Soma’nın yakınlarındaydım bugün. Tam iki yıl önce 301 bedenin gömüldüğü o toprakların dibindeydim. Yaralar hala taze oralarda. AKP bürokratının madenci yakınına attığı tekme halen belleklerde. Ama 7 Haziran’da %39, 1 Kasım’da neredeyse %50 oy almış aynı AKP Soma’da. Bu utanç halen tüm Türkiye solunun omuzlarında olmalı; öfkeyle bilenen bir halkı, facianın baş sorumlusu bir partiye yine emanet ettikleri için. Kemal Özer’in o güzelim sözlerini hatırlayalım hepbirlikte. Ölen madencileri analım, utancımızı hep birlikte yaşayalım… Ne adını ne de zorbasını değiştiremediğimiz için bir ülkenin.
İndim maden ocağına kara elmas diyarına
yeryüzü sıcak olsun diye dost.
Yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda
çocuklarım gülsün diye dost.
Oysa bizim evde gülen yok.
Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler.
Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler.
Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler.
Yalanlara artık sabrım yok.
Bugün maden ocağına kara elmas diyarına,
inmedik selam olsun sana dost.
Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere,
grev grev güneş doğmuş dost.
Artık kaybedecek birşey yok.
Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler.
Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler.
Günü geldi grev derler dost.
Artık kaybedecek birşey yok.
Yerin derinliklerinden geldiler.
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle…
Ne kadar diplere bastırılsa
o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin,
ağır ağır geldiler…
Sonra hergün geldiler artarak geldiler,
kadınları çocukları ve alkışlarıyla.
Yoğurt mayalar gibi geldiler,
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi,
su gibi ateş gibi.
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına,
yeni yollarla tanıştı ayakları.
Her gün yeni kabuklar çatladı,
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini.
Bir kent oldular sonunda
ve adını değiştirdiler ülkenin.
Fatih Bayraktar
Bağımsızlık Yolu Üyesi