İki Saatlik Bir Araştırma – Emel Karagözlü Cicibaba

Toplum olarak son bir yıldır gündemimiz belli; Covid 19. Bu ana başlık altında türlü konular tartıştık. Bir çok noktada hükümet edenlerle ayrıştık, onlardan beklediğimizi bulamadık ve doğal olarak içinde bulunduğumuz süreç gittikçe zorlaştı . Şüphesiz yetersiz sağlık alt yapımızdan sonra gelen ikinci büyük konu ve çekdiğimiz gailenin esas sebeplerinden biri eğitimdi.

Geçtiğimiz Mart 2020’den Ocak 2021’e kadar toplam üç kez hükümet değişti. İlk olarak Tufan Erhürman’ın başbakanı olduğu CTP, UBP, DP ve TDP, daha sonra Ersin Tatar’ın başbakanlık ettiği UBP, HP hükümeti, ve son olarak da, hali hazırda var olan, Ersan Saner’in başbakanlık ettiği UBP, YDP koalisyonları hükümeti oluşturdu. Süreç boyunca hükümeti devralmış siyasilerin aldığı kararların çoğu bilimsellikten uzak ve endişe vericiydi. İki aylık kapanma süreci ve sonunda sıfırlanan vaka sayısı sonrasında karantinasız girişleri açarak adadan sildiğimiz virüsü adaya geri getiren UBP, HP hükümeti ada ülkesi olmamızın avantajını da böylelikle çöpe attı. Tüm bu karmaşanın içinde doktorlar ve sağlıkçılar, zaten yetersiz olan sağlık alt yapısının çökmesinin çok uzak bir ihtimal olmadığıyla alakalı hükümet edenleri defalarca uyardı ve bilimsel verilere dayalı birçok önlem önerdi. Bildğimiz gibi çok azı, neredeyse hiçbiri yapılmadığı için bugün günde 70 vakayı bulan bir yayılma, 14 ölüm ve yoğun bakımda yatan hastalar ile karşı karşıya kaldık.

Peki, bu senaryoların benzeri dünyanın başka yerlerinde de mevcutken “Eğitim” ülkemizde ve dünyada nasıl devam etti?

Kırsal bölgelerde yaşayan fakir ailelerin çocukları en mağdur…

Bu noktada dünya istatistiklerine göz atmak ve ülkemiz için aslında neler yapılabileceğine elimden geldiğince değinmek istiyorum.

Unicef’e göre tek bir kanal aracılığıyla öğrencilere uzaktan eğitim olanağı sağlamaya çalışmak ile hiçbir ülke kendi sınırları içindeki öğrencilerin yüzde yüzüne ulaşamaz.1 Dolayısıyla birçok ülke dijital ve geleneksel araçların kombinasyonundan oluşan bir plan ile ülke çapında maksimum öğrenciye ulaşmayı hedefledi.

Unicef  tarafından hazırlanan istatistiklerde;

  1. Ülkelerin sadece %90’ı dijital ve geleneksel (Tv/radyo) yayınları aracılığıyla uzaktan eğitim politikaları izlerken bu ülkelerin sadece %60’ı okul öncesi öğrencileri hedef alan politikalar izledi.
  2. Dijital medya ve geleneksel yayın aracılığıyla uzaktan eğitim politikaları ortaya koyan ülkelerin okul öncesinden orta öğretim seviyesine kadar öğrencilere ulaşma oranı %69 oldu.
  3. Dünya çapında 463 milyon öğrenci (%31) evde gerekli teknolojik ekipman olmadığı veya uygulanan politikaların hedefi olmadığı için uzaktan eğitime erişemedi.
  4. Okulların kapalı olduğu dönemde en yaygın araç olarak internet merkezli eğitim modelleri kullanıldı ve bunun sonucu olarak dünya genelinde sadece ¼(çeyrek) oranıda çocuğa ulaşıldı.
  5. Öğrencilere ulaşmanın istatistiksel olarak en yüksek olasılıklı aracı televizyon oldu ( dünya çapında %62).
  6. Dünya genelinde radyo aracılığıyla uzaktan eğitime erişebilen öğrenci oranı %16 olarak belirlendi.
  7. İstatistiklere bakıldığı zaman online eğitime erişemeyen her 4 öğrenciden 3’ü fakir ve kırsal bölgelerde ikamet eden öğrencilerdi.

2- Şekil 1: İnternet erişimi olmayan nüfus yüzdesi.

