Birarada yaşayan ve ortak yaşam gerekliliklerini paylaşan bireylerin tümüne toplum diyoruz. Ve tüm bu bireyler de birbirinden çok farklı özelliklere sahiptir. Toplumsal yaşamın uyum içerisinde devam edebilmesi de işte bu çeşitlilikle mümkündür.
Kimimiz çok erken kızgınlaşabilirken kimimiz daha sakin bir yapıya sahibiz. Kimimiz yaşam alanları yaratmaya adıyoruz kendimizi, kimimiz özgüvenle çocuk eğitmeye. Kimimiz değiştirmeye çalışıyoruz içine sığamadığımız kalıpları, kimimiz sinip kalıyoruz kendimizi küçülterek. Bazen birbirimize destek olup daha güçlü yürürken aynı yolu, kimimiz diğerinin zayıflığına basarak atlıyor önüne.
Tüm bu karakteristik gelişim de çocukluğun erken dönemlerinde şekillenmeye başlıyor. Önce aynı evi paylaştığımız ailemizden etkileniyoruz, sonra çevremizden, daha sonra eğitim aldığımız ortam şekillendiriyor bizi ama en çok da içinde yaşadığımız toplumun kalıpları hep etrafımızda duruyor.
Mesela her düştüğünde elinden tutulup kaldırılan bebeklerkendi kendine kalkmayı daha geç öğreniyorlar. Kitap okunmayan, hikayeler anlatılmayan, eğlenceli sohbetlerden uzak yetişen bebekler olması gerekenden daha geç konuşuyorlar. Gereken zamanda kalem kağıtla buuşturulmayan çocuklar temel yazım becerilerini kazanmakta güçlük çekiyorlar. Çalışması için sürekli olarak ailesi tarafından özetler çıkarılan çocuk, hayatının ilerleyen yıllarında elde etmesi gereken herhangi bir başarıya giden yolu kendi başına bulamıyor. Markete girip ihtiyaçlarını alamayan çocuklar, ebeveynlerinden uzaklaştıkları eğitim yıllarında kendi başlarına bir hayat kurmakta zorlanıyorlar. Özetle, bir çok yetişkinin aslında tamamen iyi niyetle takındıkları bu tutum ilerleyen zamanlarda çocukların zararına olabiliyor.
Yetişkinlerin çocuklar üzerindeki yanlış tutumlarından bir diğer önemli olanı da onları sürekli yaşıtları ile kıyaslamak. Ebeveynler kendi çocuklarını tanıdıkları diğer ailelerin çocukları karşılaştırıp, internette takip ettikleri bilgiler ile sınıyorlar. Maalesef ki görevleri gereği her çocuğun birbirinden farklı olduğunu çok iyi bilen öğretmenler arasında dahi, sınıflarındaki çocukları birbirleri ile karşılaştırıp yarştıranlar ve değerlendirmelerinde bireysel gelişime değil genel gelişim kalıplarına göre not veren öğretmenler mevcuttur. Bazı yetişkinlerin hiç tanımadıkları çocuklar üzerinde gelişimsel yorumlar yapma haklarını kendilerinde görerek farkında olmadan ebeveyn ve çocukları derinden yaraladıkları da acı bir gerçektir.
Oysa ki tek yumurta ikizlerinin dahi farklı özelliklerle geliştiği bu kadar açıkken her çocuğun kendi özellikleri ile dünyaya geldiğini ve zamanla tamamen farklı dış etkenler nedeni ile tamamen bambaşka özellikleri edindikleriniidrak etmek bu kadar zor olmamalı. Aynı ailenin çocukları bile birbirinden farklıyken birbirinden habersiz nefes alan çocukları birbiri ile kıyaslamak akıl karı bir iş değildir.
Her bebek aynı yaşta yürüyemez çünkü her biri için hazırlanan ortam aynı değildir. Her çocuk aynı akışkanlıkta konuşamaz çünkü her birinin fizyolojik ağız gelişimi birbirinden farklıdır, her birinin iletişimde bulunduğu insan gurubunun konuşma alışkanlıkları yani rol modelleri birbirinden farklıdır. Her çocuk matematikte başarılı olmak zorunda değildir belki de içinde yeşeren şiirler veya şarkılar vardır. Her çocuğun belirli yaşlarda yaşıtları ile aynı şeyleri yapabilmesi mümkün değildir, belki de gelişimi her zaman geride kalacaktır. Her çocuğun bizim eğitim sistemimizde üstün başarı göstermesini bekleyemeyiz ve bunun sorumlusu da çocuklar değil tek tip olan eğitim sistemimizdir. Her genç bireyin hayatının sonuna dek illa ki içine doğduğu toplumda yaşamasını bekleyemeyiz, belki de ruhunu besleyen, gelişimini destekleyen ülke burası değildir. Ve bunlar gibi daha bir çok beklenti de çocuklar tarafından yetişkinlerin beklediğinden farklı karşılanacaktır.Burada yetişkinlere düşen şey, çocukları olduğu gibi kabul etmektir. Bu özellik bir çok yetişkinde maalesef ki bulunmamaktadır.
Oysa denklem çok basit;
Şimdi biri size bir tane tertemiz 200 TL verse değeri sizin için nedir?
Peki aynı 200 TL’yi elinde buruşturup size verse?
Sonra yine aynı 200 TL’yi toprağa bulayıp verse?
Değeri değişir mi? O 200 TL ile yapabileceklerinizde herhangi bir azalma olur mu?
Cevap çok net; HAYIR.
Çocuklarımızın zamanla gelişen ve şekillenen özellikleri ne olursa olsun, değerleri hiçbir zaman değişmez. Ve herhangi biri bir diğerinden daha değersiz değil. En önemlisi de onlar toplumun geleceğidir. İzin verelim de uyum içinde yaşayabilen çok renkli bir toplumun parçası olsunlar.
Pınar Piro
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti