Geçtiğimiz gün halı içerisine sarılmış bir kadın ölü bulundu Mesarya’nın ortasında. Elimizdeki sınırlı bilgiye göre kadının Vietnamlı bir ev işçisi olduğu ve bir yıldan fazladır kayıp olduğunu öğrendik. Çıkan otopsi sonucuna göre kadının ölümünün gerçekleşmesinin üzerinden 1 yıldan fazla geçmiş. Kadının arkadaşlarının en son Ekim 2017’de kendisinden haber almış olması da bu bilgiyi doğrular nitelikte.
Distopya Romanlarıyla Yarışan Gerçek
Bir düşünün, 1 yıldan fazla bir zaman ortadan kaybolacaksınız ve kimse yokluğunuzu fark etmeyecek. Distopya romanlarında okusanız bile tüylerini ürpertecek bir olay,ülkemizde gerçek oldu. Bu olay, daha büyük ve karanlık resmin parçası bir aslında.
Köle Pazarı Olarak Uluslararası Kadın İşgücü Piyasası
İçinde yaşadığımız neoliberal çağda, kadın emeği sömürüsü hane içerisinde ve ulusal ölçekte kalmıyor. Kölelik koşullarını aratmayacak uluslararası bir kadın işgücü piyasası hüküm sürüyor. Üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan birçok kadın ülkesindeki ağır ekonomik şartlar sebebiyle daha zengin ülkelere göç ederek oldukça düşük ücretlerle ekseriyetle bakım hizmetlerinde çalışıyor. ‘Modern insan ticareti’ yapan simsarların sırtlarından rant elde ettiği bu kadınlar gittikleri ülkede güvensiz, güvencesiz, oldukça düşük ücretle, şiddete açık bir şekilde çalıştırılıyorlar.
Hane İçerisine Hapis Yaşamlar
Son 7-8 yıldır ülkemizde de oldukça yaygın hale gelen 3. uyruklu işçi istihdamını en çok inşaat sektöründe ve ev hizmetlerinde olduğunu gözlemliyoruz. (Yazının maksadı göçmen işçi kadınların durumunu ifade etmek olduğundan, burada inşaat işçilerinin ağır yaşam ve çalışma koşullarına değinmeyeceğim.)
Filipin, Türkmenistan, Pakistan vb. ülkeden getirilen ve çocuk ya da yaşlı bakımı için istihdam edilen pek çok kadına görevi içerisine girmediği halde tüm ev işleri yaptırılıyor. Özellikle yatılı olarak çalıştığı yerde ikamet edenlerin mesai saati bulunmuyor. Sabahtan gece uyuyana kadar çalıştırılan bu kadınların uyku sırasında bile göreve hazır olması bekleniyor. Örneğin çocuk gece uyandığı zaman annesi ve babası evde olduğu halde, dadı olarak çalıştırılan kadının uykudan kalkıp çocuğa bakması bekleniyor.
Çoğu çok az Türkçe bilen ya da hiç bilmeyen bu göçmen işçi kadınların yaşadıkları sorunlarla ilgili başvurabilecekleri Çalışma Dairesi’nde dillerinden anlayan bir tercüman bulunmadığı gibi, İş Yasası ve ilgili mevzuatın İngilizce tercümesi bile bulunmuyor.
Orta-Üst Sınıf Kadınların Samimiyetsizliği…
Ev işleri ve çocuk bakımının kadınların görevi olarak görülmesi, toplumsal olarak değiştirmek için mücadele ettiğimiz bir olgu iken; ev hizmetlerinde gayrıinsanikoşullarda, güvensiz, güvencesiz, çok düşük ücretle çalıştırılan kadınları özgürleşme mücadelesinin bir parçası kılmak hedefimiz olmalıdır.
Belirli bir gelir seviyesine sahip kadınların ‘kadın’ tutarak ev işleri ve çocuk bakımından bağışık tutulduğu ve ‘yabancı’ işçi kadınların emeğinin iliğine kadar sömürüldüğü bir yerde sosyalist feministler için kadın özgürleşmesinden söz edilemez.
Göçmen Kadınlar Vardır!
Kadın cinayeti olduğundan şüphe edilen kız kardeşimizin ölümünün bir an önce aydınlatılması için konunun takipçisi olmak ve öldürülse dahi ruhu duymayan devlete, yaşarken göçmen işçi kadınların varlığını her fırsatta hatırlatmak kadının ve emeğin özgürleşmesi için mücadele eden herkesin ödevidir.
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi