Bugün birileri bizlere besleme demeye cesaret edebiliyorsa bu ekonomik olarak üretimden koparılmış olmamızdandır.
Bu hakeretlere karşı ses çıkarabiliyorsak ise bu bizlerin kültürel üretiminin devam etmesindendir.
Bir şeyler yaratmak ve onun bir işe yaradığını görmek insanın özgüvenini yerine getirir. Bu özgüven ise kendi kararlarımızı verebilmemizi ve çevremizle daha eşit ilişkiler kurabilmemizi sağlar.
Toplumumuzun ekonomik anlamda üretimden koparılmasının bizlere belki de en büyük zararı özgüvenimizi yitirmemizdir.
Üretimden koparıldıkça özgüvenimiz azalmış, özgüvenimiz azaldıkça ise üretebileceğimize olan inancımız körelmiştir.
Sonuç olarak ise üretimden koparılmış bir toplum özgüvensiz siyasiler yetiştirmiş, siyaset iradesizleşmiştir.
İşte bu kısır döngü içerisinde toplumumuzda umudu diri tutan şey bir alanda üretimden koparılamamızdır.
kktc’de kamusal bir tiyatro binası yapılmamasına rağmen, onlarca amatör tiyatro ekibi ve Lefkoşa Belediye Tiyatrosu gibi adanmış ekipler hiç bir destek almadan her sene onlarca üretim sahnelemektedirler.
Yıllar içinde fabrikalarımız kapatılmış müzisyenlerimiz inatla isyanı söylemiştir. Kamu iktisadi teşebbüsülerimiz özelleştirilmiş, tiyatrolarımız inatla umudu oynamıştır. Havayolumuz batırılmış, şairlerimiz inatla işgali yazmıştır.
Ülkemizde tiyatro salonları sadece oyun izlemek, dergiler sadece okunmak, müzik sadece dinlenmek amacı ile kullanılmamaktadır.
Kıbrıs’ta sahnelenen her oyun ve dans, basılan her kitap ve dergi, üretilen her albüm bizlere bir şeyler yaratabileceğimizi kanıtlamaktadır. Bu durum ise özgüvenimizin yok olmasını engellemektedir.
Kültürel alandaki üretim bizlerin umut ışığıdır, bu ışık yayıldığı ve diğer alanları tetiklediği oranda egemenler için tehdit, bizler için ise kurtuluş umudu var olacaktır.
Mustafa Keşleşzade
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.