Geçen akşam oynanan Paris Saint Germain – Başakşehir Şampiyonlar Ligi maçını izleyenler tarihi bir olaya tanıklık ettiler. Maçın dördüncü hakemi tarafından Başakşehir Futbol Kulübü Antrenörü Pierre Webo’ya yöneltilen ve gerek staddaki gerekse de ekran başındaki herkesin net bir şekilde duyduğu ırkçı “negro” söylemi büyük bir skandala sebep oldu. Kulüpler düzeyinde düzenlenen, dünyanın en büyük ve en prestijli spor turnuvası olan Şampiyonlar Ligi’nde yaşanan bu skandal olay, spor müsabakalarında rastlanan ilk ırkçılık olayı değil. Daha önce pek çok kez tribünlerden sahaya yöneltilen ırkçı saldırıları görmüştük. Hatta ve hatta saha içerisinde sporcuların birbirlerine karşı da bu tarz çirkin davranışlarda bulunduklarına şahit olmuşluğumuz var. Ancak ilk kez bir hakem tarafından açıkça ırkçılık yapıldığını gördük. Irkçı sözlerin duyulmasının hemen ardından her iki takım futbolcularının güzel bir dayanışma örneği göstererek vermiş oldukları tepki ve sahadan çekilme kararları, ırkçılığa karşı yapılmış ve ayakta alkışlanacak bir duruş örneğidir. Kendileri tarafından organize edilen her müsabaka öncesinde “Respect (Saygı)” ve “No to Racısm (Irkçılığa Hayır) sloganlarını öne çıkaran UEFA’nın, ırkçı söylemde bulunan hakemi dakikalar sonra maçtaki görevinden aldığını açıklaması da çok anlamlı bir hareketti. UEFA’nın ırkçılıkla gerçekten ne kadar mücadele ettiği tartışılabilir ancak konuya bu kadar hızlı tepki vermeleri tutarlı bir davranıştı.
Olay üzerine söylenecek çok fazla bir şey yok. Gerek her iki takım futbolcuları, gerek antrenörler olaya anında tepki göstererek, yapılması gerekeni yaptılar ve ırkçılığa karşı mücadelenin sadece sözde kalmaması gerektiğini gösterdiler. Boş laflarla ırkçılıkla mücadele edilmez. Geçmişinde pek çok kez adı ırkçılığa karışmış kişi veya kuruluşların, bu olay karşısındaki “ırkçılık karşıtı” tavrı gerçekten trajikomikti. Herkes o akşam bir rüzgara kapılıp, ırkçılığa karşıymış gibi yaptı. O gece pek çok kurum ve kişinin üzerinden adeta samimiyetsizlik akıyordu. Yaşanan bu olaya karşı verilen tepkilere bakılırsa bunu çok net bir şekilde görebiliriz.Türkiye’deki pek çok futbol kulübü, o gece anında “Irkçılığa Hayır” sloganlarını sosyal medya hesaplarından paylaştılar. Buraya kadar her şey güzel. Fakat bu kulüplerin geçmişlerine baktığımızda pek çok kez ırkçılık karşısında geri adım attıklarını, hatta ve hatta kendi taraftarı veya kendi futbolcuları tarafından yapıldığında, olayı örtbas etmeye çalıştıklarını bile görebiliriz. Bir keresinde, maç esnasında rakip takımın oyuncusuna muz sallayarak açık ve net bir şekilde ırkçılık yapmış bir taraftar, söz konusu kulüp tarafından yapılan komik açıklamalarla aklanmaya çalışmıştı. Irkçılık sadece size karşı yapıldığında kötü bir davranış değil, her kime yapılmış olursa olsun kötü ve yok edilmesi gereken bir davranıştır. Öte yandan, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgenin bir takımı olan Amedspor, çıktığı her müsabaka öncesinde ve sonrasında, sırf Kürt oldukları için, o gece kendini “Irkçılık karşıtı” gibi gösteren kulüpler tarafından pek çok kez ırkçı saldırılara maruz bırakılmıştır.
Spor yazarı olduğunu iddia eden birçok şaklaban, geçmişte birçok kez ırkçı söylemler geliştirmiş olduklarını unutmuş olacak ki, o gece yüzsüzce ırkçılığa karşı olduklarını dile getirdiler. Kendileri diledikleri gibi ırkçılık yapabilirler ama başkalarının yapmasına izin vermiyorlarmış! Logosunda “Türkiye Türklerindir.” gibi açıkça ırkçılık barındıran bir slogan bulunan Hürriyet gazetesi de yüzsüzler kervanına katılarak, ırkçılığın güzel bir davranış olmadığını vurguladı. Ancak en büyük yüzsüzlük örneği Milliyetçi Hareket Partisi denen faşist ülkücülerin örgütlendiği partiden geldi. Düşünebiliyor musunuz? MHP, ırkçılığa karşıymış! Mesela bir keresinde “Afedersiniz Ermeni” diyen Tayyip Erdoğan bile ırkçılığa karşıymış.
Evet ırkçılık mücadele edilmesi gereken, asla taviz verilmemesi gereken bir insanlık suçudur. Ama bu sadece size veya tanıdıklarına karşı yapıldığında aklınıza geliyorsa, bu da en az ırkçılık kadar çirkin bir davranıştır.
Mehmet Adaman
Baraka Aktivisti