“Henüz patlamanın nedenini bilmiyoruz. Görkemli bir miting gerçekleştiriyorduk. Provokasyonlara karşı bütün arkadaşları sağduyuya çağırıyorum. Bu duyarlı tutum seçimin kaderini belirleyecektir. Bunu yapmak istiyorlar, Diyarbakır’ı karıştırmak istiyorlar. Panik yaratmak istiyorlar. Bu panik havası içinde kaos yaratmak istiyorlar. Herkese sağduyu çağrısı yapıyorum. Diyarbakır halkını il binamızın önüne çağırıyorum. Seçim çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizler bu seçimi kazanacağız”…
Diyarbakır’da gerçekleştirilen çoşkulu miting sırasında yaşanan patlamanın ardından, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın konuyla ilgili ajanslara yaptığı yorumuydu bu…
Dikkat edilmesi gereken nokta bu olay ilk değil, özellikle son iki hafta içerisinde (medyanın verdiği kadarı ile) yaşanan HDP’ye yönelik saldırılarda, HDP’nin tutumu bu yaşanan olayları ajite ederek siyasi propaganda malzemesi olarak kullanmadı, ya da kindar bir tavırla hırçınlığa bürünerek halkları birbiri ile karşı karşıya getirecek hallerde değil…
Tek gaye -artık neredeyse kesinleşmiş olan- seçimlerde hedef olarak belirledikleri yüzde 10 barajını aşmak; bu zaten verilecek olan en iyi cevaptır! Çünkü bu yaşanan patlamalardan ve bir çok provokatif eylemden çok daha büyük saldırı olan bu yüzde onluk bir barajdır.
Yüzde onluk baraj “demokrasi” çerçevesinde oluşturulan güçlüler dengesinin, mecliste temsiliyet konusundaki hegemonyasını kıracağından ve iktidarın hedeflediği siyasi programın gerçekleştirilemeyeceğini düşündüğümüz zaman ne kadar önemli olduğu aşikardır. Bugün bomba koydukları insanlar, yarın mecliste haklarını arayacaklar…
Bu tür saldırılara, daha doğrusu hiçde tahmin edemeyeceğimiz türden bir çok saldırıya zaten yıllardır maruz kalan bir coğrafyadır bahsettiğimiz. Bu yüzden, yüzde 10 olarak belirlenen seçimlerdeki barajı daha önce sürdürülen korku imparatorluğu ile aşılabileceği hiç akla gelmese de, AKP’nin kendisini statükodan farklı olarak pazarladağı “icraatları”nın, yani AKP’nin kürt sorununu çözeceğine yönelik beklentinin sadece şiddeti ertelemek olduğunu görüyoruz.
Desteklesin veya desteklemesin her kesimden insanın hemfikir olduğu bir gerçek var: AKP seçimlerde temiz davranmıyor. Elbette bu resmi bir devlet geleneğidir ancak, bu kirli oyunlar (oy satın alma, güç gösterisi ile sindirme, şiddet, karanlık stratejiler v.s.) seçimlerin ne kadar demokratik bir ortamda gerçekleştiğini göstermesi bir yana insanların seçimlerdeki algısının yani yönetime talip olanı seçme noktasındaki iradenin kendinde değil, karşısındaki güçte olduğunu gösteriyor… İşte HDP’ye oy vermek bu noktada da önemlidir.
Nitekim, halkların kazanması, HDP’nin seçim kotasını geçmekle birebir bağlantılıdır. HDP’nin baraj altında kalması AKP’nin politikalarının hayata geçmesinin meclisteki yollarını açar.
Salih Batak