Verilen Unicef istatistiklerine bakıldığı zaman dünya genelinde birçok farklı kanal ile öğrencilere uzaktan eğitim verilmeye çalışıldı. Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan internet odaklı eğitim modellerinin yanında geleneksel medya araçları (tv ve radyo) da kullanıldı ve kısıtlı dahi olsa bir grup öğrenci bu yolla bir kısım da olsa uzaktan eğitime erişti.

Harita üzerinde de görebileceğimiz gibi, 7. Maddede verilen istatistiki bilgi eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin, ülkemizde olduğu gibi, dünyada da yaygın olduğunu gözler önüne serdi. Mart 2020’den itibaren içinden geçtiğimiz süreci ele aldığımızda ülkemizin kuzey yarısında hali hazırda mevcut olan ve düşük gelirli ailelelerin çocuklarının çokça etkilendiği fırsat eşitsizliği bir o kadar daha derinleşti ve belirginleşti.

Evinde tablet, akıllı telefon, internet erişimi olmayan birçok düşük gelirli aile çocuklarına uzaktan eğitim alabilmeleri için herhangi bir altyapı sağlanamadı. Bu noktada hükümetin bu öğrenciler başta olmak üzere öğrenci ve öğretmenlere gerekli alt yapıyı sağlaması ve mevcut tüm kanallar ile uzaktan eğitimi en yüksek verim alınacak şekilde kurgulaması şarttı. Küçük bir ada ülkesinn kuzey yarısında ihtiyaçlı aileleri belirlemek ve bu ailelere tablet, laptop, internet vb altyapısal yardımı sağlayabilmek için finansal bir planlama yapmak düşünüldüğü kadar da zor değil. Zenginlerden alınacak servet vergileriyle, otellere uygulanan vergi muafiyetlerinin tahsil edilmesiyle oluşturulacak fon ile okul idaresi, okul aile birliği ve öğretmen işbirliği ile belirlenen ihtiyaçlı hanelere ve öğrencilere gerekli alt yapıyı sağlamak hiç de imkansız değildi ve hala daha da değil. Bunun yanında öğretmenlere evlerden uzaktan eğitim verebilmeleri için gerekli alt yapının sağlanması da yine bu fon ile mümkün kılınabilirdi.

Peki dünyadan ne haber?

Bahsedilenin benzeri senaryoların mevcut olduğu gelişmekte olan ülkelerin bazılarında uygulamaya konan örneklere bir göz atalım:

Kuzey Makedonya’da hükümet telekominikasyon şirketleri ile anlaşarak internete erişiminin desteklenmesi (sübvanse edilmesi) gibi insiyatifler alındı, Kırgızistanda düşük veya bedava sim kartlar piyasaya sunuldu, Paraguayda 3G üzerinden eğitim temalı içeriklere erişim ücrete tabii tutulmadı. Bunun yanında Burundi’de (Afrika kıtasında yer alan az gelişmiş bir ülke) içine önceden eğitim içerikli ses kayıtlatının yüklendiği sim kartlar halka, özellikle uzaktan eğitime erişimi en zor  olan kesime, dağıtıldı. Yunanistan’da, Unicef ve Akelius vakfı işbirliğinde, mülteci ve göçmenler için içine önceden yunanca öğrenmek amaçlı içerik yüklenmiş tabletler dağıtıldı. Fakat tüm bu olanaklara rağmen sadece internet odaklı uzaktan eğitim modelleri tüm öğrenci kesimine ulaşmaya imkan sağlamadığı için dijital ve geleneksel model kombinasyonları ile bu mümkün kılınmaya çalışıldı. Tv ve radyo yayınlarıyla ders programları erişilebilir kılındı. Ailelerin erişebileceği eğitim paketleri hazırlanıp evden ve uzaktan eğitimin veriminin artması için materyal desteği sağlandı.

Kız çocukları daha mağdur.

Yine Unicef’in yayınladığı bir raporda kız çocuklarının uzaktan eğitim süreci boyunca daha fazla istismar ve mağduriyetle karşı karşıya kaldığı ortaya konuldu. Ev içi sorumluluklar yüklenmesi ve ev işi, yemek yapma, kardeşine bakma, anneye yardım etme gibi görevler yüklenerek kız çocukları evde oldukları süre boyunca uzaktan eğitime erişme olanakları dahilinde dahi erkek çocuklarına kıyasla daha az erişebildi. Hindistan ve Gana gibi gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde hükümetler  bu sorun ile alakalı ailelere ve kız çocuklarına yönelik politikalar yürürlüğe koydu. 3

