Yine bir seçim mevsimi ulaştı kıyılarımıza. Matbaalar harıl harıl hayaller basmakta. Reklam şirketi patronları mutlu, çalışanlar ise yorgun ama işten bu dönem atılmayacağından yalancı bir huzur içinde.
Henüz daha insanlara küfredercesine höparlörlerinden palavralar savuran ve benzine hiç zam gelmemişcesine aracını gazlayan seçim araçları piyasaya çıkmadı. Umarım çıkmaz da. Üst üste gelen seçimlerle sinirleri yıpranmış halkta bir cinnet etkisi yaratabilir bu bağıran araçlar.
Bu seçim mevsiminde onca pisliğin ve palavranın arasında iyi bir şeyler de yeşermekte. Bundan galiba bir sene iki ay önceydi bir grup deli kuyuya taşı attığında. Şu an yeşermekte olan fidanın tohumunu toprağa bırakıp, umut olmaya çağrı yaptığında.
Yağmurlu Mart günleriydi Lekfoşa’nın. Yağmurun toprağa ilk düşüşünde saf ve insanı mest eden bir koku çıkar, lakin o dönemler çirkef kokusuydu yağmurla şehre yayılan. Koku aylardır grevde olan belediye çalışanlarının çöpleri toplamıyor oluşundan oluşmuyordu; onları da bu greve zorlayan ve Lefkoşalının hayatını zulme çeviren yöneticilerin yalanları, dolandırıcılıkları ve yandaşlıklarıydı artık kokan. İşte böyle bir dönemde bir seçim geldi Lefkoşalıya. Aslında seçim çok kolay olacaktı Lefkoşalı için; ya bu çirkefi yaratan sistemi seçecek, ya da kendileri ile birlikte Lefkoşa olmayı kafaya takanları.
Ama olmadı… Sol bölündü. Satır aralarında boğuldu ve esas sorumluluğunu unutarak parçalanıp girdi seçime. İşte bizim deliler de orada girdi devreye. Kazanamayacağını bile bile bağımsız bir belediye meclis üyesi çıkardılar. Merter Refikoğlu diye bir deliydi aday ve onlarca deli ile birlikte çabaladı seçim boyunca. Amaçları basitti; Lefkoşalıya dayatma politikalara, sistemin politikacılarına, solda ittifak kurulamamasına karşı tepkisini gösterecek bir araç olmak. Nitekim Lefkoşalıların yüzde 6’sı bu çağrıya uydu o dönem.
Sonra genel seçimler geldi çaldı kapıyı. Halkın mesajını alanlarla oluştu ilk ittifak. Toplumsal Varoluşa güç verme niyetiyle çıkıldı yola. Nitekim ilk kez yüzde 3’ün üzerinde bir destek buldu dayatmalara karşı bağımsızlığı isteyen söz. Hem de adanın tüm kuzey yarısında.
Kuyuya atılan taşın yarattığı dalgalarla yayıldı bu söz. Tarafını seçemeyenler de taraf olmaya başladı giderek. Dalgalarla birlikte farklı isimler ve şekiller aldı ittifak. Fakat temelindeki ilkeler hiç yerinden oynamadı.
Bugün yine bir yerel seçim sürecindeyiz. Bir sene iki ay önceki bölünmüşlüğün yerinde bu sefer güçlü bir ittifak var. BKP, TDP ve Baraka’dan oluşan, yolunu halkla beraber belirlemeye ve onuruna sahip çıkmaya kararlı bir ittifak. İlk fidanın dikildiği yer olan Lefkoşa’da ise, bir orman yeşermeye hazırlanıyor. Başkan adayı olarak, geçici hükümette bakanlık yaparken, ilk iş olarak Gezi Direnişi’ni karalayan Necati Şaşmaz’ın kktc kültür ateşeseliğini alıp AKP’ye kafa tutan bir aday var. Onurlu ve inançlı. Ekibi ise farklı renklerin bir birleşimi. BKP’li, TDP’li ve Barakacı adaylar. Ortak noktaları ise amaçlarında inançlı ve inatçı, hayatlarında cesur ve sonuna kadar dürüst insanlar olmaları.
İlk taşın oluşturduğu ilkeler hala kuyunun dibinde duruyor, yapının temelini oluşturuyor. Akıllılar elbette bu birlikten rahatsız olup taşı çıkarmaya çalışıyor. Fakat birlikteliğin temeli olan ilkeler o taşı öylesine ağırlaştırmakta ki akıllılar akılları ile kalıyor.
İşte böyle bir dönemde bir seçim yine geldi Lefkoşalıya, Omorfoluya, Gönyeliliye ve genel olarak Kıbrıslı Türk halkına. Bir çok bölgede ve özellikle ilk taşın atıldığı Lefkoşa’da seçim bu sefer çok kolay olacak; ya bu çirkefi yaratan sistemi seçecek, ya da kendileri ile birlikte şeher olmayı kafaya takanları.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.