İnsan yaşadığı yere benzermiş…
Muhtemelen bu söz, insan topluluklarının karakteristik özelliklerinin, yaşadıkları coğrafyanın doğasına benzerliği anlamında söylenmişti.
Sarp kayalarla çevrili, dağlık ve soğuk bölgelerde yaşayanların dayanıklı ve sert mizaçlı, engin ve engebesiz ovalarda yaşayanların dingin ve ağır kanlı, güneşin yüzünü eksik etmediği iklimlerde yaşayanların tutkulu ve heyecanlı olması gibi…
Şimdilerde, pek çoğumuzun doğayla başbaşa yaşamadığı aşikar…
Dağlardan, ovalardan, denizlerden çok betonarme binalarla, arabalarla, yollarla, yarım yamalak kaldırımlarla çevrili etrafımız.
Yaşadığımız kentler bencil…
Binalar, sokaklar, kaldırımlar, hiçbir engeli olmayan kişilerin bile rahatça kullanımına uygun değilken, işitme, görme veya yürüme engeli olan kişilerin sosyal yaşama katılmasını olanaksız kılacak durumda…
Eşitsiz toplumsal cinsiyet rolleri gereği çocuk bakımından sorumlu görülen kadınların, güvenli ve huzurlu bir şekilde sokağa çıkması, ya hiç olmayan ya da arabalarla dolu kaldırımlarda bebekleriyle, çocuklarıyla yürüyebilmesi mümkün değil…
Mutluluk hakkıyla eş tutulması gereken kent hakkından yoksunuz.
Yaşadığımız kentler, düzensiz ve huzursuz…
Günün birinde, evinizin yıkım kararıyla kapınıza dayanabiliyor birileri…
Bir başkaları, yıllanmış ağaçları keserek binalar kaldırıyor sağda, solda…
Toplu taşımanın neredeyse hiç olmadığı yollar, bisikletler veya yayalar için can pazarı…
Yaşadığımız kentler plansız ve geleceksiz…
Bugün yapılan, yarın bozulabiliyor ansızın.
Yeşil alanlar AVM’ye dönüşebiliyor, ikamet bölgeleri müzikli eğlence yerlerine komşu edilebiliyor.
İnsan yaşadığı yere benziyorsa eğer ve dağlardan, ovalardan çok şehirle iç içeyse artık hayatımız, bu gidişe itiraz etmek zorundayız.
Neye benzemek istiyorsak öyle bir şehir istemeliyiz.
Bencillik değilse yükselen değerimiz, engellilerin de çocuklu annelerin de yürüyebileceği caddeler, arabaların park etmediği kaldırımlar talep etmeliyiz.
Sokakların, meydanların sadece belli bir kesime değil herkesin kullanımına uygun olması için mücadele etmeliyiz.
Bunu bugün yapan birileri var…
Engelsiz kaldırımlar için sesini yükselten, daha mutlu bir kent için sokağa çıkıp yürüyen birileri var.
Neye benzemek istediğinse sana bağlı…
Not: Baraka Kültür Merkezi’nin çağrısıyla, bugün (Cumartesi) saat 18.00’de Pronto önünde toplanılarak Dereboyu’nda bir yürüyüş yapılıyor…
Nazen Şansal – Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.