Mare Monte, Türkçe’de deniz ve dağ anlamına geliyor. Girne’nin birçok yerinden deniz ve dağ manzarasını doyasıya izlemek mümkün, ancak konu Girne’nin bu özelliğinden dolayı adını almış ve geçtiğimiz yıllarda Merit Hotels Grub’a devredilen Mare Monte Hotel’in özelleştirilme sürecinde ortaya çıkan tabloyla ilgili.
Mare Monte, 1974’ten Merit Grub’a verilene kadarki zamanda Vakıflar İdaresi bünyesinde bulunmaktaydı, plajı ise Girne’de son kalan halk plajlarından biridir. Fakat burayı diğer plajlardan farklı kılan durum, Mare Monte’nin bölge halkıyla arasında güçlü bir bağ olmasıdır. Halkın büyük bir kısmı burada çalışmış, eğlenmiş veya konaklamış kısacası vaktini geçirmiş olmasından dolayı insanlar Mare Monte’yi sahiplenmiş durumda.
Diğer yandan otelin çevresinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda, Kıbrıs ve dünya tarihi açısından son derece önemli, bundan 5000 yıl önce kurulmuş olduğu tahmin edilen Lambousa Krallığı’na ait bulgulara rastlandı ve bölge sit alanı ilan edildi. Otel Merit’e devredilirirken sözleşmede usulsüzlükler olduğu da söyleniyor. Buna rağmen, Merit Hotel işletmecileri Mare Monte’yi yeni bir halka olarak oteller zincirine eklemek istiyorlar.
Bir bölgeyi, kurumu veya mekanı özelleştirmek sadece ekonomik olarak sürdürülebilmesi/yapılanması ‘bahanesiyle’ özele devretmek anlamıyla sınırlı değil, özelleştirme maddi ve ekonomik olarak birşeylerin peşkeş çekilmesinin yanında insanların geçmişteki anılarının, yaşanmışlıklarının ve gelecekteki hayallerinin de satılması demektir.
Sermaye kar hırsından, halk ise umut için direnmekten vazgeçmiyor. Geçtiğimiz hafta Mare Monte’yi geri almak için halk tarafından toplanan imzalar Alsancak Belediyesi aracılığıyla Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ve yardımcısı Serdar Denktaş’a verildi. Hükümet konuyla ilgili sessizliğini sürdürüyor ancak halkın sesi yükseliyor ve diyorlar ki, deniz ve dağ bizim Mare Monte’de bizim olacak!
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.