Arapça ‘hadd’…
Türkçeye geçerken bir d’sini atmış ‘had’ olmuş…
Sınır demek…
‘Haddini bil!’, ‘Hadsiz’ en sık kullanılan halleri…
Hal böyle olunca haddi kimin koyduğu daha da önemlisi hadsizlerin kimler olduğu önem kazanıyor…
Genellikle iktidarın, muktedirlerin, şişkin egoların ve kafasında hiyerarşilerle yaşayanların kullandığı bir sıfattır hadsiz…
Hepimizin benzerlerini yaşadığı bir örnek vereyim;
Geçen hafta çalıştığım kurumda bir toplantıdayız…
Örgütlü gitmişiz toplantıya ki bu örgütlü kavramını bir yere not edin…
Karşımızda kendi ifadesiyle 32 yıllık deneyime sahip koskoca bir profesör…
Biz kendisini daha doğrusu aldığı bir kararı eleştirdikçe bize haddimizi bildirmeye çalışıyor…
‘Haddinizi aşıyorsunuz!’, ‘Haddinizi bilin lütfen!’ ve en son ‘Hadsizliğinize tahammül edemeyeceğim!’ çıkıyor ağzından…
Biz hadsizlerse örgütlü ve meşru olmanın verdiği güvenle tek adım gerilemiyoruz duruşumuzda…
Sonunda pes ediyor 32 yıllık deneyim ve koskoca profesörlük…
‘Dediğinizi yapacağım!’ deyiveriyor tükenmiş, bitmiş, yılmış bir halde…
Hadsizler kazanıyor…
Şimdi bu sıcak Cumartesi günü ne diye bu kasvetli konuyu açtım diye merak edenleriniz olacaktır…
Hadsizliğimden, hadsizliğimizden duyduğum mutluluk ve gururu aktarabilmek için…
Yalnızca çalıştığım kurumda değil siyaseten de ‘hadsiz!’ bir örgütün üyesi olduğum için..
Hadsizliğin bireysel değil örgütlü halinin neleri değiştirebileceğini göstermek için…
Evet; Örgütlü Hadsizlik…
Hani egemenler söylediklerimizden, yazdıklarımızdan, eylediklerimizden hoşlanmıyorlar ya…
Hani liberal sol tayfası, Sovyetlere takılı kalmış radikal sol tayfası, her yerde hegemonya kurmaya alışmış partici sol tayfası söylediklerimizden, yazdıklarımızdan, eylediklerimizden hoşlanmıyorlar ya…
Hani feminizmi kendi tekeline almış birileri de hoşlanmıyor ya söylediklerimizden, yazdıklarımızdan, eylediklerimizden…
Hani hepsinin gözüne gözüne sokuyoruz ya sefil duruşlarını…
Hegemonyaya karşı…
Taşeron işgale karşı…
Kadın cinayetlerine karşı…
Kadınların yıpranma paylarının kaldırılmasına karşı…
Göç yasasını getirene de geçirene de karşı…
Dinci gericiliği yaygınlaştırmaya evet diyenlere karşı…
Özel sektördeki sömürüye karşı…
Nükleere karşı…
Çevreyi ve hayvanları meta olarak gören zihniyetlere karşı…
Betonlaşmaya, peşkeşe, trafikteki keşmekeşe karşı…
Evet; Örgütlü hadsizlik bu devrana karşı…
Fatih Bayraktar
Bağımsızlık Yolu Üyesi