“İNSANIN KENDİ ÜLKESİNDE DOLAŞIM ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLMAMASI…” – BAŞAK ÖNEL

Lurucina, annemin doğup büyüdüğü köy… Nenem ve dedem, ömürlerinin sonuna kadar orada yaşadılar. Küçükken, evimizle köy arasındaki mesafe çok büyük gelirdi bana. Yaklaşık bir saat boyunca durlu kalklı gittiğimiz Lefkoşa-Lurucina arası o yol, çocuk gözlerimde uzar giderdi. Büyüyünce anladım büyük olanın mesafeler değil, egemenler tarafından yaratılan engeller   olduğunu.

Bugün Lurucina’ya gidebilmek için askeri kontrol noktasında durup kimlik teslim etmek gerekiyor. TC askerinin yerleşmiş olduğu bir bölgeden geçerek evlerine gitmek durumunda bırakılan köylüler aslında eski yoldan gidildiğinde yaklaşık 20km olan Lefkoşa-Lurucina yolunu şimdi bir saatte gidebiliyorlar.

Köye hiçbir yatırımda bulunulmadığı gibi, ısrarla köylerinde yaşamak isteyenler de desteklenmiyor, aksine köy dışına yerleşmeleri için teşvik ediliyorlar. Köylüler birçok imkandan mahrum… Tüm zorluklara rağmen bugün ısrarla köyde yaşayan insanlar, hem köylerine hem köylerinin tarihlerine hem de orada yaşamış birçok kişinin anılarına sahip çıkıyorlar. Doğdukları yere sahip çıkmakla birlikte hak arayışlarını da sürdüren köylüler bugün yağmalanan ulaşım hakları için ciddi bir mücadele örgütlüyorlar. Gökhan Paşa, bu mücadeleyi örgütleyen Lurucinalılardan biri…

 

Gökhan, mesafeler sizin için çok uzun. Köye girmek de çıkmak da zor. Bildiğim kadarıyla birçok köylü Lefkoşa, Mağusa gibi civar kazalarda çalışıyorlar. Bizler kimlik teslim ederek köye girebiliyoruz. Sizler, o köyde yaşayan insanlar olmanıza rağmen, sizlere bile dümdüz geçip köyünüze ulaşma hakkı verilmiyor. Nasıl bir prosedürden geçiyorsunuz evlerinize gidebilmek için, anlatır mısın?

Asker bize Lurucina’ya özel giriş kartları verir. Onunla geçiş yaparız. İnsanın zoruna gidiyor tabi kendi köyüne denetimle girmesi… İnsanın kendi ülkesinde dolaşım özgürlüğünün olmaması…

 

Askeri bölgeden geçme zorunluluğu başka ne gibi zorluklar doğuruyor?

Tayin zamanlarında her yeni gelen komutan kendi kurallarıyla gelir. Onlar bize biz onlara alışana kadar problemler yaşarız! Her yeni gelenle kontroller sıkılaşır; yeni yeni uygulamalar gelir. Arabaların altını ayna ile arama gibi… Bir dönem arabaların içini dahi aramaya kalktılar! Yollara kasisler koyulur. Bazen yeni gelenle geçiş kartları da değişir, onların kayıtlarında zorluklar yaşarız.

Lefkoşa’da çalışan çok insan var. Birçok insan bu zorluklardan dolayı köyü terketmek mecburiyetinde kaldı. Nüfusumuz azalıyor. Kapitalist düzen kalabalık olmayan yeri sevmez, birgün dağıtımcılar da köye girmemeye başlayabilir, köye zar zor ulaşan imkanlardan da ileride mahrum kalabiliriz.

 

Bizim köyümüze TC ve KKTC vatandaşları dışında herhangi birinin girmesi yasaktır. Dışişleri Bakanlığı’ndan izin alması gerekir. Turistler Kıbrıs’a özgü mimari yapının korunduğu yerleri gezmeyi severler; bizim köy de buna en büyük örneklerden biri. Köyümüz tam da ekoturizm yapılacak bir yer ama ekoturizm devlet eliyle engelleniyor! Burası birinci derece askeri bölge!

