Bağımsızlık Yolu’nun, Lefkoşa Belediye Meclis Üyeliği için TDP listesindeki dört adayından biri olan Mustafa Keleşzade’yi yakından tanıyalım…
-Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
1990 yılında Lefkoşa‘da doğdum ve Küçük Kaymaklı’da büyüdüm. Liseyi Türk Maarif Koleji’nde, lisans eğitimini ise Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde tamamladım. 2012 yılından beri çalıştığım Khora Kitap Cafe’nin direktörüyüm ve Khora Yayınları adına çalışmalar yürütmekteyim. 2007 yılında Baraka Aktivisti olarak çıktığım yolu, 2014’ten beri Bağımsızlık Yolu üyesi olarak yürümeye devam ediyorum. Bağımsızlık Yolu’nda Lefkoşa Bölge Sorumlusu olarak görev yapmaktayım.
–Sizce gençliğin yaşadığı en büyük sorunlar nelerdir?
Ülke gençliğinin sorunlarını tek bir kelimede ifade edersek, buna özetle “yaşayamamak” diyebiliriz. Bunun içerisinde işsizlik, iş bulunsa bile güvencesizlik, işini kaybetme korkusu, haftada 6 gün çalışsan bile ay sonunu getirememek var. Dövizdeki artış ve benzeri faktörlerle, ne kadar çalışsanız da ailenin yardımı olmadan konut edinmenin imkansız hale geldiği günlerden geçiyoruz.
Bu noktalarla eşit önemde diğer bir sorun ise; sosyal anlamda kendini düzgün ifade edecek bir alan bulunamaması ciddi bir sıkıntıdır. Gençlerin yeteneklerini ve karakterlerini yansıtabilecekleri, üretebilecekleri alanların açılmaması, becerilerini eğitimle geliştirmiş gençler için ciddi bir sıkıntıdır. Bunlar gençleri ya göç yollarına, ya da eğitim sürelerini uzatarak, hayatın sorunlarından kaçınmaya itiyor, kısaca toplumsal yaşamdan, ülkeye fayda sağlayacak noktadan uzakta kalmalarına neden oluyor.
Hem bir genç, hem de bir esnaf olarak, LTB’nin mevcut yönetimini gençlerin sosyal-ekonomik yaşama katılımına katkı açısından nasıl değerlendirsiniz?
LTB yönetiminin geride bıraktığımız dönemde gençlerle ilgili attığı ve bu dönem için de maddi kaynağını garanti altına alarak atmaya hazırlandığı adımlar, Bağımsızlık Yolu olarak bizleri Harmancı’nın ekibinde olmaya teşvik eden önemli faktörlerdendi.
Belediye bünyesinde Gençlik Meclisi’nin kurulması, gençliğin genelde kol bacak görüldüğü (emir verilen ve uygulayan) yapıdan farklı olarak kendi kararlarını üretebildiği, gençliğin ve şehrin sorunlarına özgün çözümler ortaya koyup bunlar için adım atabildiği bir yapı oluşturulması önemli bir adımdı. Çünkü özgüveni yüksek ve üreten gençlerle bu şehrin ve ülkenin temelleri sağlam olacaktır.
LTB’nin önümüzdeki dönemle ilgili istihdam garantili çıraklık eğitimi ve kendi işini kurmak isteyen gençlere seçilmiş projeler için 6 ay ofis gideri, muhasebe ve hukuki destek sağlayacak projesi benim için önemlidir. Bu projeler gençliğin önünü açacak, sistem kaynaklı risk faktörlerini ortadan kaldırarak gençlerin özgün fikirleriyle topluma katkı sağlamalarına fırsat yaratacaktır.
