Toplumsal olarak gelişimin ileriye doğru gidebilmesi için eleştiri çok değerli bir araçtır. Özellikle toplumu değiştirme çabasında olan sol içinde ki eleştiriler, tüm toplumun gelişebilmesi için gereklidir.
Ancak nasıl bir eleştiri mekanizmasının bize olumlu sonuçları göstereceğini iyice bilmeliyiz. Eleştiri yaparken kişilere veya örgütlere göre değil, ortaya koydukları fikirler üzerine eleştiri yapmalıyız.
Etrafımızda sürekli kendilerine göre başkalarının yaptığı hataları veya başkalarının yapmadıkları işleri eleştiren, hedef aldıkları kişi, örgüt vs. yi parmağı ile göstererek toplum önünde taşlattırmaya çalışan kişi ve örgütler bulunmakta. Bu tarz kişi ve yapılar gerçekler üzerinden eleştiri yapmak yerine çarpık hikayeleri gerçek gibi sunmaya çalışmaktadır.
Parmakla göstererek hedef yaparken bir yapıyı diğer 4 parmağımıza da dikkat etmemiz gerekir. Çünkü bir parmağımızla karşıyı gösterirken diğer dört parmağın kendimizi gösterdiğini bilmeliyiz.
Bu bahsedecek olduğum konu aslında sadece politik olaylarla ilgili değil, genel kişilikle de ilgili bir konudur. Aslında bu konuya bir kültür biçimi olarak da bakabiliriz.
Başkasında gördüğüm hataları ben yapıyor muyum demeden, karşısındakini hedef tahtası haline getirmeye alışkan bir toplum haline geldik. Sosyal medyanın yeri hayatımızda yer etmeye devam ettikçe, kendimizde “çamur at izi kalsın” düşüncesi daha da artmaya başladı.
Bazıları sol yapı içinde olduğunu sanıp “dostumun düşmanı benim de düşmanımdır” düşüncesiyle daha önce nedense hiçbir hatasını görmediği örgütleri, kişileri acımasızca eleştirebiliyor.
Tüm bunları yaparken bu durumu eleştiren bizlerinde, parmakla birilerini hedef olarak gösterdiğimizde; diğer dört parmağın nereye baktığını bilmeliyiz. Çünkü diğer parmaklar bizi göstermektedir. Yani biz eleştiriyoruz, rahatça çamur atıyoruz da; ya biz ne yapıyoruz?
Kendimiz bir konu ile ilgili hiç bir şey yapmadan başka bir örgütü eleştirebilmek ne kadar samimidir?
Ya da başkalarının yaptığı üzerinden çamur atarak gündem yaratmaya çalışmak ne kadar samimidir?
Bu konu ülkemizin bir kesiminde ciddi bir şekilde kültür haline gelmiş durumda aslında. Kendi örgütü veya kendisi hiçbir şey yapmaya çalışmıyor ya da yapmıyorken; başka bir örgütün yaptıklarını görmemezlikten gelerek eleştirebiliyor. Böylece kendini toplumsal muhalefetin içine başkalarının yaptıkları üzerinden asalak gibi koymaya çalışabiliyor.
Bana göre bu konunun en büyük sebeplerinden biri üretimsizliktir. Üretemeyen bir örgüt ve ya kişi kendini gerçekleştiremediği için var olabilmek için üreten, toplumsal mücadele kültürünün daha da örülmesi için çaba sarf eden örgütlere bulaşmaktadır.
Bu örgüt ve kişilere tavsiyem başkasını parmağınız ile hedef gösterip diğer size bakan dört parmağa bakıp” ben ne yaptım?” eleştirisini yapmaktır. Belki de böylece kendileri olarak var olabilmek için iyi bir adım atmış olurlar.
Üreten ve toplumsal mücadele kültürünün daha da genişlemesini sağlamaya çalışanlar olarak yolumuza devam etmeliyiz. Bu tarz örgüt ve kişilerin bizi kendi bataklıklarına çekmelerine de izin vermemeliyiz.
Herkese iyi pazarlar.
Onur Bütüner
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.