilimler ile daha da sınırlı hale geliyor.
Kısacası yukarıdan dayatılan gerilimler aşağıda daha da yükselme potansiyeli taşıyor.
Bu potansiyeli tersine çevirip halklar arası gerilimi halkların birliği ile egemenlere yönelik bir öfkeye dönüştürmek tabandan bir hareket yaratmaya bağlı.
Marksist tarihçi Neil Faulkner tarihin üç motoru olduğunu söyler ve bunları şu şekilde tarif eder:
Teknolojik ilerleme, egemenler arası mücadele ve egemenlerle ezilenlerin mücadelesi yani sınıf mücadelesi.
Bunlar birbiriyle bağlantılı olduğu kadar bağımsız da işlerler.
Ve bu işleyişleri eş zamanlı olabileceği gibi farklı zamanlarda da ortaya çıkabilirler.
İşte hem ülkemiz Kıbrıs’ta hem de bölgemiz Ortadoğu da çok uzun bir zamandır tarihin sürükleyici motoru olarak ağırlıkla egemenler arası mücadele öne çıkıyor ve ezilenler ile egemenler arasındaki mücadelede ezilenler trajik bir zayıflık içerisindeler.
Tarihin sürekleyici motorlarından biri olan ezilenlerin egemenlere karşı mücadelesinde ezilenler lehine bir çıkış yaratılmazsa tarih egemenlerin kendi arasındaki mücadelede bir çıkmaza doğru süreklenecek gibi gözüküyor.
Egemenler arası bölgesel hakimiyetlerin savaşları çeşitli biçimlerde günden güne artıyor ve bu kötü gidişatı durdurabilecek yegane güç; ezilenlerin çok sıklıkla yapamasalar da egemenlere karşı birleşebilmesi.
Bu zorunluluk tüm zorluğuna rağmen en küçük yerelden küresel ölçeğe kadar kendini dayatıyor.
Karanlığı yırtacak olan aydınlık, ortaya çıkmak için ezilenleri ilerlemenin motorunu çalıştırmaya çağırıyor.
Ali ŞAHİN
Baraka aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.