 

Karpaz’a gereğinin çok üstünde elektrik taşımalarla, gereksiz ve hatta plansız yol yapımlarıyla adamızın ekolojik dengesine darbeler indirilirken sermayenin geleceğine yatırım yapılıyor. Diğer yandan halkın gerçek bir talebi olduğunda göz ardı ediliyor, kalıcı çözümler üretilemiyor. Yıllardır tekrar ettiğiniz bir yol talebiniz var. Hükümetler buna nasıl tepkiler verdi bugüne kadar? Son durum nedir?

1974’ten önce Lefkoşa’ya bağlanan bir yolumuz vardı. 74’ten sonra bu yolun bir kısmı ara bölgede bir kısmı da güneyde kaldı, kuzeye geçiş imkansız oldu. İlk toplu göçü o zaman verdik. Daha sonra bugün kullandığımız yol yapıldı; askeri alayın içinden geçen. Duyduklarımıza göre eskiden gece yarısından sonra köye girişler yasakmış!

Bu yol çok kötüydü. 2006’dan sonra, CTP hükümet ortağıyken, mevcut yolumuz asfaltlandı, güzel oldu.

 

Mevcutun asfaltlanması sorunu çözdü mü?

Askeri bölge duruyor, yolumuz uzun, havaalanı etrafından dolanıyoruz. Bizim herzaman istediğimiz askeri bölgenin dışından, havaalanının batısından geçecek bir yoldu.

 

Bir zamanlar köyümüze başka bir yol yapılıyordu. Altyapısı, herşeyi tamamlandı; sadece asfaltlanması kaldıydı. Havaalanının doğusundan geçiyordu. Biz batıdan istiyorduk, bunu söylemiştik ama olmaz dediler. En azından askerin içinden geçmeyecektik! Bugün sorduğumuzda havaalanının genişletileceği ve bu yolun o proje içinde kalacağı söylendi bize.

 

2013 yılında, geçici Siber hükümetinde batıdan geçecek yol bakanlar kurulu kararı ile onaylandı. Üzerinden bir sene geçti ancak hiçbir faaliyet yok.

 

İki hafta kadar önce basına da yansıdı. Başbakanla neredeyse ultimatom niteliğinde bir görüşme yaptınız. Neden gittiniz başbakana? Aldığınız tepkiler nasıldı?

 

Dediğim gibi, bakanlar kurulu kararının üzerinden bir yıl geçti ancak hiçbir faaliyet yok. Bir de yeni komutan geldi, koşullar sıkılaştı, problemler yaşanmaya başlandı. Bunun üzerine yolumuzun yapılması için bir imza kampanyası başlattık. Nüfusumuz 390 kişi, biz 310 tane imza topladık. İmzalamayanlar yurt dışında olanlar ve yaşı küçük olanlardı. Yani aslında herkes imzaladı diyebiliriz. Köyden bir heyet toplanarak başbakan, içişleri bakanı ve ulaştırma bakanlığına gittik, imzalarımızla birlikte bir de yazı verdik. Başbakan ve içişleri bakanının kendileriyle görüştük. Ulaştırma bakanı ülkede olmadığından müsteşarı ile görüşüldü.

Hazırladığımız yazıda yol yapımının ne aşamada olduğunu sorduk ve ivedi bir şekilde bir adım atılmazsa her türlü sokak eylemine başvuracağımızı belirttik.

 

Üç bakanlıktan da aldığımız cevaplar aynı. Yakın tarihte proje ihalesine çıkılacakmış, bunun tahmini süresi 3-4 aymış. Daha sonra da asfaltlanma ihalesine çıkılacak ve yol 2015 yılı içerisinde tamamlanacakmış. Süreci yakından takip edeceğiz.

 

Bu görüşmenin ardından herhangi bir değişiklik oldu mu?

Yol konusunda herhangi bir girişim yok. Ancak içinden geçerek köyümüze gittiğimiz askeri bölgede kasisler azaldı, iki haftadır giriş kartlarını bile sormamaya başladılar. Bunlar hep köylülerin birlik olup çabalaması sonucu gerçekleşti.

 

Teşekkür ederim Gökhan, mücadelenizde başarılar…

 

 

Başak Önel

Baraka Dostu

 

 

Be the first to comment

Leave a Reply