ITUC, Özel İstihdam Büroları Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesi istemiyle kampanya başlattı. 100’ü aşkın ülkede ITUC’a üye olan sendikalara, TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na gönderilmek üzere bir mektup yazdı
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Türkiye’deki sendikal hakların genişletilmesine dair iki yıl boyunca yürütmek üzere bir dizi kampanya kararı aldı. Kampanyanın başlangıcını Özel İstihdam Büroları Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesi talebiyle başlatan ITUC, 100’ü aşkın ülkedeki üye sendikalarının TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na göndermesi için bir mektup yazdı.
Davutoğlu’na seslenen ITUC’un mektubunda, söz konusu değişikliklerin tüm emek piyasası için işçi haklarında kayda değer bir gerileme yaratacağını, değişikliğin sendikalara dayatıldığını vurguladı.
“Sendikacıların gözaltına alınmaları sendikal hakların ihlalidir”
“Sendikacıların, işçilerin çıkarlarını savunmak amacıyla yürüttükleri faaliyetler nedeniyle gözaltına alınmaları, genel olarak medeni hakların ve özellikle de sendikal hakların ihlalidir” diyen ITUC, taslak değişikliklerinin TBMM’den geri çekilmesini talep etti.
ITUC’un mektubunun tamamı şöyle;
“Mr. Ahmet Davutoğlu
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Sayın Başbakan,
Size Sendikası adına, İş Kanunu’nun (No: 4857) ve Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda (No:4904) geniş değişiklikler yapan taslak yasa değişikliğiyle ilgili ciddi kaygılarımı paylaşmak amacıyla yazıyorum.
Taslak, Meclis Komisyonundan geçmiş ve şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde bulunmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler tüm emek piyasası için işçi haklarında kayda değer bir gerileme yaratacağı halde sendikalara tam anlamıyla danışılmamıştır.
Bizim anladığımız kadarıyla, taslak değişiklik, şirketlere “iş hacminde öngörülemeyen bir artış” veya “dönemsel iş artışı” durumunda özel istihdam büroları aracılığıyla işçi çalıştırma hakkı veriyor. Bu tanımlama, oldukça geniş ve işçilerin haklarını kesintiye uğratmak ve çalışanlarının sendikalaşmasını engellemek amacıyla kısa süreli sözleşmeler ile işçi çalıştırmayı isteyen işverenlerin suistimaline açık. Dolayısıyla, söz konusu değişiklikler, milyonlarca işçiyi iş güvencesinden ve çalışma yaşamında temel haklardan mahrum etme riskini taşımaktadır.
Türkiye ILO 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü Sözleşmesini imzalamıştır ve bu nedenle, toplu sözleşme veya çalışma koşullarına dair bir mevzuat değişikliğinde “işçi ve işveren örgütleri ile tam ve detaylı bir danışma” yürütmek zorundadır.
Şaşırtıcı bir şekilde, hükümetiniz, taslak değişikliklerle ilgili yapıcı bir diyaloğa girişmek yerine, görüşlerine dile getiren işçilere saldırmayı tercih etmiştir. Polis, İzmir’de ofisinizin önünde yapılan bir eyleme şiddet kullanarak müdahale etmiştir. Aralarında DİSK/Genel-İş yöneticisi Tamer Şanlı’nın da olduğu çok sayıda işçi, basın açıklaması okurken gözaltına alındılar. ILO Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi, defalarca belirtmiştir ki, işçilerin kendi çalışma yaşamına dair çıkarlarını savunmak amacıyla barışçıl eylem hakkı vardır. Sendikacıların, işçilerin çıkarlarını savunmak amacıyla yürüttükleri faaliyetler nedeniyle gözaltına alınmaları, genel olarak medeni hakların ve özellikle de sendikal hakların ihlalidir.
Sendikası, hükümetinizi tutuklu işçileri serbest bırakmaya ve taslak değişiklikleri Meclis’ten geri çekerek, reformların sonucunda işçilerin mağdur edilmesini engellemek amacıyla sendikalarla yapıcı ve etkili bir diyaloğa girmeye çağırmaktadır.”
Saygılarımla,
Genel Sekreter