Şubattı aylardan… Yurtdışında okuyan Kıbrıslı Türk öğrenciler tatil için buradaydı… Öğretmen Akademisi’nden öğretmen adayı arkadaşlar da vardı yanlarında. Uzun zamandır yatmayan bursları için hesap sormaya gitmişlerdi Maliye Bakanı’ndan. Çok yaratıcı ve başarılı bir eylemle söke söke aldılar hakları olan burslarını. Aralarında üç ya da dört aydır bursları yatmayan arkadaşlarımız da vardı. Yani üç ya da dört aydır ailesinin eline bakan, bağımlı yaşamak zorunda kalan, kirasını, elektriğini, suyunu ödeyemeyen gençler vardı eylemde.
Öğrencilerin aldığı burs miktarı asgari ücretin %50’siydi 15 yıl kadar önce; sonra %40’a düştü bu ödenek 10 yıl kadar önce; yaz aylarında alınan bursların miktarı yarıya düştü 5 yıl kadar önce.
İşte Şubat ayında öğrencilerin kendi burslarını söke söke aldıkları eylemden daha iki hafta ya geçti ya geçmedi; bir “spekülasyon” yayılıverdi ortalığa: “Yaz bursları tamamen kesilecek”. Tatil bitmek üzereydi. Bu kez daha az bir kitleyle yine Maliye Bakanlığı’na gitti öğrenciler. Alınan cevap: “Böyle bir şey yok, yaz burslarınız kesilmeyecek”.
Yalan söylerken artık yüzü kızarmayan hükümet bu konuda da yalan söylemişti. Üç hafta kadar önce yani “yaz burslarınız kesilmeyecek” sözünden sadece üç ay sonra yaz burslarının kesildiği haberi geldi kesin olarak. Kamuoyu önünde resmi bir açıklama yok tabi. Sessiz sessiz geçirildi öğrenciler ayaklanmasın diye.
Sonuçta öğrenciler duyar duymaz bu haberi “yaz bursuma dokunma” yazılı bir eylem başlattı sosyal medyada. Yurt dışında ve yurt içinde onlarca insan sahiplendi bu eylemi ve herkes katkı koymaya başladı eyleme; örgütsüz olan gençler bile. Gittikçe büyüdü ve rahatsızlık vermeye başladı bu eylem.
Bu rahatsızlık üzerine TDP Milletvekili Zeki Çeler eylem niteliğinde bir yasa değişikliği önerisi sundu meclise. “Madem ki öğrencilerin yaz bursunu kesiyorsunuz, o zaman milletvekilleri de yazda maaş almasın” deyip bu konuya dikkat çekilmesini sağladı. O güne kadar bu konuda konuşmayan milletvekilleri yaz bursları konusunda fikir sahibi oldu birden ve sanki yaz bursları gökten bir vahiyle kesilmişçesine konuşmalar yaptılar.
Dedik ya örgütsüz olan gençler bile destek vermişti bu eyleme. Peki örgütlü olduğunu iddia eden gençler ne yapıyordu? Örneğin eski adıyla CTP Gençlik Kolları, yeni adıyla CTP Gençlik Örgütü ne yapıyordu? 15 yıldır %50’lerden %40’lara düşürülen burslarla ya da yarısı kesilen yaz burslarıyla ilgili tek kelam etti mi?
Hani derdimiz “bugüne kadar neredeydiniz” klişesi değil. Bundan sonra nerede olacaksınız kaygısıdır aslında. İşte bu aynı kaygıyı taşıyan yurtdışında okuyan öğrenciler de, “önceleri yarısı kesilen şimdiyse tamamı kesilen yaz burslarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz” diye sormaya çalıştı CTP Gençlik Örgütü’ne. Hem de “bugüne kadar neredeydiniz” diye hesap bile sormadan. Samimice; “hade be gardaş bir ses da siz çıkarın da siz da öğrencisiniz, siz da gençsiniz” dercesine.
Uzun süren baskılardan sonra CTP Gençlik Örgütü’nden şaka gibi bir bildiri geldi: “Yaz burslarının kesilmesine karşıyız”. Bir de üzerine bunca zamandır hem yurt dışında hem yurt içinde öğrencilerin burslarla ilgili verdiği mücadeleyi sanki kendileri veriyormuşçasına bir de söylem geliştirdiler: “Sayın Başbakan’ın mecliste konuyla ilgili yapmış olduğu açıklama çabalarımızın sonucudur”. Yani öğrencilerin aylar süren mücadelesi sanki yokmuş gibi, bunca zamandır her şeyden haberdarmış gibi bu konuyla ilgili tek mücadeleyi kendileri veriyormuş gibi pişkince bir açıklama yapıp üstüne de tüm solcu gençleri kendi çatısı altında toplanmaya çağırıyor.
Bir gün geçti sadece UBP Gençlik Kolları da burslarla ilgili açıklama yapıp, kendilerinin de yaz burslarının kesilmesine karşı olduklarını söylediler.
Yani diyeceğimiz o ki, CTP Gençlik Örgütünün de UBP Gençlik Kolları’nın da sokakta bir pratiği olmadan yapmış oldukları açıklamalar pek de birbirinden farksız değil. Hele ki CTP Geçlik Örgütü’nün öğrencilerin mücadelesini hiçe sayması ve sanki mücadele kendilerinin mücadelesiymiş gibi göstermeye çalışması daha da büyük bir pişkinliktir. Dahası iktidar olan partinin gençlik kollarının böyle bir yasa geçmeden mücadele vermelerini beklerdik. Hadi veremediler diyelim en azından verilen mücadeleye daha samimi bir destek atışı yapabilirlerdi.
Zeki Çeler’in, yaz bursları kesintisi konusuna dikkatleri çekmek için eylem niteliğindeki davranışına popülizm derken aynaya dönüp bakmalarını ve esas popülist söylemin kendilerinde olduğunu görmeleri gerekiyor. Yoksa hayat kısa “burslar” uçar; hayat kısa gün gelir “iktidar da” uçar…
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.