GÜN KÖMÜR GİBİ KARA – SERDAR DURUKAN

300’den fazla maden işçisi öldü Soma’da.

Boğazımız düğümlendi ilk duyduğumuzda,konuşamadık.

Sonra durduk, olayın aslı astarı ortaya çıkmaya başlayınca birikmiş olan öfkemizidaha da biledik.

Gördük ki yine siyaset ve sermaye kolkola girip gerçekleştirmiş bu katliamı.

Tıpkı diğer iş cinayetlerinde olduğu gibi.

Soma’da yaşanan bir istisna değil.

Hemen hemen her gün olan ve bu düzen böyle devam ettiği müddetçe sürecek olan iş cinayetlerinin toplu katliam halidir Soma.

İş cinayetleri yıllardan beri devam ediyor.

Tek tek, azar azar ölüyordu işçiler tersanelerde, inşaatlarda.

Bu kez sayı fazla olunca gündemde yerini aldı iş cinayetleri.

Tabi cinayet olarak değil “Kaza” olarak!

İş cinayetlerine “kaza” demek ideolojik bir seçimdir.

İş cinayetlerine bir yandan üzülüp bir yandan bunun nedenlerine karşı çıkmamak ideolojik bir duruştur.

Bu cinayetlere neden olan özelleştirmelere karşı çıkmamak cinayetlere ortak olmak demektir.

Maliyetleri 130 dolardan 23 dolara çektiğini övünerek anlatanlardan bunun hesabını sormamak yine bu cinayetlere ortak olmak demektir.

Özkan Yorgancıoğlu gibi başsağlığını işçilerin yakınlarına değilde hükümete dilemek hem işbirlikçiliğin son noktası hem de katillere omuz vermek demektir.

Yaşanan ölümler karşısında sahte gözyaşlarına ve taziye mesajlarına karnımız tok artık.

Bugün hala özelleştirmenin olumlu taraflarından bahsedenlerin, bu ölümler üzerinden tek laf etmeye hakkı yoktur.

Hala bunu savunacak olanlar, Akp’nin taşeronlaştırdığı maden üretimindeki ölüm oranlarının artışlarına baksınlar.

Sonra vicdanları hala rahatsa çıkıp konuşşunlar.

Bizde bir kez daha görelim kim hangi tarafta.

* * *

 

 

Yazıyı yazarken Bolivya, Küba ve Venezüella işçilerinin Soma’da yaşanan katliam için 1 gün iş bırakma ve 3 gün yas ilan ettikleri haberini gördüm.

Kaybettiğimiz yüzlerce işçinin acısıyla beraber öfkemizi bir o kadar daha büyütürken, uzaklardan böylesine bir dayanışmaya tanık olmak bugüne ve geleceğe dair umutlarımızı bir o kadar daha büyütüyor.

Hem de bu kadar karanlık yüze rağmen…

Serdar Durkan

Baraka Aktivisti

 

 

 

 

Be the first to comment

Leave a Reply