“Fakir bebeğin içemediği sütü, zenginin köpeği içiyorsa; bana adaletten bahsetmeyin.”
Paul SAMUELSON
Kapitalizm üzerine söylenmiş ve sistemi trajik bir biçimde özetleyen bir söz… Zenginlerin daha zengin fakirlerin daha fakir olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Bu yazının konusu, yukardaki alıntıdaki kadar trajik olmasa da ülkemizde, sistemin yaratmaya çalıştığı adaletsizlikle alakalı…
Ülkemizde özel sektör çalışanlarının neredeyse kölelik şartlarına zorlanmasına karşı bir mücadele örülemeden egemenler, kamu çalışanlarının da özel sektörle “eşitlenmesi” için elinden geleni yapıyor.
Kıbrıs’ın kuzeyine Türkiye tarafından dayatılarak gelen, CTP döneminde titizlikle hazırlanan Göç Yasası (kamu çalışanlarının maaş ve ücretlerini düzenleyen yasa), UBP iktidarında halkı coplaya coplaya geçirildi. Bu yasaya karşı toplumun her kesiminden büyük tepkiler geldi. Hatta birçok miting düzenlendi ve meydanlar 80 bini aşkın insanla doldu taştı. Mücadele sonucunda hakkını arayan birçok kişi dayak yedi, birçok kişi tutuklandı. Tüm bunlara rağmen yasa “halkın” meclisinden “halkın” vekillerinin parmakları sayıla sayıla geçirildi.
Günlük yaşam pratiğindeki sıkıntıları yeni yeni hissedilen bu yasa başımıza neler getirdi?
Bu yasa, kapsadığı kamu çalışanlarının maaşını düşürerek insanca yaşama koşullarını ortadan kaldırdı. Bunun yanı sıra master, doktora, ikinci üniversite bitirilmesi halinde hak kazanılan barem artışları artık uygulanmamakta. Çalışanların barem artışları yıla göre ilerlemek yerine amirlerinin iki dudağının arasına bırakıldı. Kamuda bazı görevleri yapanların bulundukları konumun gereği olan tahsisatlar kaldırıldı. Yani kısacası ülke gençlerine göç koşulları hazırlandı.
Neoliberal politikalar ekseninde sistem, çalışanı daha az ücrete daha fazla çalıştırmak istemekte. Tıpkı sermayenin yani özel sektörün, çalışanlarına bunca zaman yaptığı gibi… Ancak ne yazık ki özel sektör çalışanlarının çoğunlukla sendikasız olmasından dolayı karşısında mücadele edilemeyen bu sömürü, dönemin hükümetlerince pişkin pişkin “özel sektör ile kamuda çalışanlar arasındaki uçurumu kaldırdık” söylemlerine malzeme oldu.
Bu yasa, sadece geçtiği tarihten (2011’den) sonra kamuda göreve başlayanları kapsamakta. Yani şu an dairelerde okullarda aynı işi yapan ancak uçurum denebilecek kadar büyük maaş farkları ve geriletilmiş haklarla çalışan yüzlerce kişi var. Bir nevi devlet kendi eliyle adaletsizliği ve köle haklarıyla çalışmayı halkına sunmuştur. Temel bir çalışma hukuku prensibi olan “eşit işe eşit ücret”i umursamadığını her gün yüzlerce vatandaşına göstermektedir.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde de emekçi sınıfa hak bahşedilmemiştir. Emekçiler haklarını dönemin iktidarından, örgütlü mücadeleleri sonucunda kazanmıştır. Ve önümüzdeki dönem, coplana coplana kaybettiğimiz hakları söke söke alma zamanıdır.
Onur Bütüner
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.