Normalde seçimleri takmam. Hatta seçimlere endeksli yaşam tarzlarını çokça eleştiririm. Devrimciler için seçim bir amaç değil araçtır çünkü. Ve sayısız araçlardan yalnızca birisidir.
Ama bu Pazar biraz farklı bir seçime gidiyoruz. Hem halkın doğrudan temas edebildiği yerel yöneticiler seçilecek hem de anayasa maddelerindeki değişikliklere yönelik “Evet” ve “Hayır” olarak önümüze konan seçenekleri işaretleyeceğiz.
Yerel seçim özellikle Lefkoşa’da çok çetin geçecek gibi. Yaldızlı! belediyelere gerçek bir alternatif olarak ortaya çıkan TDP-BKP-Baraka ittifakının kazanma olasılığı çok yüksek.
Diğer yandan kavga yalnızca yerel yönetimler alanında değil anayasa değişiklikleri konusunda da tüm yoğunluyla sürmekte. Ve bu alanda “Kesinlikle Evetçi” ve “Kesinlikle Hayırcı” cepheleriyle, arada derede kalmış “Yetmez ama Evetçi” güruh çekişmekte.
Benim gibiler, yani “Kesinlikle Hayırcı”lar için “Hayır” demenin birçok nedeni var. Bu nedenlerin başında ise geçici 10. Madde’nin anayasa değişiklik paketinde es geçilmesi yer almakta. Yani sol liberallere göre askeri vesayeti, devrimci sola göre ise işgali olumlayan madde. Bilmeyenler için bu maddeyi buradan tekrar edelim:
Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece bu Anayasanın 117. maddesinde yer alan kurallar yürürlüğe girmez. Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte dış ve iç güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetlerle, bunlara ilişkin olarak uygulamada olan usul ve hükümlerin ve bu konularda kabul edilmiş ve edilecek işbirliği esaslarının uygulanmasına devam olunur.
Peki ne diyor bir türlü yürürlüğe giremeyen 117. Madde’ye bağlı beş bend:
(1) Yurt savunması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince sağlanır.
(2) Yurdun güvenliğinin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Cumhuriyet Meclisine karşı Bakanlar Kurulu sorumludur.
(3) Silahlı Kuvvetler Komutanı, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı adına yerine getirir.
(4) Silahlı Kuvvetler Komutanı, Savunma Bakanının önerisi ve Bakanlar Kurulunun kararı izlerine, Cumhurbaşkanınca atanır.
(5) Savunma Bakanlığına bağlı silahlı kuvvetlerin ve bağlı komutanlıkların kuruluşu, görev, yetki ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir.
Yani Türkiye Cumhuriyeti iç ve dış tehditleri bahane göstererek kırk bini aşkın askerini Kıbrıs’ın kuzeyinde bu maddeye dayanarak tutmakta. Yaratılan rejim bu maddeye dayanarak yaşatılmakta. Ve yine bu maddeye dayanarak kktc adında bir devlet kendi yetkisinde olması gereken bir alanı başka bir ülkenin insafına bırakmakta. Hem de kendi anayasasında.
Askeri bol bir aileden ve çevreden geliyorum. Normalde bu maddeyi sevmem gerekirdi değil mi? Oysa bu maddeden en çok çekenlerin başında Kıbrıslı Türk askerlerin geldiğini bildiğim için yıllardır takmış durumdayım 10. Madde’ye.
Babam Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda (GKK) askeri doktordu. GKK komutanının 117. Maddeye göre kuzey Kıbrıs’taki en üst rütbeli subay olması gerekirken, geçici 10. Madde’ye göre Barış! Kuvvetleri Komutanı’nın onun her zaman üstünde yer alması ve ona emir vermesini çok dinledim ağzından. Ve hep çok içerlerdiğini hatırlarım kendi ülkesinde ikinci sınıf sayılmaya.
Dayım GKK’da kurmay subaydı. Tüm devre arkadaşları general olurken onu emekli ettiler. Diğer bir emekli subay arkadaşı Halil Sadrazam’la Kıbrıslı Türk subayların kendi ülkelerinde general olmalarının mücadelesini verdiler yıllarca. Sonunda general oldu bazı subaylar ama yapılan tören generalliğinden öteye gidemedi.
Halil Sadrazam bugün en keskin “Kesinlikçe Hayır”cılardan biri. Çünkü yıllarca verdiği mücadeleye karşılık olarak rütbeleri elinden alınmış ve askeri herhangi bir mekana girmesi yasaklanmış durumda. Yani geçici 10. Madde’nin gazabına halen bugün uğramaya devam etmekte.
Geçici 10. Madde TC’nin kktc’nin siyasi bir irade olarak varlığını reddettiğinin de açık bir göstergesi aynı zamanda. 1983’te kktc ilan edildikten hemen sonra birçok ülkenin bu yeni devleti tanıdığı ama TC’den giden mesajlar doğrultusunda kararlarını değiştirdikleri sıklıkla söylenir örneğin. Sanayi Holding’in ve yakın zamanda KTHY’nin batırılması “Siz üretemezsiniz, Biz üretiriz. Siz uçak uçuramazsınız, Biz uçururuz” diyen aynı zihniyetin acı yansımalarıdır hayatımıza.
Bu zihniyet yıllardır bize “Siz yönetemezsiniz, Biz yönetiriz” diyor aynı zamanda. Bu bağlamda meclisin karşısındaki gölge bakanlar kurulunu ve yardım heyeti kisvesi altına gizlenmiş ekonomik işgal mekanizmasını bilmeyen yoktur sanırım.
İşte geçici 10. Madde’ye dokunmayarak tüm bu yazılanları onaylamış ve olumlamıştır CTP. Üstelik bunun tersini yapacağını seçim propagandaları sırasında yüzlerce kez tekrarlamış olmasına rağmen. O yüzden hem rejimle hem de CTP’nin ikiyüzlülüğüyle sorunu olan herkesin seçimi “Hayır” olmalıdır Pazar günü. “Hayır” demek statükonun devamını istemek anlamına gelmemektedir CTP demagoglarının buyurduğu gibi. Tam tersine statükocularla birlik olup statükoyu kalıcılaştıranlara çok net bir cevap olacaktır “Hayır”. O yüzden Hayır, Hayır, Hayır… Yüz bin kere HAYIR…
Fatih Bayraktar
Baraka aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.