Kamuya Artış, Özele Hüsran: Sendikalar Tehlikenin Farkında mı? – Münür Rahvancıoğlu

Kamu çalışanlarının maaşlarına %2,33’lük hayat pahalılığının yanında %1 oranında ek bir artış yapıldığından ve bunun Temmuz ayı maaşlarına yansıyacağından haberiniz vardır mutlaka.

Bu haberin özel sektör çalışanlarında nasıl bir öfke fırtınası yarattığının farkında mısınız?

Özel sektör emekçilerinin böyle bir haber üzerine ne hissettiğini düşünelim mi biraz?

***

Özel sektör emekçileri; iş cinayetlerinde ölüyor, Cumartesi günleri beleşe çalışıyor, birçok iş yerinde maaşlarını ya geç alıyorlar ya da aylarca alamıyorlar, ek mesai ödemesi yapan iş yeri sayısı parmakla sayılacak kadar az, sendikalaşma sıfırlı rakamlarla ifade ediliyor ve asgari ücret yerlerde sürünüyor…

Sizce özelde çalışan insanlar bu konuda ne hissediyor?

***

Hadi bu konuları azıcık ayrıntılandıralım…

İş cinayetlerinde yaşanan ölümler geçen yıl rekor kırdı. Bu yıl gerçekleşen ölümlerin sayısına bakılırsa, 2016 itibarıyla tüm zamanların rekoru bir kez daha kırılacak.

Ölenler kim mi? Özel sektör emekçileri…

Ölümlerin astronomik olarak arttığı son iki yıllık dönemde CTP-UBP ve DP hükümet koltuklarında vakit geçirdi. Bu konu ile ilgili yaptıkları tek bir gerçek icraat olmadı…

Partilerin umursamadığı insanlar kim sizce? Özel sektör emekçileri…

GAÜ ile ayyuka çıkan maaş krizinde bir gerçek daha ortaya döküldü: Özel sektörde maaşlar ya çok geç ödeniyor ya da aylarca ödenmiyor. Patronlar canları çektiği zaman, canları çektiği kadar ödeme yapıyor. Hükümetin bu konuda herhangi bir şey yaptığını ya da yapacağına dair herhangi bir sinyal verdiğini duyan oldu mu?

Maaşlarını alamayan ya da binbir çile ile alan kim sizce? Özel sektör emekçileri…

Maaşı ödemeyen patronun, mesai saatlerine uymasını beklemek mümkün müdür? Özelde sabahın sekizinden gece saat altılara, yedilere kadar çalışanlar kendini şanslı sayıyor. Hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde her cumartesi çalıştırılmak ise normal kabul ediliyor…

Angarya çalışmaya maruz kalan, ek mesai diye bir şeyi duymamış olanlar kim? Özel sektör emekçileri…

Özelde sendikalaşma sıfırlı rakamlarda geziniyor. Belki bir nebze ferahlama sağlanabilir diye Bağımsızlık Yolu tarafından talep edilen ve Baraka ile TDP’nin desteği ile Meclise taşınan “Sendikasız Çalıştıtılmak Yasaklansın” kampanyasını hatırlıyor musunuz? Hatırlıyorsanız, UBP ve DP’nin oyları ile reddedildiğini de hatırlayacaksınız ve birçok sendika tarafından “kerhen” desteklendiğini de…

Öldüğü halde, angarya çalıştığı halde, maaşını alamadığı halde; sendikalaşması lüks kabul edilen kim peki? Özel sektör emekçileri…

Geçen ay Asgari Ücret Komisyonu’nun aldığı kararı hatırlayanınız var mı? Asgari Ücret’e net maaşlarda 90 TL artış yapmışlardı. 1730 TL olan brüt Asgari Ücret’in 1834 TL’ye “yükselmesine” karar vermişlerdi. Komisyonda zaten özel sektörde örgütlü bir sendika yok. Kararı da işveren örgütü ile hükümet beraber almıştı. Kamuda örgütlü işçi sendikasının öylesine itirazını da geçen hafta hızlıca reddetmişlerdi…