Ülkemizde bu konu ile alakalı herhangi bir istatistik mevcut olmadığından bu durumun var olduğunu istatistiki bir veriye değil, gözleme dayandırıyorum. Nedeni de, pandemi süreci boyunca ev içi sorumluluk, uzaktan eğitime destek, çocuk ve yaşlı bakımı gibi birçok ekstra görevin kadınlara yüklenmiş olmasıdır. Uzaktan eğitim yaparken çocuğa destek olmak ve aynı anda çalışma ve ev hayatını yürütmek kadına kalmıştır. Bu süreç boyunca bir çok ebeveyn işe gitme ve evde kalma sorumluluğunu bölüşebiliyorsa evde kalma kadına düşmüştür. Kadın öğretmenler aynı anda uzaktan eğitim vermek ve ev işlerini yürütmek durumunda kalmıştır (kendi çocuğu ile ilgilenmek zaten onun görevidir.) Tüm bu istatistiki veri olmayan bilgiler mevcutken kız çocuklarının da “ev işlerinden” nasibini almadığını düşünmek gerçekçi değildir. Özellikle yukarıda da bahsettiğimiz kırsal bölgelerde yaşayan fakir ailelerin kız çocuklarının uzaktan eğitime hiç erişemediği durumlarda ev işi ve diğer sorumlulukların paydaşı olduğunu tahmin etmek güç değil.

2 saatlik bir araştırma

İki saatlik bir araştırma ile Unicef’in çeşitli raporlarına göz atarak bu verileri elde ettim ve bu yazıyı yazdım. Kısa hesaplamalar ve beyin cimnastiği ile eğitime fon yaratılabilecek en az beş farklı fikir buldum zaten bir iki tanesini de yukarıya yazdım. Bu süreç boyunca üç farklı hükümet üç farklı bakanlar kurulu ve dolayısıyla üç farklı ekonomi ve enerji bakanı, üç farklı eğitim bakanı ve üç farklı sağlık bakanı koltuklara oturdu. Bir yıldır halkın hiçbir söylediğine kulak asmayan, sağlıktan eğitime neye elini attıysa hepsini yüzüne gözüne bulaştıran bu hükümetin bakanları saatlerce toplandıkları bakanlar kurulu, sadece halkı yüzüstü bırakacak kararlar üretti. Kendi aldıkları kararlara bile uymayan, maskesiz ve mesafesiz kalabalık ortamlarda boy boy ve göğüslerini kabarta kabarta fotoğraf çekinen bakanlardan yüzümüzü güldürecek, bizi ölümle burun buruna bırakmayacak, çocuklarımızı eğitiminden etmeyecek kararlar üretmesini, açık konuşmak gerekirse, artık beklemiyorum.

Çare örgütlenmekte, çare bu talepleri hep bir ağızdan yükseltkmekte.

Bu noktadan sonra tek çaremiz örgütlenmek ve taleplerimizi hep bir ağızdan yükseltmek. Servet verigisi alınmasını, vergi muafiyetlerinin kaldırılmasını, sistematik aşılanmayı, daha iyi bir sağlık alt yapısı için iş gücünün ve mekanik alt yapının sağlamlaştırılmasını, uzaktan eğitim için öğrenci ve öğretmenlere teknik ekipman desteği sağlanmasını, uzaktan eğitim için fon oluşturulmasını, her çocuğun eşit bir şekilde eğitim alabilmesini istemek ve bunun için ısrarcı olmak zorundayız. Karşımızda seçtirilmiş bir başbakan ve patronlar ile örgütlü bir hükümet varken biz ezilen, sağlık hakkı, eğitim hakkı, yaşam hakkı elinden alınan işten atılan, maaşı kesilen, eğitiminden olan, yakını ölenler örgütlü bir şekilde bunları talep etmek ve ısrarcı olmak zorundayız.

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti

Emel Karagözlü Cicibaba

Kaynakça:

1 https://bit.ly/3toYACg -Education and COVID-19(Eğitim ve Covid-19) , Eylül 2020, Unicef

2 https://bit.ly/3cCDYQJ– Promising practices for equitable remote learning Emerging lessons from COVID-19 education responses in 127 countries. (Adil uzaktan eğitim için umut verici uygulamalar) – Ekim 2020, Unicef

3 https://uni.cf/3oKm6pH  Supplement to Framework for reopening schools: Emerging lessons from country experiences in managing the process of reopening schools (Okulların yeniden açılması için Çerçeve Eki: Ülkeden çıkan dersler yönetmede deneyimler okulların yeniden açılması süreci) – Eylül 2020 – Unicef