Vicdanın ideolojiden daha yüksek daha anlamlı ve daha politik bir yanı mutlaka olmalıdır. Mutlaka vicdan olmalıdır; çünkü demeye ramak kala bir yerde, çoğu ideolojinin sapa bir yere varıyor olmasına ve o sapalıkta insan insanı bilmez bir kervan sürüsüyle birbirine sağır kalmasını sağlıyor. Öyle uzun bir kervan ki bu. Giderek kıtalar halinde birbirinden uzaklaşarak büyüyerek yürüyen, kıtalar arasında büyüyerek giderek birbirinden uzaklaşarak yürüyen, bir insanı başka bir insana karşı uzaklaştırarak kıtalar içinde büyüyerek giderek yürüyen, çağımızın en büyük mezalimi kapitalizmin kıtaları, kıta askerleri, silahsız, tanksız, bombasız, ama her biri en büyük seri katilden daha acımasız, daha sert, daha kötü, daha vicdansız “insansız insan uçakları”.
Artık bombayı yalnızca şehirlerin tepesine, tankları o şehirlerin başkentlerine sürdürerek veya uçaklardan füzeleri çocukların ömür diye koşturdukları kıyılarına atmıyor vicdansızlar; insanların beyinlerine, kalplerine, evet; bir insanı insan edecek ne kadar insancıl yer varsa oraya da atıyorlar. Ki birincisinin izlerini birkaç nesilde insani her düzende ve bilinçte halledebilirsin ve fakat ikincisini halletmen birkaç yüzyıl ve birkaç milyon genç ölüm alabilir.
Bunu yenmeliyiz.. Bu tanksız, topsuz, silahsız kıtaların kılıf siyasetine ve kılıf direnişine karşı gelmeliyiz. Yalandan uydurdukları ve hiçbir annenin gözyaşına hiçbir çocuğun öyle çocuk öldürülmesine engel olmayan, sadece –miş gibi yapan ve yapmakta usta olan bu boktan ustalıkların, tarihin kılıf ustası kapitalizmin ve onun dünyadaki bütün yardakçılarının yalanlarına, bezirganlıklarına, işbirlikçiliklerine, ve bu kıtaların giderek yürüyerek uzaklaşarak büyüyerek birbirine karşı düşman olmasına sebep veren dünyanın en büyük yalancı ustalığına dur demeliyiz.
Giderek büyüyerek yürüyerek ve karşı karşıya getirilerek tarihin en boktan kervanı haline getirilen bu kapitalizmin nur topu şimdi tarih içinde evrilerek değiştirilerek makyaj yapılarak her ülkede başka kıyafetler giyerek ve hep çok sevimli görünerek bütün kavgaların ve kavga edenlerin hep bir yanında durarak yerinde olarak ama sonunda hep kazanan olarak ya da biz çoğu zaman öyle de olmaz canım derken artık bıyıklarını burkarak tarihin en kofti penceresinden başını sarkıtarak bize bakıyor. O pencere ki insanlığın sokağına açılıyor. Görmelisin. Artık ben bilmiyorum, görmüyorum, buna bişey diyemem diyemezsin. Bu kavgaya yalnızca insan olduğun, insanca düşündüğün ve insanın tarafında olduğun için katılmalısın. Bunu sadece insan için değil, doğan için, doğadaki bütün kardeş canlıların için yapmalısın. Çünkü insan candır. Canlar birdir. Çünkü bu vicdansız, dokunmayı bilmeyen, sevgisiz, benden değilsen seni anlamak zorunda değilim, teması kan öbeği ölüm ve tavrı en çok insana zararlı, öyle köklü bir tarihin kervanı ki, giderek, yürüyerek, büyüyerek, uzaklaştırılarak, kıtalar halinde, kıtalar içinde, kıtalarla birlikte, tarihin en korkunç silahsız, tanksız, uçaksız ordusu, durdurabilir miyiz, tarihin neresindeyiz, insanın kıyımına doğru mu gidiyoruz ve son kertede aslında ak sakallı bir dedenin buyurduğu gibi ya barbarlık tarafındayız ya da değiliz, karar vermeliyiz..
