Dün balyaları patozun (harman makinesinin) yanına taşımak için traktöre bindim. Bilirsiniz arpa pahalı oldu, yem deseniz daha da pahalı. E ne yedireceyik bu hayvancıklara kışı çıkarmaları için? Eski zamanlarda olduğu gibi saman öğüteceyik da yedirelim gennere gibi görünür; ki o da ancak sene kurak geçmez da yağarsa birceğez yağmurcuk hasıllansın arpalar, ve tabii yetişirsa saman o zamana…
Ansızın bir şey fark ettim. Traktörün mazot ibresi kırmızıyı gösterir; yani bitti der sana galmadı mazot içinde. Biraz mazot varsa yeşili gösterir; biraz varsa derim ha yok ki doludur. Doldurmak için lazım satayım samanları. E bilirsiniz hükümetin büyük ortağı da kırmızıydı yeşil oldu, şimdi benim traktörün ibresinin gösterdiği gibi gene kırmızımış oldu. Ben da bu kadar batırırsam işleri kırmızı değil kıpkırmızı olurum.
Her neysa…
Dün gara gara düşünürdüm ekim ayına girdik artık tarlalar işlenmeye başlanacak, bu mazot fiyatlarıynan bu tarlaları nasıl işleyeceyik diye. Derkan geçen gün mazota bir zam daha; ama öyle böyle bir zam değil…
Bir yerde çalışsam işim yakınsa velesbitinan giderim ya da ne kadar düzgün olmasa da biraz daha ekonomikdir diye toplu taşımaya yönelirim; hiç olmadı anlaşın birkaç kişi aynı arabada giden bölüşün masrafı ki gene aylığın neredeysa yarısı gider benzine mazota. E be ben üreticiyim hayatımı her şeyimi topraktan sağlarım yani Aşık Veysel’in dediği gibi “benim sadık yarim kara topraktır”
E nasıl işleyecem şimdi bu fiyatlarınan ben bu toprağı? Bisikletinan mı saban çekecem? Kibar Feyzo filmindeki gibi gendim mi çekeyim sabanı? Ben bu toprağı işleyemezsam nereden bulacağım bu hayvanlara yeycek bir şey? Bırakın üretimi arttırmayı, olan üretim da bitecek. Ben bu mazot fiyatlarıyla bu toprağı işleyemem, Ahmet Dayı işleyemez, Yusuf Amca işleyemez…
Diğer sektörler gibi tarımı da büyük toprak sahiplerine bırakırsanız kâr elde etmek için o toprağı öyle bir sömürürler ki geri dönüşü olmaz. İşçiyi emekçiyi sömürdüklerinden çok daha fazla bir şekilde sömürürler o toprağı, dönüp baktığınızda toprağın topraklıktan eseri bile kalmaz.
Sadece tarım ve hayvancılık değil, aynı zamanda geleceğimiz, sağlığımız bir avuç sermaye sahibinin eline kalıyor. Geleceğimizi bir avuç sermayedarın eline bırakmamak için yakın bölgelerde üretim yapan çiftçiler olarak önce örgütlenip kooperatifler kurarak topraklarımızı ortak bir şekilde işleyip maliyetlerimizi düşürmeliyiz; ve hükümet acilen mazot fiyatlarını düşürmeli, bu ülkenin topraklarını işleyen ve üretim yapan çiftçi ve üretici için vergisiz mazot uygulamasını getirmelidir. Aksi takdirde üreticiler toprağı işleyemeyecek. Şu an bile üretimi zorlaştıran girdi fiyatları daha da artacak ve üretim son bulacak. Günün sonunda daha da fazla dışa bağımlı olacayık ve bugün yaşadığımız krizi çok daha kötü bir şekilde yaşayacayık.
Hayrettin Seheroğlu
Bağımsızlık Yolu Üyesi