Kadın Eğitimi Kolektifi, dün akşam yaşanan kadın cinayeti ve Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nde bir çocuk gelinin doğum yapması üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde protesto gerçekleştirmek maksadıyla bir basın açıklaması yaptı.
Açıklama sonrasında “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Cami Değil Sığınma Evi” sloganları atılarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kapısına siyah çelenk bırakıldı.
Kadın Eğitimi Kolektifi aktivisti Zekiye Şentürkler’in kısa bir konuşma yaptığı prostesto gösterisinde, basın bildirisi Kadın Eğitimi Kolektifi aktivisti Cansu Nazlı tarafından okundu.
Okunan basın açıklamasının tam metni şöyle:
“Dün Elye’de gerçekleşen kadın cinayeti ve Burhan Nalbantoğlu’nda çocuk gelinin çocuk doğurması başta biz kadınlar olmak üzere tüm kamuoyunda infial yaratmıştır.
Dün art arda aldığımız haberler bize bir kez daha göstermektedir ki bu ülkede yaşayan kadınlar, çocuklar, yoksul insanlar şiddet tehdidine ve istismara karşı korumasız, kelle koltukta bir yaşam sürdürmektedir.
Çünkü ülkemize dayatılan neoliberal muhafazakar politikalar sonucu devlet sosyal politikalar geliştirmekten geri durmaktadır.
Şu an önünde bulunduğumuz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kadına yönelik şiddeti önleyici ve koruyucu neredeyse hiçbir tedbir almamış, çocukları istismardan koruyucu bir takip programı geliştirmemiştir.
Sosyal Hizmetler Dairesi’ndeki personel yetersizliği ortada iken din işleri görevlilerinin istihdamına bütçe ayrılıyor. 200’den fazla cami bulunan ülkemizde kamu kaynakları ihtişamlı, yaldızlı, büyük camiler kurulmasına harcanırken halen daha devlet tarafından kurulan bir sığınma evi bulunmuyor. Küçücük çocukların kuran kurslarına gitmesine göz yumuluyor, imam nikahlı çocuk gelinlerin varlığı devlet hastanesinde doğum yapmayacak olsa ortaya çıkmıyor.
Her zaman söyledik yine söylüyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan;
Tüm bölgelere kadın sığınma evleri açılmasını, hukuki ve psikolojik danışmanlık, sağlık, güvenlik ve sosyal hizmetlerin koordineli bir şekilde bir yerden yürütüleceği şiddet önleme merkezlerinin derhal hayata geçirilmesini, çocukları koruyucu takip programlarının bir an önce gerçekleşmesini ve tüm bunların yapılabilmesine olanak sağlamak için sosyal hizmetler dairesine personel istihdam edilmesini talep ediyoruz.
Kadın Eğitimi Kolektifi olarak hatırlatmak isteriz ki, bu önlemler alınmadığı sürece yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinden, kadınların uğradığı taciz- tecavüz vakalarından ve çocuk istismarlarından bunları engellemek yasal görevi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere, şiddeti önleyici devlet politikası geliştirmeyen hükümetin, Din İşleri Dairesi’ne, özel okullara, özel hastanelere kamu kaynakları akıtılırken sosyal hizmetlere dar bir bütçeyi onaylayan milletvekillerinin, kadına yönelik şiddet vakalarını diğer ceza davaları gibi umursamayarak işlem yapmayan, şiddete uğrayan kadınları koruyacağı yerde şikayetini almamak için yıldırmaya çalışan polislerin sorumluluğu vardır.
Şimdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bize diyebilir ki biz hükümete geleli kaç ay oldu, sorumluluğu bizim üstümüze nasıl atarsınız. Bizim buna cevabımız sizin görev sürenizde, bir kadın kocası tarafından boğazına bıçak dayanarak az kalsın öldürülüyordu, başka bir kadına tecavüz girişiminde bulunuldu, bir çocuk cinayeti yaşandı, bir çocuk gelin çocuk doğurdu ve bir kadın kocası tarafından öldürüldü. Bunlar resmi makamlara ulaşan ve medyaya yansıdığından haberdar olduğumuz vakaların sadece bazıları. Bunların herhangi biri üzerine çıkıp da önlemek için Bakanlık ve Hükümet olarak ne yapacağınızı bile söylememişken biz peşin peşin söyleyelim. Bizim sabredecek gücümüz kalmadı. Taleplerimizin derhal gerçekleştirilmesini istiyoruz. Bıçak Kemikte!”