İnsana vicdan gökten gelmez insan kardeşim. İnsan olduğu için doğadaki tüm türleri ve canlı kardeşleri gibi onu diğer bütün canlılarla bir, ortak, kardeş, ve bir arada kanaatkar yaşamasını öğrenmesini sağlayarak gelebilir. Bu sağlama politik bir şeyse elde kalanı vicdan olacak. Ve işte o zaman kıtalar halinde ve kıtalarla birlikte ve kıtalar içinde giderek, yürüyerek, büyüyerek, birbiriyle yan yana durarak o vicdansız kıtaları yenebilecek insan. Bunun için göğe değil, insanların gözünün içine bakmalısın.
Şimdi Filistin’e bakıp ağlıyorsun, biliyorum.
Bütün olanları çok vicdansız buluyorsun, bunu da biliyorum.
Hatta dua ediyorsun, protesto ediyorsun, boykot ediyorsun, dik duruyorsun ve eğilmiyorsun ve nedense bununla övünüyorsun ve çok kabadayı duruyorsun.
Bütün bunların için kılıfın var, biliyorsun değil mi?
Başka ölümler için ya da çocuklar için ya da başka işgaller için veya ülkeler için pek de hazzetmediğin ve kızdığın o tarafa benzediğini de biliyorsun değil mi?
Misal bugün, Rize’de, öğretmen bir amcayı, sırf senin hazzetmediğin bir partinin adayının standını açtığı için, hem de delikanlı olduğunu düşünerek, ki bence delikanlı olmaya karar vermeden bile keşke vicdanlı olmaya karar verseydin, o amcaya tekme tokat vurdun. İçin acımadı değil mi? Çünkü içinin iç acıması için ona uygun birkaç senin sevdiğin kelimelerden söylemesi lazım.
Ama Filistin için çok ağlıyorsun.
Çok vicdansız buluyorsun.
Ama Gezi’de de misal 19 yaşında tertemiz kalbiyle bir gencecik çocuğu sırf hazzetmediğin slogan ya da ne bileyim belki düşündüğü bir şeyi öyle kamuya açık bir yerde yüksek sesle söylediği için esnaf polis el ele vererek topluca öldürdün.
15 yaşında bir çocuğun annesini, sırf senin hazzetmediğin gibi düşündüğü için o silahsız, tanksız, topsuz, dünyanın en korkunç ordusuna yuhalattın.
Siz 80’lerden sonra Kenan Paşanızla bu kitleleri birbirinden uzaklaştırmayı başarmıştınız, Özal ile her koyun kendi bacağından kurtulsun köşeyi dön de nasıl dönersen dön ahlaksızlığını yaftaladınız çoğu cümle içinde benim memurum işimi bilir kalıplarıyla, fakat Tayyip döneminde şunu da başardığınızı gördük ki, artık bu kıtaların, bu kıta askerlerinin vicdanı da yok. Ve şimdi gerçekten korkunç, tehlikeli ve acımasız bir silaha dönüştüler. Ve evet, hiçbirinin elinde silah yok ve hiç kimsenin hayatında bir kere bile karakola düşmemekle övündüğü bir tarihi var.
Dünyanın en büyük yalancı ustalığı kapitalizmin dünyanın Türkiyesi’nde ona kılıf siyaseti uydurarak usta mertebesine ulaştırdığı Tayyip düzeni budur işte. Tarih içinde zamanla evrilerek, değişerek, makyaj edilerek ama o hedeflediği sona varmasını sağlayarak geldiği yer budur işte. Dünyada ve Türkiye’de. Her yalanın ustaca bir kılıfı vardır, usta bir yalancının elleriyle.
Üzgünüm. Demeye dilim en çok acıyor ki o çocuklar ölecek.
Bu ustalıklar yüzünden ölecek.
Bu kılıflar yüzünden ölecek.
Bu sınıflarda, okullarda, amfilerde öğrettikleri yüzünden ölecek.
Bu kıtalar yüzünden ölecek.,
Ve sen; dünyanın en büyük yalancı ustalığı düzeninin, gözü en ustalıkla kandırmayı başardığı icadı olan televizyondan bunu seyredeceksiniz.
Çünkü onlar ki en çok sokaktan korkar.
…
Ama için acıyor değil mi?
Ve sistem bunu öyle güzel başarıyor ki..
Biliyor musun? Bir de.. Dağlara o yüzden ÖNCE VATAN yazar bütün sapa cümleler.
Ali Doğanbay
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.