Kadın Eğitimi Kolektifi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Köylerde yaşayan kadınların, devletin tarım ve hayvancılığa destek olmaması ve bu alandaki kadın emeğini görmezden gelmesi neticesinde emeğinin karşılığını alamadığına dikkat çekilen açıklamada, şehirlerde ise özel sektörde çalışan kadınların sendikasız ve güvencesiz bir şekilde çalıştırılarak doğum ve emzirme izni gibi yasal haklarını dahi kullanamadığına vurgu yapıldı.
Kadın Eğitimi Kolektifi’nin 8 Mart mesajı şöyle;
8 Mart 1857’de 120 kızkardeşimiz, yanarak can vermişti… Onlar, kendileri ve belki de daha önemlisi, gelecek kuşaklar olan bizlerin daha iyi çalışma koşullarına sahip olmamız için grev yapan kadınlardı.B
Bugün sahip olduğumuz pek çok hakkımızı, onların canları pahasına yaktığı mücadele ateşine borçluyuz. Bu borcun farkında olan sosyalist lider Clara Zetkin, 1910’da gerçekleştirilen 2. Enternasyonel’e bağlı kadınlar toplantısında, 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasını önermiş ve bu öneri büyük bir coşku ile kabul edilmişti.
Aradan geçen yıllarda 8 Mart’ın, emek ve mücadele dolu ruhunu ortadan kaldırılma çabaları, Birleşmiş Milletler’in grevde ölen kızkardeşlerimizden hiç bahsetmeyerek 1977’de bu günü ilan etmesi, 8 Mart’ın, kadınların eylemlerine değil eğlencesine vesile kılınması gibi anlayışlar oldu, olmakta… Oysa 8 Mart, bugünü var eden kadın emeğinin, geleceği şekillendiren kadın direnişlerinin ve her zaman ihtiyacımız olan sınıfsal bir kadın dayanışmasının günüdür!
120 kızkardeşimizin canıyla ödediği bedelden bu yana pek çok hakkımız ileriye doğru gitse de halen daha evde, işte, köyde, kentte, tarlada, ofiste, okulda, kısacası toplumsal yaşamın her alanında ezilmeye ve sömürülmeye devam ediyoruz.
Köylerdeki Kadınlar Emeğinin Karşılığını Alamıyor, Şehirlerdekiler Özel Sektörde Yasal Haklarını Dahi Kullanamıyor
Köylerde ev ve bahçe eksenli işler dışında çalışma imkanı bulamayan kadınlar, devletin tarım ve hayvancılığa destek olmaması ve bu alandaki kadın emeğini görmezden gelmesi neticesinde emeğinin karşılığını alamıyor. Dolayısıyla köy kadınlarının aile bütçesine yaptığı önemli katkı da görünmez oluyor.
Şehirlerde, çoğunluğu özel sektör çalışanı olan kadınlar, sendikasız ve güvencesiz bir şekilde patronlarının her istediğini yapmak zorunda kalıyorlar. İşten çıkarılma endişesiyle doğum ve emzirme izni gibi yasal haklarını dahi kullanamıyorlar. Kamuda çalışan görece daha şanslı kesimlerin ise, böl yönet politikalarıyla her geçen gün maaş ve diğer hakları geriletiliyor.
Pek çok kızkardeşimiz, çocuğunun okulu veya hastalığı gibi konularda izin ister veya işe olan ilgisi dağılır gibi cinsiyetçi ve ayrımcı gerekçelerle işe alınmıyor ve işsizlerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.
Yıllardır bu adada olan ve geleceğini bu ülkede gören göçmen kadınlar, patronların, çalışma ve oturma izni konularındaki tehditleri ile daha acımasız koşularda çalıştırılıyor.
Tüm bunların yanı sıra son yıllarda ülkemize dayatılan muhafazakarlık, her kesimden kadınları baskı altına alıyor, zaten patronlara ve erkeklere tutsak edilen emeğimizin yanı sıra bedenimize de müdahale diliyor.
Ve biz kadınlar tüm bunlara karşı direniyoruz, direneceğiz… Kadın Eğitimi Kolektifi’nin çalışmaları ile birbirimizden öğrenerek, deneyim paylaşarak, köy-kent demeden örgütlenerek mücadeleyi büyüteceğiz. Elimizin hamuruyla bilime, sanata, kültüre, siyasete karışacağız. Bilginin gücüyle, beğenmediğimiz bu ataerkil ve kapitalist sistemi DEĞİŞTİRECEĞİZ!
Ne iyi ki, bu yıl ülkemizde farklı bölgelerde 8 Mart eylemleri ve etkinlikleri yapılıyor… 8 Mart’ta tüm kadınları kendi emeklerine ve hayatlarına sahip çıkmak için sokaktaki eylemlere katılmaya çağırıyoruz. Çünkü Kadınlar evde değil sokakta güzel, sükutta değil isyanda güzel!
Kadın Eğitimi Kolektifi