Kısa bir süre önce, AKP’nin yeni bir reklam filmi daha yayınlandı seçim propagandası çerçevesinde…
Bu sefer mevzu bizimle ilgili…
AKP’nin projesi olan “yavru vatan kktc’ye” götürülecek içme ve sulama suyundan söz ediliyor reklamda…
“Kıbrıs’ın su sorununu çözeceğiz” diyor reklamdaki adam, sanki Türkiye’nin bir vilayetinden söz eder gibi…
Ve reklam şu sözlerle tamamlanıyor : “Ben yeni Türkiye’ye inanıyorum, Tayyip Erdoğan’a inanıyorum, bu yolda ben de varım”…
***
Farkında mısınız, bu yolda, beğensek de beğenmesek de, biz Kıbrıslı Türkler de varız…
Artık hepimiz, hoşumuza gitsin ya da gitmesin, AKP’nin seçim propagandasının bir parçasıyız…
İstediğimiz kadar tepki gösterelim…
Bu tepkiler çok anlamlı ve gerekli olmakla birlikte, “seçilmiş” hükümetimizden tıs çıkmadı bu reklamdan sonra…
Hatırlıyorsunuz, “artık iktidardasınız, Göç Yasası’nı ve diğer yeni ekonomik paketleri neden iptal etmiyorsunuz” sorusuna CTP yöneticilerinin verdiği yanıtlardan biri, bu ekonomik protokolün iki devlet arasında imzalandığı, o yüzden hükümetler değişti diye protokolü iptal etmenin hukuken mümkün olmadığı yönündeydi…
Oysaki “eşit devletlerarası antlaşma” olduğu falan yoktu bunun…
AKP’nin Kıbrıslı Türkler’i Ankara’ya daha da fazla bağımlılaştırmak yönünde uyguladığı siyasi projelerden biriydi sadece…
Tıpkı Türkiye’den Kıbrıs’a su bağlanması meselesinde olduğu gibi…
“Ekonomik protokoller devletlerarası antlaşmalardırlar, hükümetlerarası değil” diye ortalıkta dolaşan hükümetimiz, su bağlama meselesinin AKP tarafından bir partinin siyasi propagandası olarak kullanılması karşısında çıkıp da bir açıklama yapıp demediler ki “biz, kktc yönetimi olarak, Türkiye’de seçime katılan partilerden birinin, iki devlet arasındaki bir projeyi kendi siyasi malzemesi ve propaganda aracı olarak kullanmasından ve bu işe biz de tarafmışız gibi bizleri göstermesinden rahatsızız “ diye…
Demedikleri için, artık biz Kıbrıslı Türkler Pazar günü Türkiye’de yapılacak yerel seçimlerde AKP’den taraf olmuş olduk böylece…
Bizim bu reklam karşısındaki anlamlı ve öfkeli tepkimiz, bizler tarafından seçilen hükümetin bu durum karşısındaki sessizliği ile yara almış oldu…
Gencecik insanların ve en son da Berkin’in katillerinin siyasi propagandasıyız artık biz…
Hırsızların, yolsuzların, kendi halkı ekonomik darboğaz içindeyken paraya para demeyenlerin seçim aracıyız artık biz…
Sansürcülerin, baskıcıların, insanların yaşam tarzlarına müdahale edenlerin, doğayı katledenlerin, kadının bedenine her fırsatta el ve dil uzatanların reklam filmiyiz artık biz…
Kızıyorduk ya Türkiye halklarına, “neden bizleri ve mücadelemizi anlamıyorsunuz” diye…
İşteTürkiye halklarının AKP’ye karşı verdikleri ve Gezi Direnişi ile en üst noktaya ulaşan mücadelelerine ayıp etmiş olacağız biz, bizim hükümetimiz çıkıp da bu reklama itiraz etmediği müddetçe…
***
Ancak mesele bununla bitmiyor elbette…
Kıbrıs’ı iç siyasetinde malzeme olarak kullanan tek Ankara hükümeti AKP değil elbette…
Gelmiş geçmiş tüm Ankara hükümetleri yaptılar bunu…
İşin aslı şu ki, biz bağımsız bir Kıbrıs’ı kuramadığımız müddetçe, ne Türkiye halkları tam anlamıyla anlayabilecekler bizi, ne de biz kendi yönetimlerimizin ayıbından dolayı Türkiye halklarına karşı yüzümüzün kızarmasından kurtulabileceğiz…
Celal Özkızan
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.