Bir yılı daha geride bıraktık. Koca 1 yılı geride bırakırken bir bakmışız ki, 5 kız kardeşimizi yitirmişiz. Herkes gibi bende yeni yıla girerken birçok temenniyle girdim. Herkes gibi ‘’sağlıklı ve sevdiklerimle birlikte olabileceğim bir yıl olsun.’’ diye dilerken aklımdan bir başka şey geçti.
Bir kız kardeşimizi daha erkek egemen devlete karşı kaybetmeyelim dedim. 2017’de yitirdiğimiz Ayşe, Halime, Zehra, Burcu ve Gamze’nin öfkesi yüreğimizde bıraktığı izle girdik 2018’e. Yeni yılın ilk ayında bir kız kardeşimiz daha arabasının içerisindeyken, eski sevgilisi tarafından vuruldu. Şans eseri hayatı kurtarıldığına dahi sevinemedim.
Demek ki, o öfkeyi hala daha yüreğimizde hissediyor olmamızın sebebi mücadelenin daha hızlı ve daha öfkeli sürdürmemiz gerektiğinin habercisiymiş. Eski sevgilisi ‘’suçumu biliyorum, cezası ne ise çekerim!’’ demiş. Bende biliyorum ki kadın cinayetleri, erkek şiddetinin sadece bir evresidir.
➢ Kadın Cinayetleri Neden Politiktir?
Hiç düşündünüz mü her yürüyüşte yükseltilen sloganların içerisinde neden ‘’kadın cinayetleri politiktir!’’ sloganı vardır? Ben düşündüm. Örgütlü bir mücadeleye giriştiğim zamanların henüz daha ilk günlerindeyken, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle sokaktaydık. ‘’Kadın, emek, özgürlük!’’, ‘’Görünmeyen Emek Sesini Yükselt’’ diye yükselttiğimiz sloganların ardından en çok öfkeyle söylenen slogan kadın cinayetlerinin politik oluşuna dairdi. O gün bunu kavrayamazken, bugün bunu yazıyorken öfkeden ellerim titriyor.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü defalarca tehdit edilen kız kardeşlerimiz karakola şikayette bulunduğu zamanlarda hiçbir şekilde güvenlikleri sağlanamadı. Ve en sonunda, ev içi şiddetin son damlasında hayatlarını yitirdiler. Ne için? Bazen görmezden gelindikleri için, bazen susturuldukları için…
Kadın cinayetleri politiktir çünkü ayrılmak istediği eşinden kaçmaya çalışan Burcu, defalarca şiddet gören eşi tarafından defalarca tehdit ediliyordu.’’Benden ayrılmak istediğini, seni dövdüğümü tek ben bileceğim. Yoksa ailen zarar görür.’’ Diyordu. Burcu, ev içi gördüğü şiddetten kaçabilmek için sadece sığınma evine ihtiyacı vardı.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü gitgide muhafazakar bir toplum haline getiriliyoruz. Muhafazakar bir toplumun içerisinde erkek şiddeti neredeyse meşrudur. Çünkü erkeğe itaat etmek istemeyen kadın suçludur.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü eğitim sistemimizin temeli dahi cinsiyetciliğe dayanıyor.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü, bir yılda 5 kız kardeşimizi yitirmenin ardından -şüpheli bir intihar vakası iddiası ile 6- her şehre bir sığınma evi gerektiğine dair bir tablo oluşmuşken bile hiçbir şehre sığınma evine yönelik çalışma başlatılmamıştır.
Kadına cinayetleri politiktir çünkü, kadına yönelik şiddetle ilgilenen herhangi bir birim hala daha bulunmamaktadır.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü medya, kadına yönelik şiddete karşı herhangi bir çalışma başlatmayan devleti sorgulamak yerine şiddeti ve cinayetin haklı sebeplerini arıyor.
Kadın cinayetleri politiktir çünkü yargı önünde bile meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Erkek şiddeti hızla yayılan ve nefes aldırmayan bir hastalığa dönüşerek toplumsal bir salgın olmuştur.Yarın hangi haberle uyanacağımızı bilmiyoruz.Korkmaktan daha çok öfkeliyim. Ama sisteme,ataerkiye,devlete… Biliyorum ki yılgınlık çökerse üzerim(iz)e , kadının bir özne olarak toplumda bulanabilmesi bile mümkün olmayacaktır ve hepten kaybedeceğiz.
Yarın bugünden daha güçlü olsun diye, mücadeleye devam edeceğiz,sırf bir kız kardeşimizi daha yitirmek istemediğimiz için, sırf Burcu’lar, Halime’ler yaşayabilsin ve daha adını bilmedğimiz tüm kadınlar özgürleşebilsin diye…
Hatice Azizoğlu
Bağımsızlık Yolu Üyesi