Kişisel gelişim kitapları etrafımızda yaşananları nasıl görmezden geleceğimizi bize öğütler; melekler, iyi düşün iyi ollar, evrene gönderilen mesajlar ve benzeri rahatlatıcılar… Salt tanrıya sarılmanın klişe sayılacağı toplumlar için yeterince afili kaçışlar.
Uyuşturucuların ve aşırı alkolün de benzer bir işlevi olduğunu iddia edebiliriz. Sorunlarınızı bir hissizlik deryası içine atlayarak çözmüş olursunuz, ayılana kadar. Ayılınca mı? Tekrar ve tekrar…
Dünyanın her yerinde uyuşturucu, aşırı alkol ve kişisel gelişim kitapları yaygın. Neden mi? Çünkü yaşadığımız sistem gerçekten de boktan ve içinde muazzam pislikler barındırıyor; rekabetçilik, hırs, eşitsizlik, adaletsizlik, hoşgörüsüzlük ve benzeri pislikler. Dahası bu pislikler sadece etrafımızda da değil, bizler de bu pisliklerin içine batmış durumdayız. Hal böyle olunca hem bizi yok eden, hem de içine batmış olduğumuz bu pisliklerle mücadele etmek yerine kaçmak daha kolay bir yol oluyor.
Bizim ada yarımızda da bu kaçış araçları oldukça yaygın. Lakin ben sebebini anlayabilmiş değilim. Neden mi, bizim ne farkımız mı var? Çünkü içinde bulunduğumuz boktan durumlardan kaçmamıza gerek yok bizim, sorumluyu zaten biliyoruz. Memurlar ve öğretmenler!
“ Ekonomide yaşanan kötüye gidişin sorumlusu kim? Memurlar ve öğretmenler! 13. Maaşı alan onlar değil mi? !
Eğitimdeki sorunların sebebi ne? Memurlar ve öğretmenler! Bu konuda daha çok öğretmenler, sonuçta sürekli greve gidiyorlar, ama memurların da elbet bir suçu vardır!
Peki, sağlık sisteminde çöküş, sendikasızlık, yozlaşma, toplumsal yok oluş? Hep beraber söyleyelim: Memurlar ve öğretmenler! “
***
Toplumumuzda en yaygın alışkanlığı her konuda öğretmen ve memurları suçlamak olabilir. Tıpkı sürekli ödevini yapmayıp aynı mazereti söyleyen çocuklar, kendisine zorbalık yapanın intikamını daha zayıf olandan alanlar gibiyiz. Abartıyorsun derseniz interneti açın bakın, daha bugün öğretmenlerin 13. Maaşlarının ödenmemesi için bir imza kampanyası gördüm.
Artık fark etmeniz gereken bir şey var. Evet, içinde yaşadığımız sistem boktan. Hele ada yarımızdan bahsedersek bu boktanlık ikiye katlanıyor, ama suçu birilerinin üzerine atmak sorunları çözmez. Eğer ortada her şeye kaynak bir suç varsa, bu suçu işleyen sadece öğretmenler ve memurlar değil, hepimiz işledik. Hem de yaptığımız değil, yapmadığımız bir şeyle.
Sorunun kaynağını görmekten kaçtık. Ada yarımızda üretimi elimizden alanı, bağımlılaştıranı, bizi dayatmalarla yöneteni, sefaleti ve dinsel gericiliği bizlere getireni görmeyi reddettik. Suçlu varsa işgale karşı örgütlenmek yerine, suçu birbirimize attığımızı için hepimiziz.
Mustafa Keleşzade
Bağımsızlık Yolu