Güneyden KISA’nın Açıklaması, Kıbrıs Cumhuriyeti Yetkilileri ve İki Toplumlu Komiteyi Çürütüyor

60 yaşındaki TC vatandaşı M.S’nin Ledra Palace sınır kapısından güneye geçmeye çalıştığı sırada yaşadıklarına dair Kıbrıs Cumhuriyeti ve  İki Toplumlu Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Eş Başkanı Hakkı Celal Önen’in açıklamaları, görgü tanıklarından sonra Kıbrıs’ın güneyinde faaliyet gösteren Eşitlik, Destek ve Irkçılığa Karşı Hareket (KISA)’nın açıklaması ile çelişir nitelikte.

Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri ve olayla ilgili açıklamasını yalnızca Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine dayandıran İki Toplumlu Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komitesi, 60 yaşındaki TC vatandaşı M.S’nin uyarıları dikkate almayarak Kıbrıs’ın güneyine geçtiğini ve kendisini uyaran polislere direndiğini iddia etmiş, M.S’nin herhangi bir insanlık dışı muameleye maruz kalmadığını savunmuştu.

Kıbrıs Gazetesi’ne konuşan İki Toplumlu Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Eş Başkanı Hakkı Celal Önen, öz konusu şahsın 31 Ağustos günü damadı ile birlikte Ledra Palace Kara Sınır Kapısı’ndan bisikletiyle Güney Kıbrıs’a geçiş yapmak istediğini, polis kontrol noktasında görevlilerin söz konusu şahsın damadının geçişine izin verdiğini, kendisinin ise Kıbrıslı Türk olmadığı gerekçesiyle sınırdan geçişine izin verilmediğini, buna rağmen şahsın bisikletini sürerek yoluna devam ettiğini dile getirdi.

Politis Gazetesi’nde yer alan haberde M.S’nin insanlık dışı muamele gördüğü yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Önen, M.S’nin peşine düşen polis ekiplerinin söz konusu şahsı Baf Kapısı yakınlarında tespit ettiğini ve gözaltına almak istediğini belirten Önen, şahsın polise direndiğini, bunun üzerine polisin zor kullanarak gözaltına aldığını savundu.

İki Toplumlu Komite’ye açıklamasını tek taraflı beyanatlara dayandırdığı yönünde bazı eleştiriler geldi.

Açıklamasını Görgü Tanıkları ve Görüntülere Dayandıran “Eşitlik, Destek ve Irkçılığa Karşı Hareket (KISA)”, Polis Şiddetini ve Keyfi Gözaltıyı Kınadı

Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin ve açıklamasını Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarından aldığı bilgilere dayandıran İki Toplumlu Komite’nin iddiaları, Kıbrıs’ın güneyinde faaliyet gösteren “Eşitlik, Destek ve Irkçılığa Karşı Hareket (KISA)”nın açıklamasının gölgesinde kaldı.

AnkaraDeğilLefkoşa.org’un tamamını çevirdiği KISA’nın “Polis Şiddetine ve Keyfi Gözaltıya Kınama” başlıklı açıklamasında, görgü tanıkları ve olaya dair çekilen görüntülerin 60 yaşındaki M.S’nin sınır kapısından geçiş yaptığı sırada bölgedeki diğer insanların da serbest geçiş yapmakta olduğu, polis tarafından uyarıldığı zaman ise hemen sınır kapısına geri döndüğü, ancak buradaki polisin M.S’yi ciddi şekilde dövdüğü belirtildi.

Çevirisini ADL’nin yaptığı açıklamanın tamamı şöyle;

“Polis Şiddetine ve Keyfi Gözaltıya Kınama

Eşitlik, Destek ve Irkçılığa Karşı Hareket (KISA), 31 Ağustos 2017 tarihinde Ledra Palace sınır kapısında 60 yaşındaki Türk vatandaşının bir polis memuru tarafından maruz bırakıldığı ciddi anlamda kötü muamele ve küçük düşürücü ve onur kırıcı davranışla ilgili vakayı kınar. Davacının, kendi bedenindeki izlerden yola çıkarak verdiği inkâr edilemez ifadesine dayanarak ve aynı zamanda olaya tanıklık eden çok sayıdaki diğer vatandaşın da açıkladığı üzere, bahsi geçen Türk vatandaşı, Polis’in bir elemanı tarafından gaddarca kötü bir muamele görmüştür. Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin kontrolü altında olmayan alanlarda, Mağusa’da, ailesiyle birlikte yaşayan davacı, o esnada kontrol için kimse kendisinden bir şey talep etmediğinden ve kimse kendisini durdurmadığından, durdurulmakla veya kontrol edilmekle yükümlü olduğunu fark etmeyerek Ledra Palace kontrol noktasından bisikletiyle geçmiştir (ki bu esnada diğer insanlar serbestçe geçmeye devam etmekteydiler).

Kontrol noktasını geçmesinin hemen akabinde, polis arabasındaki bir Polis memuru tarafından takip edilmiş, Polis memuru kendisine geri dönmesini söylemiş; davacı ise hemen bu isteğe uymuştur. Polis noktasında, aynı polis memuru, hiçbir sebep veya hiçbir türden bir provokasyon olmamasına rağmen, davacıya elleri ile vurmaya başlamıştır. Davacı dengesini kaybetmiş ve bisikletinden düşmüştür; sonrasında ise polis memuru kendisini tekmelemeye başlamıştır. Vaka vatandaşların önünde gerçekleşmiştir ve vatandaşlar polis memuruna durması için ısrar etmişlerdir. Polis memuru daha sonrasında davacıyı polis noktasının içine almış ve davacıyı diğer polis memurlarının önünde dövmeye devam etmiştir (ve diğer polis memurları onu durdurmak için hiçbir şey yapmamışlardır). Polis memuru “deşarj olduktan” sonra, önce davacının üzerine su dökmüş, sonrasında da davacının yaraları üzerine kolonya benzeri bir sıvı dökmüştür ki bu davacının canının daha da çok yanmasıyla sonuçlanmıştır.

KISA bu kötü muameleyi aynı günün içinde Polis Aleyhindeki İddiaların ve Şikayetlerin Araştırılması için Bağımsız Kuruluş’a (AADIPA, Independent Authority for the Investigation of Allegations and Complaints against the Police) bildirmiştir; pek çok vatandaş da bu vakaya ilişkin olarak yazılı ve sözlü ifadelerini vermişlerdir. Polis, bu vakalara dair ortaya konan pratikte alışılmış olduğu üzere, ilk etapta, diğer şeylerin yanında davacıyı polis memuruna karşı ağır müessir fiil işlemekle, tutuklamaya direnmekle ve kolluk kuvvetine karşı saldırmakla suçlamaya girişmişlerdir. KISA’nın ve olaya tanıklık eden vatandaşların vakanın hemen ardından AADIPA’ya verdikleri ifadeler, Savcılığın, davacıya karşı dava açılmasını reddetmesine olanak sağlamada işlevsel olmuştur. Bunun yerine, Hukuk Dairesi, vatandaşın şikayetlerinin soruşturulması için görevlendirme emrinde bulunmuştur.

Davacı, daha en başından itibaren, en kısa zamanda ailesinin yanına dönmeyi ve polis memuru aleyhindeki şikayetinin araştırılması hususunda yetkililerle işbirliği yapmayı istediğini belirtmesine rağmen, Nüfus ve Göçmenlik Dairesi (CRMD) Müdürü’nün idari emri doğrultusunda 1 Eylül 2017 tarihinden beri gözaltında tutulmaktadır. KISA, CRMD Müdürü’nün bu tavrının, aşağıdaki hususlar uyarınca yasadışı ve ayrıca ceza gerektiren bir tavır olduğunu belirterek bu tavrı kınamaktadır:
1.Polisin kötü muamelesinin mağduru olan kişi, kişinin yaptığı suçlamalar incelenene kadar cezalandırılmaktadır;
2.Bir kez daha, bu, yetkililer tarafından mücbir sebepler konulmadığı takdirde, kişiye yasa tarafından sağlanan gönüllü ayrılma hakkını ihlâl etmektedir;
3.Vatandaşın yaptığı suçlamalar göz önüne alındığında, vatandaşın gözaltına alınmasına hiçbir acil sınırdışı önlemi eşlik etmemiştir.
4.Bu, davacıyı kendi özgürlüğünden, ailesinden ve Bayram’ı hesaba katınca dini haklarını tatbik etmekten mahrum bırakmaktadır.

KISA ayrıca, yetkililerin davacıyı -muhtemelen Yunanistan üzerinden- Türkiye’ye sınırdışı etme niyetini mantıksız ve gereksizce uzun bir yol olarak görmektedir; zira yetkililer davacının Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin kontrolü olmayan alanlarda yaşadığının ve böylece -tıpkı geçmişte diğer örneklerde de olduğu gibi- sınırdışı edilip ailesine geri dönmesinin BM ile işbirliği içinde ayarlanabileceğinin farkındadırlar.

KISA, devletin yetkili makamlarına şu çağrıyı yapmaktadır:

*Davacının derhâl serbest bırakılması ve BM ile işbirliği içinde ailesine dönüşünün ayarlanması için harekete geçilmelidir;
*Davacının yaptığı suçlamaların araştırılmasına devam edileceği taahhüt edilmeli ve ayrıca polis memurunun yaptığı kötü muamelenin ardındaki saik de incelenerek, ırkçı bir saik ortaya çıkması durumunda, vaka nefret suçu çerçevesi içinde incelenmelidir.

KISA YÖNETİM KURULU