KENDİ TARİHİNİZE RAĞMEN BUNU NASIL KABUL EDEBİLİYORSUNUZ? – ALİ ŞAHİN

Üstünden bir hafta kadar bir süre geçti hatta bu konuda yazıldı da ama yine de değinmek istiyorum.

Haberlerden görmüşsünüzdür, geçtiğimiz hafta Ülkü Ocakları heyeti Meclis Başkanı Sibel Siber’e 8 Mart dolayısıyla bir ziyaret gerçekleştirdi ve kendisine çiçek verdi.

Yıllar yılı faşistleri koruyan hatta onların örgütlenmesine katkı sağlamak için ekstra çabalar içine giren anlayışa alışığız biz.

Gerek öğrenci gerek işçi olarak adaya gelmiş muhalif kişiler siyasi eylemlerde bulunduğu zaman “vatandaş olmadığı” gerekçesiyle sınır dışı edilirken faşistler bu yasadan nedense hep muaf tutuldular.

Kıbrıs’ta kurulan faşist örgütler de fiziki güçlerini büyük oranda Türkiye`den gerek okumaya gelen ya da bizzat örgütlenme işi adaya gelen ülkücülere dayandırdılar ve dayandırmaya da devam ediyorlar.

1996 yılında Mağusa, Derinya`da sınır olayları yaşandığı zaman Türkiye’den yüzlerce ülkücü gelmiş ve olaylarda aktif rol oynamışlardı.

Hatta Denktaş kendilerini bizzat başkanlık sarayında misafir edip ikramlarda bulunmuştu.

anmaUBP, DP ve onlar kadar etkili olamasalar da diğer sağ partiler dahil bütün işbirlikçiler bu anlayışta olmuştur.

Ülkede, özellikle üniversitelerde gelişen sol hareketlere karşı bu ülkücüler her zaman bir “muhalefet bastırma aracı” oldular.

Her ne kadar halen faili meçhul bir cinayet olarak kabul edilse de yine 1996’da ülkedeki tarihi eser kaçakçılığını araştırdığı için katledilen gazeteci Kutlu Adalı’nın Türkiye’nin meşhur ülkücülerinden Abdullah Çatlı tarafından öldürüldüğü birçok kişi ve kurum tarafından dillendirilmektedir.

İşte faşistler bu “hizmetlerinden” dolayı devlet tarafından her zaman el üstünde tutulmuştur.

Alışıklığımız bundan ötürü.

kutlu adalıAncak bu yazının yazılmasına sebep olan ve alışık olmadığımız şey yıllar yılı ülkücü faşistlerin hedefi olmuş CTP’nin Meclis Başkanı’nın böyle bir örgütü kabul edip kendilerinden çiçek alması.

Bazı liberal şarlatanlar; “meclis başkanı her örgütü eşitlik adına kabul etmelidir” gibi zırvalıklarla faşist ideolojiyi özgürlükler arasına sıkıştırmaya çalışıyor.

Bu sahte özgürlükçüler, faşizm gibi insan hak ve özgürlüklerini engelleyen bir fikrin özgürlüğünü savunuyor.

Ancak dünyanın birçok yerinde değil sosyalistler sosyal demokratlar dahi faşizmin özgürlüğü olamayacağını kabul ediyor.

Çünkü faşizmin ne olduğu çok açıktır ve kendi dışında hiç kimseye yasam hakkı  tanımayan bir fikrin özgürlüğü olamaz.

Ülkü Ocakları gibi faşist örgütler dönem dönem yaptıkları eylemler ile toplumun büyük tepkisini çektiklerinde “diğer örgütler gibi bir gençlik örgütü olduklarını” iddia ederler ve Sibel Siber yaptığı bu görüşme ve aldığı çiçekler ile bu sahte iddiaya katkıda bulunmuştur.

Bu, her şeyden önce CTP için bir utançtır.

Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını savunma anlamında sergilenen teslimiyetçilik bu konuda da sergilenmiştir.

Her yıl mezarları başında anmaya gittikleri Özer Elmas, Mehmet Ömer,  Sadık Cemil, Muharrem Özdemir 1970’lerde bizzat faşist ülkücüler tarafından katledildi ve bu insanlar CTP siyasi hareketinin üyeleriydi.

Öte yandan yazının başında bahsettiğimiz Kutlu Adalı CTP’nin yayın organı olan Yeni Düzen yazarıydı.

siber_ulku_ocaklari_heyetini_kabul_etti_h29513Yapılan bu görüşmeyle başta bu insanlara ve halen onların düşünceleriyle mücadeleye devam insanlara haksızlık ediliyor.

Sorulacak soru şudur; kendi tarihinize rağmen bunu nasıl kabul edebiliyorsunuz?

ALİ ŞAHİN

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply