ADL Özel
Ülkemizde devletin sorumluluğunda olan okulların binaları dökülüyor, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullarla kamusal eğitim gün geçtikçe geriletiliyor. Eğitimde durum, bir önceki Başbakan Ömer Kalyoncu’nun “kamusal eğitim gün geçtikçe geriliyor” şeklinde açıklama yapacağı trajikomik bir noktada. Devletin kendi sorumluluğundaki okullara yaklaşımı böyleyken, öğrencilerin özele kayması sonucu bundan en fazla çıkar sağlayan sermaye kesimleri, halen devletten yeteri kadar destek alamamaktan şikayet ediyor.
2 aydır çalışanlarının maaşlarını ödemeyen ve sosyal sigortalarını yatırmayan GAÜ, konuyla ilgili açıklamasında devletin kendilerine destek olmadığından yakındı.
Peki gerçekte durum ne?
Devletin özel bir şirkete destek olmak gibi bir zorunluluğu yokken, üniversiteleri ticarethaneye çeviren sermaye kesimi Yükseköğretim Kurumları’nın bazı vergilerden muaf tutulmasından da fayda sağlıyor.
Yükseköğretim Kurumları, yani “inşaata yatırım yaptık” diyerek iki aydır çalışanlarını ödemeyen ticarethaneler, yaptıkları binalar için belediyelere inşaat ruhsatı parası ödemiyor.
Üniversiteler ayrıca, yine belediyelere ödenen emlak vergisinden de muaf tutuluyor.
Yüksek Öğretim Kurumları Mali Düzenleme yasası; “(1) Yükseköğretim Kurumları, Teşvik Yasasında öngörülen tüm vergi, (Katma Değer Vergisi hariç) resim ve harç, indirim, muafiyet ve istisnalarından, gümrük vergisi ile resim, harç ve fon indirim ve muafiyetlerinden faydalanır. Ancak indirim, muafiyet ve istisnalardan yararlanılacak mal ve hizmetlerin münhasıran yükseköğretime yönelik faaliyetlerle ilgili olması koşuldur.”
Kısacası devlet kamusal eğitimden keserek en çok katkıyı yaptığı ticarethane mantığı ve kar hırsıyla yönetilen bu özel üniversitelere, bir de belediyelerin bütçesinden keserek destek oluyor. GAÜ’nün açıklamasına bakılırsa, sermaye ise zorda kaldığı ilk anda ortaya devleti atmaktan geri durmuyor.