Simon Kuper’in bir kitabı var; “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir.” Farklı kültürlerden ve coğrafyalardan futbolseverlerin başlarından geçen siyasi ve sosyal vakaların bileşiminden oluşan kitap okuyucuya futbolun diğer sporlardan farkını ve toplumsal olaylara olan etkilerini anlatmaktadır.
Gezi Parkı direnişini takip etmeye çalışırken Simon Kuper’in kitabı sık sık kendini hatırlatmıştır. Bu kez Türkiye’de ortaya çıkan futbolun direnişteki güçlü etkisi ve özellikle “Çarşı” isimli Beşiktaş taraftar grubu ve onları takip eden nispeten daha küçük de olsa hızla büyüyen Galatasaraylı “Tek Yumruk” ile “FenerbahChe” taraftar grupları birlikte direnerek Taksim Meydanı’nın büyük bir kısmını doldurmaktaydılar. Bu birlik “İstanbul United” diye adlandırılmaktadır. Eylemlerin başlangıcından beri içinde bulunan bu grupların birçok siyasal yapı ve sendikal örgütlenmeden daha kitlesel ve aktif mücadele içinde oldukları sokak eylemleri azalmasına rağmen stadlarda attıkları “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganı ile görülmektedir.
Bazı futbol kulüpleri asrı bulan mücadeleleri ve taraftarları ile sınıfsal mücadelenin bileşenleri olmaya devam etmektedirler. Gezi Parkı direnişinde bu kulüpler taraftar kitlesi bakımından ilk defa sınıfsal mücadeleye dahil olmuşlardır. Türkiye’de futbol kitleleri bakımından sınıfsal tavır gösteren kulüplerin başında ise demiryolu işçileri tarafından kurulan Adana Demirspor gelmektedir. Geçen akşam olaylı İstanbul derbisi oynandığı sıralarda Adana Demirspor cezasının bittiği kritik maçta Bucaspor ile karşılaştı ve kadın taraftarları tarafından “şehrin asi takımı” kaşkolları ve sloganları ile karşılandı. Maçı TRT’nin çok iyi bilinmeyen bir kanalı canlı verdi. Adana Demirspor gollü geçen maçı 5-4 kazanarak PTT 1. Ligi’ndeki ilerleyişini sağlama aldı. Alt liglerde mücadele ettiği dönemde İtalya’nın sol görüşlü Livorno kulübü ile dostluk maçları da yapmıştı.
Türkiye liglerinde, 1970’lerde üniversite öğrencilerinin politik mücadelesinin etkisinde Es Es tezahüratları ile efsane yaratan Eskişehirspor, Kara-Kızıl taraftar grubu ile bugünün Ankara’sının ve Türkiye’sinin belkide en solcu taraftarlarını oluşturan Gençlerbirliği, Ankara’daki MKE işçilerinin kurduğu ve sınıfsal yapısını ne darbeci Kenan Evren’in ne de İ. Melih Gökçek’in değiştirebildiği Ankaragücü ve daha birçok ilerici taraftar grupları olan kulüpler bugün Türkiye’de futbolun sadece futbol olmadığının göstergesi olmaya devam ediyor.
İskoçya’da Keltlerin Anglo-sakson egemenliğine karşı direnişinin simgesi Celtic, Baskların İspanya kralına karşı bağımsızlık bayrağı Atletic Bilbao, İtalya’da faşizme karşı partizanların takımı Livorno, Almanya’da solun futboldaki odağı St. Pauli, Kıbrıs’ta Elen milliyetçiliğinin futboldaki egemenliğini kıran Omonia mücadele etmeye devam ediyorlar.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ise futbolda bu mücadeleyi halkın mücadelesi ile birleştirerek yükseltecek ve kitlelere yeni umutlar aşılayacak çıkışlar öznesini aramaktadır.
Besim Baysal
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.