Sol Hareket üyesi Abdullah Korkmazhan, seçtirilmiş Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından polise yapılan şikayet üzerine, bugün öğle saatlerinde mahkemeye çıkarıldı.
Korkmazhan, “20 Mart tarihinde Lefkoşa’da gerçekleşen eylemde sarf ettiği, “İngiltere Ağır Dolandırıcılık Ofisinin aradığı dolandırıcı, bu memlekete Cumhurbaşkanı oldu” sözleri ve bu konuda attığı tweet’ler nedeniyle, Cumhurbaşkanı’na hakaretten suçlandı.
Mahkeme, Korkmazhan hakkındaki kararını açıkladı. Tarafları dinleyen Yargıç Temay Sağer, Korkmazhan için ileride yargılanmak üzere 25 bin TL kefalet cezası ve haftada bir polise ispat-ı vücut yapması kararının verildiğini açıkladı.
“Suçlama çok uzun yıllardır kimseye okunmadı”
Konuyla ilgili mahkeme sonrası açıklama yapan Korkmazhan’ın avukatı Mine Atlı, ifade özgürlüğüne saldırı olduğunu söyleyerek, ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ suçlamasının çok uzun yıllardır kimseye okunmadığını belirtti.
Atlı, “Yurt dışı çıkış yasağı, maddi teminat talep edildi, bunun duruşmasını yaptık. Mahkeme savcılığın taleplerini reddetti ve bahse konu konuşmaların ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Yurt dışı çıkış yasağını da reddetti ve sadece 25 bin TL maddi kefalet ve hafta da bir ıspat-ı vucut kararı verdi” dedi.
“Bu ‘suçu’ işlemeye devam edeceğiz”
Korkmazhan ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, geçtiğimiz haftadan beri yürütülen bir süreç olduğunu ifade ederek, sürecin sadece Korkmazhan ve Sol Hareket’i değil, tüm toplumu ilgilendirdiğini belirtti.
Korkmazhan açıklamasında şunları kaydetti:
“Çok net bir şey söyleniyor bizlere; susacaksınız, konuşmayacaksınız ve düşünmeyeceksiniz, düşüncelerinizi ifade etmeyeceksiniz. Buradan topluma seslenmek istiyorum; korkmamak lazım susmamak lazım. Yaratılmak istenen bu karanlık rejimin üstüne emin adımlarla yürümek lazım.
Bu toplumsal bir meseledir. Toplum özgürlüklere sahip çıktığı sürece, özgürce düşünebilecek, konuşabilecek ve siyaset yapabileceğiz. Susarsak, yaşamımızın her alanını hapsetmeye devam edilecek ve belirsizliğe mahkum edileceğiz. Her demokrat ve yurtsevere düşen görev, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkmaktır.
Bu bir kişisel ihtiras yarışı değildir. Bu demokrasiyi savunma mücadelesidir, memleketimizi savunma mücadelesidir. Ne söylediysek arkasındayız. Geri adım atmıyoruz. Bu memleket bizimdir, bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu mahkemede de dile getirdik. Mahkeme yargıcına da teşekkür ediyorum, adil bir yargılama sergiledi.
Yapılmak istenen provakasyon engellenmiş oldu. Bu memlekette yaratılan ve kalıcı kılınmak istenen kayyum rejimini asla kabul etmeyeceğiz.
İrade, bu memleketi vatan bilen herkesin ve halkındır. Kayyumların ve onları atayanların değildir. Bu suç ise suç işlemeye devam edeceğiz”