Sokak hayvanları ile ilgili sorunlar ülkemizin her yerinde olduğu gibi Lefke bölgesinde de büyük problemlere yol açmaktadır. Bugünkü yazımda Lefke bölgesindeki sokak hayvanlarına yardım amacıyla bir araya gelmiş olan dernek ve kulüplerin şikayetlerini ve sorunlarını ele almaya çalışacağım.
Sorun 1: Barınak
Lefke bölgesinde bir barınağın olmaması, hem sokak hayvanları için hem de bölge halkı için olumsuz etkilere sebebiyet vermektedir. En basit örneğiyle şahit olduğum bir olayı anlatayım: Bir vatandaş gelip biraz da agresif bir mizaçla şikayette bulunuyor:”Benim 50 tavuğum, 1 oğlağım sokak köpekleri tarafından parçalandı abiciğim! Bunlar olurken siz nerdeydiniz?” Adam şikayetinde sonuna kadar haklı bence; fakat dernektekilerin de yapabileceği bir şey yok; çünkü sokak hayvanlarının güvenli bir şekilde barındırılabileceği güvenilir bir yer yok. Böyle bir yerin olmadığı anlatılınca adam sakinleşip suçlayacak başkalarını arıyor. Bu tip mağduriyetlerin sayısı göz ardı edilemeyecek kadar fazladır ve ne yazık ki barınak konusunda şu ana dek yapılmış talepler cevap bulamamıştır.
Sorun 2: Hayvanlara karşı hoşgörüsüzlük ve şiddet eğilimi
Lefke ve civar köylerde her geçen gün artan zehirlenme vakaları vatandaşların ve derneklerdeki gönüllülerin canına tak etmiş durumda. Vatandaşlar zehirlemeyi belediyenin yaptığını düşünürken işin aslı öyle değil. Hayvanlardan nefret eden kişi veya kişiler toplu veya teker teker, hemen hemen her gece etrafa hazırladıkları zehirli yiyecekleri saçmakta ve insanların kendi evcil hayvanları da dahil olmak üzere sokaktaki canlıları da katletmektedir.
Diğer bir yandan ister uysal ister biraz hırçın olsun ne olduğu gözetilmeksizin sokaktaki birçok hayvan insanların şiddetine maruz kalıyor. Gerek dövülerek gerek taşlanarak birçok can yaralanıyor. Bu hoşgörüsüzlüğün bir şeklide halkın hayvanlarla kaynaştırılarak giderilebileceğine inanmaktayım. Zehirleme olaylarındaki kişi veya kişilerin yaptıkları şeyin suç olduğunu, cinayet işlediklerini tekrardan hatırlamalarını ve gönül rahatlığı ile bunu sürdürememelerini umuyorum.
Ayrıyeten sokaklara yerleştirilen suluk ve yemliklerin yeterli olmayışıyla, hatta yok denecek kadar az olmasıyla birlikte var olanların da sorumsuz insanlar tarafından gasp edilip çalınması ise ayrı bir olay teşkil etmekte. Nasıl bir insan belli bir amaca hizmet etmek için yerleştirilmiş bir eşyayı çalıp kendi evinde kullanır? Yemlik ve sulukla da kalmayıp dernekteki insanlar tarafından alınmış veya duyarlı şahıslar tarafından bu amaç için bağışlanmış bir iki derme çatma kulübenin de çalınması ayrı bir insanlık ayıbı.
Sorun 3: Bakılamayan evcil hayvanların sokaklara salınması ve sokaktaki canlıların kısırlaştırılmamış olması.
Çoğunluğu üniversite öğrencisi olan evcil hayvan sahipleri yavru olarak aldıkları hayvanlara bir süre baktıktan sonra adayı terk edip ülkelerine dönmek zorunda kalıyor. Bu durum hayvanların ya sahiplendirilmesi ya da sokağa atılmasıyla devam ediyor. Zaten yerel halkın hayvan sahiplenme eğilimi düşükken; tatlı, minnoş olan yavrular büyüyünce sokağı boyluyor. Bu konu da barınağın eksikliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sokaktaki hayvanların büyük bir kısmının kısırlaştırılmış olmaması hem hayvanların daha hırçın olmasına hem de sokak hayvanlarının sayıca artmasına sebebiyet vermektedir. Sokak hayvanları için bu mesele bir ihtiyaçtır. Kısırlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek için gereken finansmanı çevre örgütleri toplamaya çalışırken hayvanseverlerden de yardım istemektedirler.
Son olarak toparlamak gerekirse, belediyenin sokak hayvanları konusunda yürütülen çalışmalarda pasif kalması, çevre halkının hayvanlara karşı hoşgörüsüz olup bir şeyler yapmaya çalışan insanların da çevre tarafından AYIPLANARAK kınanması bana göre en can sıkıcı sorunlardır.
Yazımda bana fikirlerini sunarak yardımcı olan LAÜ KAY Kulübü ve Denizli Gemikonağı Kalkındırma Derneği’ne sonsuz teşekkürler.
Mehmetali Özdenya
Bağımsızlık Yolu Üyesi