-İşiniz ve kültür merkezi geçmişiniz dolayısıyla, LTB’nin kültür-sanat alanındaki faaliyetlerini dikkatle takip ettiğinizi düşünüyoruz. LTB yönetimini bu alanda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kültür-sanat dernekleriyle kurulan bağlantı, tiyatroyu ve orkestranın daha da faalleştirilerek Lefkoşalı ile buluşturması, buradaki sanatçılara verilen önem, farklı bölgelerde açılan sanat ve dil kurslarıyla gençliğin kendisini geliştirmesine alan açılması oldukça önemlidir.
Yıllarca atıl halde bulunan bir alanı “Bandabuliya Sahnesi” olarak bu şehre kazandırması, hem Lefkoşa’nın geleceği için, hem de belediyenin kültür-sanata yoğunlaşan vizyonunu göstermesi anlamında çok değerlidir. Lefkoşa’nın geleceği için böyle bir vizyon önemlidir çünkü kapıda bekleyen gericilik tehditinin en büyük düşmanı, kültür-sanatı yaşamın merkezine alan bir toplumdur. Lefkoşa bu yolda kararlı adımlarla yürümektedir.
Neden Adaysınız?
Yukarıda saydıklarımın ötesinde, Lefkoşa’da gençler için yapılması gereken pek çok şey vardır. Gençlerin gelecek kaygısının başında gelen konut edinme sorunumuza yönelik belediyenin geliştireceği, rant değil toplumsal çıkar odaklı, konutsuz gençlere konut projeleri, gençliğin yaşama –ve bu ülkede yaşama- adım atmasını kolaylaştıracaktır. Tıpkı Kadın Sığınma Evi gibi, yaşam hakkına dair olan bir sorumluluğun üzerine (ki barınma hakkı anayasal da bir haktır) LTB’nin gitmesi gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, gençlerin aldıkları eğitimleri, maddi anlamda sistemin ikinci plana attığı, gericiliğin pençesine itilen çocuklara aktarabileceği projeler geliştirmek gerekmektedir. Bu şehirde huzur, ancak paylaşımla mümkün olabilir. Paylaşım mutfağı gibi paylaşımlara, eğitim ve kültür alanındaki paylaşımlar eklenirse, farklılıklar endişe kaynağı değil, zenginlik haline dönüşür. Elbette sistem eşitsizliği dayatmaya ve emekçi kesimleri yoksullaştırmaya devam edecektir, ancak yerelde belediye yönetimleri –toplumcu belediyecilik ile- bu eşitsizliğe karşı mücadele alanlarından biridir.
“Engellenen projelerin önünü açmak için toplumun desteği alınmalı”
Öte yandan aday olmamdaki bir diğer sebep ise, UBP-DP zihniyeti tarafından batırılmış bir kurumu devralan Harmancı ve ekibinin, mağdur edebiyatı yapmadan, hem belediyeyi yeniden hizmet verebilir bir noktaya getirmiş, hem de bunları yaparken toplumcu bir belediyeciliğin temellerini oluşturacak adımlar atmaktan geri durmamış olmasıdır. Bu dönem Harmancı’ya omuz vererek, bu adımları daha da ileriye taşımak için aday olmaya karar verdim.
Geride bıraktığımız dönemde Harmancı, gerek devlet, gerek vakıflar, gerek asker tarafından çeşitli sorunlarla karşı karşıya getirilmiştir. Bu yapılar bu dönemde toplum çıkarına olan konularda belediye yönetimi ile işbirliği içerisinde çalışmaktan yanaysa uyum içerisinde çalışmak, yok eğer sorun çıkarmaya devam eden bir noktada dururlarsa da bu sorunlara karşı daha toplumsal bir duruşla karşı çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Toplumun desteğini alarak, engellenen projelerin önünü açmak ve insanlarımıza yakışır ilerici bir belediyecilik noktasında önümüze konan engelleri ortadan kaldırmak, örgütüm ve benim üzerimde hissettiğim bir sorumluluktur.
Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Adayları:
Ayşe İpçiler, TDP listesi, 8. Sıra
Firuzan Nalbantoğlu, TDP Listesi 9. Sıra