Futbol sadece bir oyun mudur?
Yoksa bizim için günümüzün en popüler sporumudur?
Ya da farklı bir değişle hafta sonlarımızı daha tutkulu ve heyecanlı geçirebilmemizin bir aracımıdır?
Bu sorulara verilecek birçok yanıt vardır ve olmalıdır da, hatta futbola dair daha birçok farklı soru sorulabilir ve birçok farklı yanıt da verilebilir elbette, fakat söylenilecek tüm sözlerin sonunun aynı kapıya çıkması gerekmektedir.
Futbol Sadece Bir Oyundur…
Mahalle aralarında yapılan maçlar kadar amatör, futbola gönül verenlerin sahiplendiği renkleri kendi yerinden, merkezinden tribünden takip etmesi kadar tutkulu, bir topun üç direğin arasından geçmesini arzulayabilecek kadar ise heyecanlıdır bu oyun.
Ancak özellikle son yıllarda aynı oyunun bu niteliklerle sahiplenildiğini sanmıyorum…
Futbolun kendisi ve dolayısıyla ona bakışımız, değişen ve dönüşen dünyayla birlikte farklı bir hal alarak içerisinde barındırdığı amatör ruhu, tutkuyu ve heyecanı bambaşka boyutlara itti.
Oysa çocukluğumu hatırlıyorum da Yusuf Kaptan sahasında, mahalle aralarında yaptığımız mahalle maçları geliyor aklıma. Çoğu zaman top bulamazdık ve kola tenekelerini çöpten alıp mahalle maçları yapardık.
Şimdilerde ise sokaklar bize yetmiyor ve çocuklar oyun dahi oynayamıyor. Neo-liberalizim denilen olgu önce mahalle kültürümüzü ortadan kaldırarak doğallığında oluşan küçük çaplı komün yaşantımızı elimizden aldı. Daha sonra ise, sosyal yaşantımızı özelleştirerek birbirinden kopuk ve tanışamayan bireyler haline geldik. Bunların üzerine Kıbrıs’ın kuzeyinde kronikleşen yol ve toplu taşıma sorununu ekleyince ara sokakların araçlar tarafından işgal edildiğini ve çocukları sığmadığını rahatça söyleyebiliriz.
Bunların yanında ülkemizde daha çok Türkiye liglerinin takip edilmesi orada oluşan havanın buradan solunmasına vesile oluyor. Bu noktada ise farklılıklar öne çıkıyor ve taşınan ruhun karşılık bulamamasına neden oluyor.
Türkiye’de ayrılıkçı hatta siyasi dengeleri değiştirebilecek boyutlarda oluşturulan rekabet kültürü, futbolun endüstri haline gelmesi, spor emekçilerinin özel yaşamlarının dahi mercek altına alınması, bedenlerinin yanında sağlıklarını dahi kulüplerine devretmesi ve daha neler neler…
Taraflı tarafsız, politik ya da etnik tüm farklılıklara rağmen insanları bir araya getirebilen bu oyun, belli ki egemenlerin hoşuna gitmeyerek araya nifak tohumları ekmelerine neden oldu.
Bugünlerde oluşturulmak istenen e-bilet sistemi de bu durumun devamı niteliğinde…
Özellikle Gezi Parkı olaylarından sonra, insanları fişleyerek ‘kontrol’ altına alınmak istenen tribünler, ortamda futbol haricinde hemen her şeyin olduğunu bizlere gösteriyor.
Yukarda da belirtildiği gibi, her ne kadar bu ortam Kıbrıs’ın kuzeyinde karşılık bulmasa da, zihinlerden futbolun sadece bir oyun olduğu gerçeğini silmemelidir.
Geçtiğimiz hafta sonu bu söylenilenler ışığında geçti diyebiliriz. Lefke- Yenicami Ağdelen Kulübü arasında oynanan maçta ülkemizdeki ilk seyirci rekoru kırılarak taraftarlar ile futbolcular arasında, görülmeye değer bir sevinç yaşandı. Kazanan Lefke takımı olmuştu. Yaşanan atmosfer ve insanların sahiplenişi görülmeye değerdi.
Yani tam da istenildiği gibi, Futbol Sadece Bir Oyundu ve o oyun sahada kaldı…
Mustafa Batak
Baraka aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.