Kendi de giderse köyünde çocukları, gençleri okula götürecek kimse kalmayacak diye Lefkoşa’da yaşamaktan vazgeçmiş okul otobüsünün şoförü. Ölümünden sonra çevremdeki tanıyanlardan öğrendim, daha bir burkuldum.
İlayda ve Sude, gözlerinin içi umutla parlayan iki kız, fotoğraflarında gördüm onları ilk kez; yaşayacakları uzun yıllar vardı önlerinde gelecekleri silinip gitti.
“Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı tercih ederim”
Bugün İlayda ve Sude’nin arkadaşları, hiç tanımadıkları akranları Başbakanlık önünde toplanıp haykırıyor. Gençler ölen arkadaşlarının, her gün karanlıkta okula gitmeye mahkum edilmenin hesabını soruyor. Üzüntülerini kenara çekilip hayıflanmak yerine öfkelerini sokağa taşıyıp öğretmenlerine, ana-babalarına, halka örnek oluyorlar.
Gençler ‘gelecek’ değildir, bugündür de
Gençler gelecektir denir ya hep, onlar sabah sokağa çıkıp bugünden var olduklarını gösterdi herkese. Gelecek diyerek daha fazla ötelenmelerine izin vermeyeceklerini gösterdiler. Tepkileri 1-2 dakikalık saygı duruşu ile yetinmek olan sendikaları, gün boyu süre ısrarlı, ıslak bir direnişleriyle dize getirdiler, genel grev ilan ettirdiler. Arkadaşları gibi karanlığa kurban olmamak için günle beraber doğdular yurdumuza, umut oldular.
Katil Devlet!
İnsanın en biricik hakkıdır yaşamak. Bütün hukuk metinlerinin en başında yaşama hakkı yer alır. Tüm onurlu mücadeleler insanca yaşama yöneliktir. İşte bu biricik hakka, yaşama sahip çıkan bir kalabalık var bugün sokakta. Sabah işe, okula giderken güvensiz yollarda yitirilince yaşam, trafik kazası deniyor. Güvensiz iş yerlerinde çalışırken yitirilince yaşam, iş kazası deniliyor. ‘Kaza’ya uğrayan hep biziz, halk. İhmali olan hep onlar; devlet destekli sermayedarlar… Devlet onları denetlemiyor. Devlet bizi korumak için önlem almıyor. Can güvenliğimizi korumak anayasal vazifesi, varlık sebebi olan devlet, her gün onlar daha fazla kâr etsin diye canımızı tehlikeye atıyor. Kazayı saat konusuna indirgemeyin diyorlar ya hani, haklılar. Devlet saatleri değiştirmeden de onlar için çok mesai harcadı; haklarını yemeyelim. Bu devlet bizim değil, onların; zira bizim olsaydı her şeyden evvel canımızı tehlikeye atmazdı.
Kamusal, Güvenli Ulaşım Haktır!
Başta gençler olmak üzere hepimizin hakkı olan güvenli, kamusal ulaşım hizmeti sağlanırdı. Ücretsiz toplu taşımacılık hizmeti olsaydı kim bilir belki, çocukları okula götürmek için köyünde kalan okul otobüsü şoförü şimdi Lefkoşa’da emekliliğini yaşardı.
Ücretsiz, Kamusal, Bilimsel Demokratik Eğitim Haktır!
Devlet bizim olsaydı öğrencileri bir nesne gibi eğitim sisteminden vazgeçilir, demokratik haklarını kullanan öğrencilerin velilerine okul yönetimlerince gözdağı verilmezdi. Öğrencileri özne kabul eden bir yer olurdu okul, öğrencilerin de söz sahibi olduğu.
Ne Yapabiliriz?
Bugün bize düşen güvenli, kamusal ulaşım hakkımıza dayanarak güvenli yollar ve ücretsiz toplu taşımacılık talebinde bulunmak.
Bugün bize düşen gençlerin söz hakkı olan demokratik, bilimsel, laik ücretsiz eğitim hizmeti veren okulları savunmak.
Bugün bize düşen onların yaşamımızı daha fazla ele geçirmesine izin vermemek için yaşama direnerek sarılmak.
Bugün bize düşen ısrarlı ve ıslak direnişinde gençlerin yanında sokaktaki yerimizi almak!
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi