Dün sabah Saat 10.30 civarı Taşkent’i, Beşparmaklar’a bağlayan anayoldan geçip de başınızı istemsiz olarak yolun sağ tarafına çevirdiyseniz hiç şaşırmam. Sizi anlıyorum çünkü ilk kez böyle eğlenceli, dayanışmacı bir fidan dikimi görmüşsünüzdür. Yaklaşık yetmiş kişinin tam yüz elli fidanı nasıl doğa aşkıyla, memleket sevdasıyla diktiğini o an yoldan geçerken anlıyorsunuzdur, yüzünüze düşen tebessümle karışık şaşkınlık bundandır.
Hava ılık, gökyüzü de bayağı bulutluydu. Biz fidanları dikerken yağmur yağar diye tedirgindik fakat fidanlar mutlu bir bekleyiş içindeydi. Düşünsenize bir fidan olduğunuzu; yeni doğmuşsunuz ve ilk kez su içeceğiniz an gelmiş, başka başka ülkelerde de yıllarca hayata inat toprağa kök salmış yaşlılarınızı kesen soysuz insanların varlığından haberdarsınız. Dünya bu koşullara sahipken siz daha yeni kök salacaksınız toprağa ve büyüyeceksiniz. Bu ilk anda ise bir damla yağmurun bekleyişi içindesiniz. Bugün bir fidan olsam böyle heyecanlı hissederdim herhalde.
Gel gelelim bu ılık ve bol bulutlu günde ben yağmuru düşünüp heyecanlanan değil, tedirgin olan taraftaydım. Yani bu ülkedeki ezilen, katledilen doğayı da, hayvanı da, insanı da kurtaracak mücadeleyi vermeye çalışan tarafta yani.
Bu mücadeleyi verirken de yükselttiğimiz “ocağımıza incir ağacı dikenlere karşı mücadele ediyoruz, fidan dikiyoruz” şiarıydı. Bir yandan doğa katlediliyor, yollar için ağaçlar kesiliyor, onca uyarıya itiraza rağmen TC’den ülkemize su getirme projesi sonuna geliyor, yangınlar çıkıyor ve bunlara müdahale edebilecek yeterli araç yok; diğer yandan zamlarla evlerimize, ocaklarımıza kadar giriliyor. Elektriğe, telefona, benzine, tüpe sürekli ardarda zam geliyor. Bunun yanında asgari ücrete gelen artış komik derece az. Yani mücadele kolay olmayacak çünkü işgalciler ve işbirlikçileri durmadan saldırıyor. Hatta işbirlikçiler küçük çıkarlar yaratarak ezilen halka da sus payı veriyor. Hal böyleyken mücadele daha da zorlaşıyor.
Dün fidanlarımızı dikerek ve onları yaşatmak için elden ele kovalarla tek tek her fidanı bıkmadan sulayarak egemenlere ve mücadeleyi her geçen gün daha da zor hale getiren işbirlikçilere bir mesaj verdik: “Siz katletmeye devam edeceksiniz, yıpratmaya da devam edeceksiniz. Her gün biz ezilen halkı daha da güçsüz daha da yoksul hale getireceksiniz. Biz bunu biliyoruz. Hep bildik. Ama biz de kestiğiniz her ağaç için üçünü dikeceğiz, kastettiğiniz her can için bir kişi fazla yürüyeceğiz sokakta. Bugün mesele sadece fidan dikmek meselesi değil. Mücadeleden bıkmayacağız. Hatta bazen kendimize rağmen vazgeçmeyeceğiz. Yarattığınız küçük çıkarlar da bitecek. Vaat edebileceğiniz her şey bittiğinde yalnız kalacaksınız. Kaybedecek bir şeyi olmayan bir halktan korkun! Çünkü biz devrimciler o gün hazır olacağız!”
İsmail Özuçar
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.