Geçenlerde tesadüfen ölümlü bir iş kazası davasının duruşmasını dinlerken buldum kendimi. ‘İş kazası’ dediğime bakmayın, kapitalizmin kirlettiği kelimelerden biri de bu. Uruguaylı bir yazar nasıl diyordu?
“Viktoryen Çağ’da evli olmayan hanımların önünde pantolonlardan bahsedemezdiniz. Bugün de kamuoyu önünde bazı şeyleri söylemek iyi karşılanmaz:
Kapitalizm sahne ismi olarak pazar ekonomisini kullanıyor;
Emperyalizme küreselleşme deniyor,
Emperyalizmin kurbanlarına gelişmekte olan ülkeler deniyor, cücelere çocuk demek gibi bir şey bu…”
Kardeşi inşaatta çalışırken ölmesi üzerine tazminat davası açan göçmen bir işçi tanık kürsüsünde. Kardeşinin ölümü üzerine ailesinin yaşadıkları zorlukları anlatıyor. Ülkelerinde kadınların okula gitmediğini, çalışmadığını söylüyor. Erkeklerin evi geçindirdiğini, abisi ölünce ailesinin tek gelir kaynağının yok olduğunu ekliyor. Artık kazandığı parayla yalnız kendi ailesini değil, abisinin ailesini de geçindirmeye çalıştığından bahsediyor genç adam. Ülkesinde eğitimin paralı olduğundan söz ederken o, ben bizim devlet okullarının dökülürken özel okullara devlet tarafından teşvik verilmesini düşünmeye dalıyorum. Artık ne kendinin ne de abisinin çocuklarını okula gönderebildiğinden dem vururken genç adam sözleri daldığım düşüncelerden silkeliyor beni.
-Çocuklar hayvan değil ki yem vermekle büyütesin, insan. Okula gitmeliler… diyor.
Sonra nasıl devam ediyordu Eduardo Galeano kapitalizm ve kirli kelimelere…?
“Yoksullara yoksun, dar gelirli ya da kıt kaynaklı insanlar deniyor;
Yoksul çocukların eğitim sistemi tarafından dışlanması eğitimi yarıda bırakma adı altında tanıtılıyor;
Patronun, işçinin tazminatsız ve açıklamasız işine son verme hakkına emek piyasası esnekliği deniyor…”
Göçmen işçilerin durumu, vatandaş olan özel sektör emekçilerine kıyasen tehlikeye daha açık.
Kayıtsız çalıştırılan çok sayıda göçmen işçi mevcut. Kayıtsızlık, çalışma yaşamının en tekinsiz ve karanlık alanı. Ülkede çalıştığının kaydı bulunmayan bir işçinin sağlıklı koşullarda çalıştırılıp çalıştırılmadığını, yevmiyesini tam mı aldığını ya da kaç saat mesai yaptığını kim bilebilir, kim denetleyebilir ki?
Kirli Kelime Lugatı Genişliyor
Bir başka kirli kelime de “Çalışma Affı”. UBP-DP hükümetinin Meclis tatildeyken Anayasaya aykırı usulle geçirmeye çalıştığı için CTP’nin feveran ettiği ancak usulüne uygun hale getirilince CTP Milletvekili Uluçay’ın komitedeki UBP ve DP vekilleriyle üzerinde ‘uyumlu bir şekilde çalıştıklarını’ memnuniyetle ifade ettiği düzenleme şöyle:
“Çalışma Affı” adıyla, kaçak işçi çalıştıran patrona ceza indirimi getirilirken çalıştırılan kaçak işçi sayısı arttıkça, buna ters orantılı biçimde, ceza miktarının azalması düzenlenmiş. Patronlara yakalanana kadar kaçak işçi çalıştırma imkanı sunan bu düzenleme kayıt dışı işçi çalıştırmaya anında ceza kesilmesi yerine 15 günlük süre tanıyor. Ayrıca, “Bir kereden bir şey olmaz!” mantığıyla da, kaçak işçi çalıştıranların devlet ihalelerine girme yasağı da, 1 yıl içerisinde 1 kereden fazla kaçak işçi çalıştırılmadığı takdirde ihaleye girme hakkı olacağı şeklinde esnetilmişti.
Göçmen İşçiler Yine Hedef Tahtasında…
Geçtiğimiz gün Meclis’ten geçen kktc Hükümeti ile TC Hükümeti Arasında İşgücü Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısı’na karşı ülkedeki gençlerin işsizliğini merkeze alan bir tepki kondu. Bu sözleşmenin bir boyutu işsizlik iken diğer boyutunun sayıları arttıkça çalışma koşulları vahşileşen göçmen işçilerin olduğu unutuldu, unut-tu-r-uldu. Kelle koltukta çalıştırılan göçmen işçiler, işsizlik sorunuyla ilgili hedef tahtasına konurken ‘beyin göçü’ Kıbrıslı Türk milliyetçiliğinin mum ışığında romantikleştirildi.
Mezar Kazıcı Çocuklar…
Oysa ki, bin bir cefayla okutulan ve işsiz kalan çocuklar ile bin bir cefa ile bile artık okutulamayan çocukların geleceği bir. Yaşam hakkı yok olan, çalışma hakkı elinden alınan, eğitim hakkı gasp olan çocuklar bu sistemin mezar kazıcıları. Abisi iş cinayetinde ölen göçmen işçinin okula gidemeyen çocuklarının da, yüksek tahsilli düşük ücretle çalışan veya işsiz olan çocukların da kurtuluşu bir olmaktan geçiyor.
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi