Bugün 30 Mart. Türkiye’de yerel seçimler var. Seçimler AKP tarafında diktatörlükleri için bir meşruluk mekanizması olarak sunulmaya çalışılıyor. Hem de meşrulukları Gezi Direnişi ile başlayan Haziran İsyanı’nda çoktan kaybedilmiş olmasına rağmen…
Seçimlerde sonuç ne olursa olsun Haziran İsyanı ve sonrasında kesintisiz süren sokak pratiği AKP iktidarının halk tarafından yıkılacağına işaret etmekte…
30 Mart’ın seçimden çok daha öte tarihsel bir önemi var. 30 Mart 1972’de Türkiye’de on devrimci önder öldürüldü.
12 Mart 1971 tarihinde Türkiye’de askeri bir muhtıra gerçekleşti ve devrimcilere karşı ülke genelinde operasyonlar başlatıldı. Bu operasyonlar sonucunda bir çok devrimci tutuklandı. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan hakkında ise idam kararı verildi. Bu karar üzerine aralarında Mahir Çayan’ın da bulunduğu THKP-C ve THKO önderlerinden oluşan bir ekip 27 Mart 1972’de Ünye’deki NATO üssünde görevli 3 teknisyeni kaçırararak idam karararlarının durdurulması talep etti.
Yapılan bir ihbar sonucu devrimcilerin saklandıkları ev karadan ve havadan kuşatıldı. Kendilerine yapılan teslim ol çağrısına, “biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” diyerek cevap veren devrimciler, ağır silahlarla açılan ateş sonucu çarpışarak can verdi. Kızıldere mevkii 8’i THKP-C’li ve 2’si THKO’lu on devrimciye mezar oldu. Aralarından sadece Ertuğrul Kürkçü yaralı olarak kurtuldu. Ayrıca kaçırılan 3 teknisyen de açılan ateş sonucunda öldürüldü. Bu durum devletin amacının teknisyenleri kurtarmak değil, devrimcileri yok etmek olduğunu göstermekte.
Kızıldere’de farklı örgütlere mensup on devrimci hiç bir mecburiyetleri yokken yoldaşları için ölüme yürüdü. On’ların mücadelesi Türkiye ve dünya devrimci mücadelesi tarihine direnişin, adanmışlığın ve dayanışmanın sembolü olarak geçti.
Bugün Haziran İsyanı’nda ölümü göze alıp sokağa çıkan ve kol kola kenetlenen gençlerin dayanışması Kızıldere’de açılan yoldan ve yaratılan onurlu mirastan ayrı düşünülemez. Direnişin yaratıcılığı Mahir Çayan’ın “Cezaevinde açtığınız tünelden çıkan toprağı naptınız” sortusuna verdiği “topraksız köylüye dağıttık” sözünden ayrı düşünülemeyeceği gibi.
Bugün Türkiye’de seçimler var. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, ilerde bir gün geriye bakıldığında On’lar direnişin, adanmışlığın ve dayanışmanın sembolü olarak kalmaya devam edecekler, Tayyip Erdoğan ve şürekası ise Nihat Erim ve Kenan Evren gibi ON’lardan uzak farklı bir kategoride “katiller” olarak anılacak.
Bu akşam saat 19’da Lefkoşa KTÖS lokalinde On’ları şiirlerimiz ve devrimci marşlarımız ile anacağız. Bizlere açtıkları onurlu yolda yürümeyi sürdüreceğimize ve mücadelemizle onları yaşatacağımıza bir kez daha söz vereceğiz.
Mustafa Keleşzade
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.