Asgari Ücrete endeksli ve zaten ödenmediği maaşı yıllardır artmayan kim? Özel sektör emekçileri…

Sosyal sigorta yatırımlarından da bahsedelim mi? Maaşlar ödenmezken sigortaların yatmasını bekleyeniniz yoktur diye düşünüyorum. Ama burada da ilginç noktalar var: Yatırımları patronlar tarafından yatırılmayan özel sektör çalışanları sağlık karnesi alamazken, borçlu patronlar devlet ihalelerine girebiliyor, çalışma izni işlemleri için “temiz yazısı” alabiliyor…

Yatırımı patron tarafından yatırılmadığı halde sağlık hakkından yararlanamayan kim? Özel sektör emekçileri…

***

Tablo hiç de iç açıcı değil…

Bunlara eğitimin her geçen gün daha çok paraya mal olması, sağlığın el yakan ücretlerle gerçekleşmesi, ülkede toplu taşımacılık olmaması, barınma hakkı diye bir haktan hiç söz edilmiyor olması gerçeklerini hiç eklemiyoruz…

Ve şimdi bu koşullar içerisinde hayat mücadelesi veren özel sektör emekçilerinin, kamuya yapılan artışın haberini duyunca ne hissettiğini bir daha düşünün…

Bunları dedik diye, “kamuda maaşlar artmasın, orada çalışan emekçilerin koşulları da kötüleşsin” mi demek istiyoruz? Hayır elbette değil…

Kamu ve özel sektör emekçileri arasında oluşturulan gerilim ve husumet ortamının en çok da hükümet ve patronların işine geldiği açık bir gerçek…

Ama açık konuşalım; kamuda örgütlü sendikalar ve kamuda çalışan emekçiler, özel sektörün sıkıntılarını ne kadar önemsiyor?

***

Son GAÜ örneğinde Sendikal Platform tarafından yapılan basın açıklaması sizi ne kadar tatmin etti?

Asgari Ücret artmazken, hangi kamu sendikası bu konuyu ciddi bir mücadeleye çevirdi?

Özeli örgütlemeye çalışan, bunun için gerçek bir proje geliştiren herhangi bir sendika biliyor musunuz?

Özelde Zorunlu Sendikalaşma Yasasını kaç sendika destekliyor?

Sigorta yatırımları, cumartesi angaryası, ek mesailer, maaşlar kamu sendikalarının eylem gündeminde hiç samimi bir yer edindi mi? Ya iş cinayetlerinde ölen özel sektör emekçileri?

Patronlar sömürür, devlet sömürüyü kollar, sendikalar ses çıkarmaz ve kamu çalışanları da umursamazken; kamudaki maaş artışına tepki gösterdiği için özel sektör çalışanlarını suçlayabilir miyiz?

***

Kamu emekçileri artış almasın mı?

Alsın, almalı buna şüphe yok…

Ancak sadece hakları gasbedilmekle kalmayıp bir de hükümet tarafından dalga geçilen özel sektör emekçilerinin öfkesi büyüyor. Bu öfke bir yere yönelmek zorunda… Üstelik patronlarla hükümetlerin medya içerisindeki kalemşörleri, bu öfkeyi örgütlü emek hareketinin üzerine yönlendiriyorlar…

Bu da açık bir gerçek…

Daha önce defalarca uyardığımız kamu sendikaları, bu tehlikeyi görüp kendi üyelerinden başlayarak bir duyarlılık arttırma çabasına girmezlerse ve özel sektörün sıkıntılarını acilen ve samimiyetle sahiplenmezlerse bu uçurum daha da büyüyecek…

Kendi adıma,  o gün geldiğinde özel sektör çalışanlarına sükunet telkin edenlerden olmayacağım…

 

Münür Rahvancıoğlu

Baraka Aktivisti